Google Play Store
App Store

İktidarda yaşanan çürüme tabana doğru hızla yayılıyor. Hemen her gün usulsüzlük, dolandırıcılık, hırsızlık yaparak kolay yoldan servet kazananlara ilişkin yeni bir haber karşımıza çıkıyor.

AKP Türkiye’sinin ürünü

Politika Servisi

Ülke kırmızı bültenle aranan uluslararası mafya liderleri, uyuşturucu baronları, vergi kaçakçıları için adeta cennete dönüşürken, iktidarın neden olduğu çürüme en tepeden en alta dek hızla yayılıyor. Gizli kapılar ardında işletilen çark tıkandığı anlarda tüm pislikler ortalığa saçılıyor.

Türkiye’de kara para girişini kolaylaştıran, “Yurtiçi ve dışındaki bazı varlıkların ekonomiye kazandırılması’’ gerekçesiyle hayata geçirilen ‘‘Varlık Barışı’’ uygulaması defalarca uzatılırken iktidar, suç dünyasının önde gelen isimlerine parayla vatandaşlık vermekten, gerek gördüğünde imar affını devreye sokmaktan, rüşvetin, karaparanın, yolsuzluğun önünü açmaktan, ihtiyaç duyduğu sıcak parayı kayıt dışı yöntemlerle karşılamaktan çekinmiyor. Tüm ülkeyi saran bir hukuksuzluğun fitili ateşleniyor. Bir yanda asgari ücrete yapılacak üç kuruş zammı bekleyen milyonlar, diğer yanda kolay yoldan para kazanmanın derdine düşmüş, hukuk tanımayan sosyal medya fenomenlerinden futbolculara, siyasilerden hukukçulara dek uzanan geniş bir çeper var.

Ülkenin ünlü futbolcuları, teknik direktörleri servetlerine servet katmak adına paralarını gasbettirirken, futbol kulüplerinin adları yasa dışı bahis ve kara para aklama iddialarına karışıyor. BirGün yazarı Timur Soykan’ın ortaya çıkardığı yargıda çürüme skandalında parayla tahliyeler yaşandığı ortaya çıktı. Sosyal medya fenomeni olarak bilinen ve lüks yaşamlarıyla geniş kitlelerin öykünerek takip ettiği isimlerin yine kara para aklamak için şirketler kurduğu, vergi kaçırdığı ortaya çıktı. Son dönemde yapılan operasyonlar medyada geniş yer buldu. Mafya hesaplaşmalarıyla aranan çete liderlerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapıldığı görüldü. Tüm bunlar yaşanırken iktidar göstermelik soruşturma ve operasyonlarla göz boyamanın derdinde. Son dönem ortaya saçılan kirli ilişkileri hatırlayalım.

∗∗∗

MEDYA FENOMENLERİ

Sosyal medyada lüks yaşamlarıyla dikkat çeken Dilan Polat ve Engin Polat çifti, geçtiğimiz ay kara para aklama ve vergi kaçırma suçlarından tutuklandı. Çiftin tutuklanmasının ardından gözler, sosyal medyada lüks yaşamlarını sergileyen fenomenlere çevrildi. Kısa sürede zengin olmaları ve lüks yaşamlarını sosyal medyada paylaşmalarıyla gündemden düşmeyen fenomenler, son dönemde gelen yoğun şikâyetler üzerine incelemeye alınmaya başlandı. Buna göre 600'e yakın sosyal medya fenomeni araştırılıyor. MASAK ve vergi müfettişleri de incelemeye müdahil oldu. Öte yandan, Polat çiftinin ardından dolandırıcılık ve suç gelirlerini aklama suçundan gözaltına olan fenomen kardeşler Nihal ve Bahar Candan da tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

∗∗∗

YASA DIŞI BAHİS

Gazeteci Murat Ağırel’in gündeme taşıdığı Tuzlaspor hakkındaki iddialarla ilgili soruşturma başlatıldı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Tuzlaspor Başkanı Mehmet Berzan İlhanlı hakkında yasa dışı bahis iddialarına ilişkin ‘Malvarlığı değerlerini aklama’, ‘Malvarlığı değerlerinin gayrimeşru kaynağını gizlemek’, ‘7258 Sayılı Kanun’a muhalefet’ ve ‘Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçlamalarıyla ilgili geçtiğimiz hafta soruşturma başlattı. Ağırel, Tuzlaspor Kulübü sahibinin Bulgaristan’da takım sahibi olduğunu ve bir bahis firmasının da ortağı olduğunu öne sürmüş, Keçiörengücü-Tuzlaspor maçında da bahis şikesi yapıldığını iddia etmişti. Rus bahis sitesi üzerinden oynanmış ve tutturulan bahisle 4 milyon 750 bin lira kazanılmış bir kuponu delil olarak göstermişti.

