İktidarın ‘meslek odalarının iradesini kırma’ planının en önemli parçalarından biri olan baro düzenlemesiyle ilgili konuşan AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, “Bir kısım avukat, bir araya gelerek baro kurabilir mi? Bunun üzerinde bir çalışma yürütüyoruz” dedi

AKP’den ‘çoklu baro’ sinyali

AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, MHP ile birlikte yürüttükleri barolarla ilgili düzenlemeye ilişkin açıklamalarda bulundu. ‘Baroların seçim sisteminin değişmeyeceğini’ söyleyen Özkan, ‘çoklu baro’ sinyali verdi. Özkan, Barolar Birliği’nin ‘aynen korunacağını’ ifade etti.

Cahit Özkan, barolarla ilgili düzenlemeye ilişkin, “Barolar birliği kendi yönetimini, organlarını belirleyecek. Baroların seçim sisteminde bir değişiklik öngörmüyoruz. Mevcut seçim sistemi uygulanacak” dedi.

'GÖRÜŞMELER SONUNDA DEĞİŞİKLİKLER OLABİLİR'

AKP’li Özkan, söz konusu yasal düzenlemeye son şeklini vermeden önce, ‘baro temsilcileri ve ilgili kurum ve kişilerle hafta boyunca görüşeceklerini’ söyledi.

Barolarla ilgili yapılacak değişikliğin kamuoyunda uzun süredir tartışıldığını hatırlatan Özkan, “Baronun bir reforma ihtiyacı olduğu tartışıldı. AK Parti ve MHP grupları olarak bu çalışmayı birlikte yürütüyoruz. Konuyla ilgisi olan sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini alacağız. Bu çerçevede gelecek hafta bu yasayı Meclisimize sevk etmeyi planlıyoruz. Nasıl bir baro ve barolar birliği şekillenecek, ana hatları ile görüşler ve değerlendirmeler bu hafta boyunca devam edecek. Görüşmeler sonunda değişiklikler olabilir” ifadelerini kullandı.

'REKABETİ ESAS ALACAĞIZ'

“Çoğulcu, demokratik bir baro nasıl şekillenebilir? bunu çalışıyoruz” ifadelerini kullanan Özkan, “Büyük barolarda rekabeti esas alan bir yapıyı hayata geçireceğiz” dedi.

‘Bir kısım avukatın bir araya gelerek baro kurabileceği bir yapı üzerinde çalışma yürüttüklerini’ ifade eden Özkan şöyle konuştu:

“Rekabetçi bir anlayışı ortaya koyacağız. Bir ilde avukat sayısı artmışsa, barolar avukatlar için çok fazla bir anlam ifade etmiyor noktasına gelmişse, İstanbul Barosu’nda 47 bin üye var. 47 binin 20 bin üyesi oy kullanmaya gelmiyor. Avukatlar İstanbul’da baro seçimlerini önemsemiyor. Demek ki avukatlar ile baro yapılanmasının arasında bir bağ yok. İrtibat kopmuş. Biz de diyoruz ki, buralarda acaba bir kısım avukat, bir araya gelerek baro kurabilir mi? Bunun üzerinde bir çalışma yürütüyoruz. 'Çoğulcu, demokratik bir baro nasıl şekillenebilir' bunu çalışıyoruz. Bu noktada büyük barolarda rekabeti esas alan bir yapıyı hayata geçireceğiz. İkincisi meslek teşkilatı olan baroların bağlı olduğu barolar birliğinde acaba nasıl bir temsil olmalı? Bu anlamda barolar birliğinde temsilde adalet ve çalışmalarda, yönetimde istikrarı sağlayacak bir temsil metodunun da bu yasada yer almasını öngörüyoruz.”

Özkan, mevcut kanunda var olan, barolara üye olma ve seçme seçilme şartlarına ilişkin standartları koruduklarını savunarak, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu noktada bir değişiklik öngörmüyoruz. Baroların kuruluşu, barolar birliğinin faaliyeti ile ilgili bir çalışma yürütüyoruz. Seçme ve seçilme ile ilgili bir değişiklik düşünmüyoruz. Şu an itibari ile baroların siyasi angajman içeresinde olmaları, siyasi bir ideolojik kamplaşmanın merkezi olmaları, onların faaliyet konularının Anayasa'da yasalarda yazıyor olmalarından kaynaklanmıyor.”

BAROLARIN BAĞIMSIZ YAPISINA ELEŞTİRİ

‘Çoklu baro’ planını ‘çoğulculuk’ ve ‘rekabet’ kavramlarıyla meşrulaştırmaya çalışan Özkan, baroların iktidar karşısındaki bağımsız yapısını ise şu sözlerle hedef aldı:

“Ortada olan mesleki yapılanma rekabetten uzak, kucaklayıcılığı ve çoğulculuğu bir tarafa iten demokratik ve temsil noktasında ciddi sorun oluşturan, nasıl olsa 'kim oy kullanıyor ki', 'gelenlerden kim kimi tanıyor ki', 'kimse bize hesap sormaz' gibi bir anlayışıyla bir meslek örgütü, baro faaliyet gösterdiği sürece, bu tartışmaları, siyasi ideolojik kamplaşmaları görmeye devam edeceğiz. Bu anlamda şu anda üzerinde çalıştığımız bu yeni tasarımda açıkçası bir reform ortaya koyacağız. Bu bir restorasyon değil, bu reform, bir iklim ortaya çıkaracak. Bu iklim açıkçası rekabet sağlayacak. Çoğulculuğu, katılımcılığı, farklı görüşleri kucaklamayı, mesleki kaliteyi artırmayı hedefliyoruz.”

