Akbank Özel Bankacılık ve Yatırım Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Alp Keler, dövizin fiyat hareketine uzun vadeli bakmak gerektiğini söyleyyerek, "Ekonomik göstergelere bakmalıyız. Bunlar nedir; alım gücü paritesi, ülkeler arası faiz ve enflasyon farkı, merkez bankasının açıkladığı reel efektif döviz kuru endeksi… Bu seviyelere göre baktığımızda, aslında kurun olması gereken yerlerden çok uzak olmadığını söyleyebilirim." dedi.

Akbank Genel Müdür Yardımcısı: Aslında kur olması gereken yerden çok uzak değil

Akbank Özel Bankacılık ve Yatırım Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Alp Keler, Akbank Private Banking’in 20. yılını kutlaması dolayısıyla basın mensuplarıyla bir araya geldiği toplantıda soruları yanıtladı.

Keler, dünyada paranın çok bol olduğu bir dönemden geçildiğinden bahsederek, birçok ülkede varlıklardaki değerlenmenin temel nedenlerinden birinin bu olduğunu söyledi.

Gelinen noktada, enflasyon ya da tahvil alımlarının azaltımı gibi gelişmelerin konuşulduğunu, doların da kuvvetli olduğu bir süreç yaşandığını aktaran Keler, "Bizde de ister istemez son dönemde faizdeki seyir, kurdaki hareketi etkiliyor. (Merkez Bankası faiz kararı) Benim yarından beklentim faizlerin sabit bırakılması yönünde ama piyasada 100 baz puana kadar genel bir indirim beklentisi var." dedi.

Keler, Türkiye'nin çok zengin bir ülke olduğuna inandığını söyleyerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye’de özellikle dolarizasyonun çok yüksek olduğunu gözlemliyoruz. Bu anlamda dünyadaki en yüksek ülkelerden biri. Bunun esas nedeni de biraz ekonomik temellerle bağlantılı. Burada doların veya dövizin fiyat hareketine uzun vadeli bakmak lazım. Ekonomik göstergelere bakmalıyız. Bunlar nedir; alım gücü paritesi, ülkeler arası faiz ve enflasyon farkı, Merkez Bankası'nın açıkladığı reel efektif döviz kuru endeksi… Bu seviyelere göre baktığımızda, aslında kurun olması gereken yerlerden çok uzak olmadığını söyleyebilirim ama dönem dönem yabancı yatırımcıların ve bireysel yatırımcıların davranışları, kurumların döviz alımları gibi piyasadaki hareketler, kısa vadede dalga boylarını harekete geçiriyor. Burada rezervler, dış ticaret ve cari açıkla ilgili birçok analiz yapılabilir. Burada doğru politikaları uygulayabilirsek, ben farklı varlık sınıflarının dönem dönem ön plana çıkabileceğini düşünüyorum. Örneğin son dönemde döviz hareketli ancak diğer taraftan Türk varlıklarının çok daha ucuz hale geldiğini söyleyebilirim. Hisse senedi piyasaları tarafında bankacılık sektörü özellikle BBVA’nın açıklamasının ardından hareketlendi. Ancak baktığımızda bu hareket yüzde 10-15 olsa da dolardaki artış da aynı oranda. Dolayısıyla bugün Türkiye’de hisse senedi piyasaları tüm dünyaya kıyasla çok ucuz. Fiyat/kazanç oranı ve piyasa değeri/defter değeri olarak bakarsak tarihi dip seviyelerde. Banka hisseleri 10 yıldır TL bazında neredeyse yatay seyrediyor, dolar bazında da tarihi dip seviyelerine çok yaklaştı. Bu da uygun konjonktürde ilginin artabileceğini gösteriyor."