∗∗∗

YAĞMA DAVASI

Gazeteci Abdi İpekçi'ye 1 Şubat 1979'da suikast düzenleyerek öldüren ve 13 Mayıs 1981'de Papa 2. Jean Paul'a suikast düzenleyen Mehmet Ali Ağca bu kez de yağma suçundan yargılanmaya başlandı. Gökhan Soylu'nun evini zorla elinden almakla suçlanan Ağca'nın 15 yıla kadar hapsi isteniyor. Bahçelievler’de 2021 yılında bir daireyi borçları karşılığı üzerine alan Gökhan Soylu, aralarında Mehmet Ali Ağca’nın da olduğu 5 kişi ile görüştü. Gökhan Soylu, tehdit edilince evin devrini Mehmet Ali Ağca’ya verdi. Ev, Ağca’nın kızının adına yapılırken, Soylu olaya ilişkin şikâyetçi oldu. Olaya ilişkin 5 sanık hakkında 'yağma' suçundan dava açıldı. 15 yıla kadar hapsi istenen Mehmet Ali Ağca, Bakırköy 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaptığı savunmada, "Yüklenen suçu kabul etmiyorum. Ben müştekiyi ve diğer sanıkları tanımam. Ayhan adlı kişinin aracılığı ile daireyi 110 bin TL civarında bir paraya satın aldım" dedi. Müşteki Gökhan Soylu ise Mehmet Ali Ağca'nın "Ailen çocuğun var hiç korkmuyor musun?” diye tehdit ettiğini söyledi. Duruşma tanıkların dinlenmesi için ertelendi.

∗∗∗

BARON TÜRK VATANDAŞI

BirGün yazarı Timur Soykan’ın ‘‘Baron vatandaş skandalı" başlıklı yazısında, 400 bin dolara gayrimenkul alanlara Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesi, suç örgütü liderlerini Türkiye'ye çektiğini hatırlattı. Dünyada kırmızı bültenle aranan suçlular, T.C. vatandaşı olunca iade edilmiyorlar. Bu koruma işleminden en son yararlanan ismin Nenad Petrak olduğu ortaya çıktı. ABD, Almanya, Hırvatistan, İtalya ve Rusya’nın Kırmızı Bülten ile aradığı uyuşturucu baronu, 250 bin dolarlık daire satın alarak vatandaş olmuş ve Nenat Çelik ismini almış. Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Soykan'ın ortaya çıkardığı Hırvat uyuşturucu baronu Petrak'a Türk vatandaşlığı verilmesiyle ilgili İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın cevaplaması istemiyle soru önergesi verdi. Timur Soykan'ın haberinde anlattıklarına değinen Yeneroğlu, “Buna son örnek Hırvatistan’da suç işlemiş bir suç örgütünün yöneticisi olan bir kişinin vatandaşlık kazanmış olduğu iddiasıdır.” dedi.

∗∗∗

“TOPLUM SADECE KALABALIK HALİNE GELİYOR”

Tolga Gürakar
Sosyolog

Toplumun genetiğinin bozulması ile ilgili bir durum söz konusu. Ülkemizde bir değer aşınması var. İrin dökülüyor diyebiliriz, malumun ilanı. Çözülmeler bugünle sınırlı değil, tarihsel bir sürecin sonucu. 1980’lerde başladı bu süreç. Dünyada bir neoliberalleşme vardı, bunun Türkiye’deki uygulama alanı 12 Eylül’de ilerici kuvvetlerin susturulması ile başladı. Günümüzde yaşananları da AKP ile sınırlandıramayız, AKP tüm bunların sonucu olarak ortaya çıktı. Terse dönen bir süreç bu. Bu anlamda AKP bir sebep değil sonuçtur. Bugüne baktığımızda, sosyal medya kullanımı çok yüksek. Herkesin kendi medyası var. Bir takım durumlardan haberdar olabiliyoruz. Aslında daha önce de benzer şeyleri yaşıyorduk, örneğin Özal zamanında. Bugün belki biraz daha marjinallerine rastlıyoruz. İşin özünde toplumun karşı devrim sürecinde yaşadığı gelişmeler şeklinde değerlendiriyorum bunu. Bireyselleşmiş toplum diyebiliriz. Toplumsal değerler ortadan kalkıyor ve bu sadece bize özgü değil, dünyada da bunların karşılığı olduğunu görüyoruz. Bizde de bu durum adına muhafazakâr dediğimiz bir hükümetin yaşattıkları olarak yaşandı. Değer kaybı özellikle son 10 senede farklı açığa çıktı. Burada ekonomik krizin ve toplumun belirli kavramlarda uzlaşması durumu vardı ancak şu an ulusal kadın voleybol takımı başarı elde ediyor ancak bir grup, kadınların cinsel eğilimleri üzerinden başarıya gölge düşürmeye çalışıyor. Bu tarz kavramsal konsensüsü yitirdiğimiz takdirde, toplum artık bireysel dinamiklere gitmeye başlıyor. Bireyselleşmiş toplumda, toplum bir form değiştirmiş oluyor. Toplum bir kalabalık haline geliyor. 30 seneye önce ile günümüzü kıyasladığınızda toplum kelimesinin karşılığı olarak kalabalık demek daha mantıklı.