1-2 YILDA HAYATA GEÇİRİLECEK

Pakette esaslı bir seçme ve seçilme ile ilgili bir değişiklik öngörmediklerini tekrar söyleyen Özkan, “Bu seçim takvimi ile beraber arkasından bütün barolar belirli bir takvim içerisinde seçimlerini yapacak. Barolar birliği de bu takvime bağlı olarak kendi yönetimini ve organlarını belirleyecek. Ancak, demokratik, çoğulcu ve mesleğe özgülenmiş iklim inşallah 1-2 yıllık bir süre zarfında gerçekten Türkiye’nin ortak aklını temsil eden, hukuku geliştiren, rekabeti ortaya koyan bir anlayış ile inşa edilmiş olacak” dedi.

'BAROLAR BİRLİĞİ YAPILANMASINI MUHAFAZA EDİYORUZ'

Özkan, ‘çift dereceli’ ifade edilen il bazlı baro yapılanmaları ve bunların üst birliği olan Barolar Birliği’nin ‘aynen korunacağını’ kaydederek şöyle devam etti:

“Barolar ve barolar birliğinin bu iki kademeli olması önemli bir tasarımdır. Hem Anayasa açısından hem de dünyadaki diğer yapılar açısından. Baro ve barolar birliği yapılanmalarını aynen muhafaza ediyoruz. Seçim sistemleri itibari ile farklı baroların seçim sistemlerinde bir değişiklik öngörmüyoruz. Tek bir sistem planlıyoruz. Görüşleri almaya devam ediyoruz. Farklı illerde avukat sayısı nedeniyle ikinci ve üçüncü baronunun kurulma ihtimali göz önüne alındığında buralarda toplam 85-90 üyeli baro söz konusu olacak. Bu barolarda açıkçası üye sayısı itibari ile sürdürülebilir, denetlenebilir, avukatların mesleki faaliyetlerini, kalitesini artırıcı bir anlayışı hayata geçireceğiz. Bu noktada seçimle ilgili farklı bir sistem öngörmüyoruz. Mevcut seçim sistemi ile barolar kendi seçim sistemi ile seçimlerini gerçekleştirecekler.”

GÜL-FEYZİOĞLU GÖRÜŞMESİ

Öte yandan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, bugün Meclis'te Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu ve bazı baro başkanları ile bir araya geldi.

Toplantıda konuşan Bakan Gül, “Meclis'te çalışmalar, yapılan değerlendirmeler var ama ortaya çıkmış bir teklif yok” ifadelerini kullandı.

Gül “Baroların saygınlığı, avukatlık mesleğinin saygınlığı ile ilgili ne gerekiyorsa onu yapacağız” iddiasında bulundu.

BARO TARTIŞMALARI NASIL BAŞLADI?

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, verdiği cuma hutbesinde, salgın hastalıkları eşcinselliğe bağlayan homofobik açıklamalar yapmıştı. “Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti” ifadelerini kullanan Erbaş’ın sözleri, toplumun bir kesimini hedef haline getirdiği için büyük tepki almıştı.

Söz konusu açıklamalarının ardından, Erbaş’ı eleştiren Ankara Barosu da bir açıklama yaparak, şu ifadeleri kullanmıştı:

“Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın insanlığın bir kesimini nefretle aşağılayıp kitlelere hedef gösterdiği konuşmayı şaşkınlıkla ve ibretle izledik. Şaşkınlığımız; sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir.”

Ankara Barosu’nun açıklamalarının ardından iktidar ve çevresi, LGBTİ+’lara yönelik nefret söyleminde bulunan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’a destek olmuş, Ankara Barosu hedef haline getirilmişti. Diyanet İşleri Başkanlığı da Ankara Barosu hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Baroların hedef tahtasına oturtulmasının ardından AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla baroların seçim sisteminde değişiklik yapılmasını öngören yasa tasarısı için çalışmalar başlatılmıştı.

Kulislerde, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çoklu baro sistemine ‘yeşil ışık’ yaktığı konuşuluyordu.

BAROLAR YENİ SİSTEME KARŞI

Öte yandan Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve 80 baro başkanlığı, ortak bir açıklama yayınlayarak, barolara ve bunların seçim sistemlerine yönelik değişiklik girişimlerini doğru bulmadıklarını bildirmişti.

Barolar kentlerde birden fazla baro kurulmasının önünü açacak teklife, baroları işlevsizleştireceği gerekçesiyle karşı çıkıyor. “İktidarın avukat ve baroları kendisine bağlama çabası” içinde olduğunu belirten baro temsilcileri, yasa tasarısından vazgeçilmesi gerektiğini ifade ediyor.