AKP’nin 21 yılında işçiler tüm haklarını kaybetti. DİSK’ten Serdaroğlu bu süre zarfında işçilerin lehine bir karar dahi verilmediğini söylerken TÜMTİS’ten Öztürk de hiçbir güvencenin kalmadığına değindi.

AKP’den işçilere hiçbir fayda yok
Fotoğraf: BirGün

Dilan ESEN

Son 21 yılda işçilerin kazanılmış haklarının tümüyle gasp edilmesi, enflasyonun sürekli artarak fakirliğin katlanması, iş cinayetleri gündemdeki yerini koruyor. Emekçilerin, 21 yılda AKP’den hiçbir fayda görmediğini aksine haklarda geriye gidildiğini söyleyen sendikacılar, “Örgütlenmekten başka çare yok” diyor.

DİSK Genel Sekreteri ve Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, işçilerin haklarında yaşanan geriye dönüş ve buna rağmen sınıfın çoğunlukla oy tercihini AKP’den yana kullanmasında 12 Eylül Askeri Darbesi’nden sonra uygulanan politikaların etkili olduğunu söyledi. 12 Eylül sonrasında toplumun dinsel ve milliyetçi temalarla dönüştürüldüğünü belirten

Serdaroğlu, şunları ifade etti: "Türkiye’de muhalefetin çok fazla çekiciliği yok. Söylediği şeylerin karşılığı olmuyor. AKP’nin ilk dönemlerde ‘daha demokratik bir Türkiye’, ‘güçlü Türkiye’ söylem ve politikaları toplumu o tarafa yönlendirdi. Bir şeyler olacakmış gibi gösterilip karanlığa sürüklenen bir Türkiye gördük. İşçilerin gelecek sorunu ortaya çıktı. Gelecekle ilgili kendisini daha güvende hissetmek istiyor. AKP o güveni veriyormuş gibi gösteriyor kendini. Türkiye’yi önemli ölçüde borca sokan projeler etkiliyor. Karşı taraf önemli politikalar ortaya koymuyor. Ne olduğu belli olmayan politikalar, geçmişte AKP’yle işbirliği yapıp yolda dökülen insanların ittifaklar oluşturulması, tamamen sağ tandanslı söylemler işçilere güven vermiyor."

DEĞİŞİM ŞART

"Dünyanın tüm ülkelerinde toplum arayışa girdiği zaman yeni bir yapıyı inşa etmek için bir süreç başlatırlar" diyen Serdaroğlu, şöyle devam etti: "12 Eylül’den sonra da aynısı oldu, muhafazakâr milliyetçi güçlerin çabasıyla böyle bir toplum yaratılmak istendi. Toplumsal kurtuluş mücadelesi bireysel çabayla kurtuluşa dönüştürüldü. Toplum geriye döndürüldü. 40 yılı aşkın süredir henüz daha yeni bir yolun ortaya çıkmasını sağlayacak durumun olmadığını görüyoruz. Buna çeşitli faktörler etki etmiş olabilir ama olmayacağı anlamına gelmiyor. Halk kendisi için daha talepkâr olacaktır. Muhalefet bu zemini hazırlayarak bu insanların daha demokratik bir yaşam arayışı içine dokunabilir mi göreceğiz. Muhtemelen işçi sınıfı bu sürecin değerlendirmesini yapacak. Sendikalar, sol yapılar, siyasi partiler işbirliği içinde güçlü bir muhalefet kanadı oluşturmak zorunda. Umudumuz var ama değişim dönüşümün ne zaman olacağını kestirmek mümkün değil."

AKP’nin emekçilere faydasının olmadığını her fırsatta söylediklerini hatırlatan Serdaroğlu, "İşçilerin lehine çıkan hiçbir durum yok. Asgari ücretten sendika hakkına kadar onlarca başlık sayabiliriz. Ama buna bile şükreden bir anlayış var. Toplu iş sözleşmelerinin iyi olmasını istiyor işçiler, iyi olmamasının AKP’den kaynaklandığını da biliyor. 11 bin 400 liralık asgari ücreti ilk etapta çok iyiymiş gibi görüyor ama eriyeceğini de biliyor. Böyle kısır bir döngü içinde kafa karışıklığı yaşıyor. Kazandığı hiçbir şey yok işçilerin, hepsi borçlanmış durumda. Kaybetsek de yaşantımızı sürdürüyoruz gibi bir şükürcülük anlayışı var" diye konuştu.

NE KAZANDILARSA TEK TEK KAYBETTİLER

21 yılda işçilerin kazandığı her hakkın tek tek geriye gittiğini söyleyen Türk-İş’e bağlı Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) Genel Başkanı Kenan Öztürk de yoksullaşmanın boyutuna vurgu yaptı.

AKP’nin ve Erdoğan’ın grev yasaklarından dahi övgüyle bahsettiğini anımsatan Öztürk, şunları aktardı: "Seçim süreciyle birlikte AKP’nin elindeki devasa medya gücü, bekanın yükselmesi, terör sorunu, SİHA/İHA propagandası, EYT sorunuyla ilgili adım atılması, asgari ücrette yaratılan beklenti… Bunların karşısında muhalefetin buna alternatif olabilecek bir politikanın olmaması... Grev yasaklarını övünerek anlatması, korkunç bir yoksullaşma ve mülksüzleşme yaratıldı. Bugün işçinin bir ev araba sahibi olmasının imkânı kalmamıştır. 21 yılda işçilerin kazandığı her şey tek tek geriye gitmiştir. İşçi tümden alım gücünü yitirmiş, yoksullaşmış, örgütlü gücünü yitirmiştir. Grev hakkını dahi kullanamaz duruma geldiler. Sokağa çıkamaz, miting, basın açıklaması yasak. Bunlara bakıldığında son 21 yıl içinde işçi sınıfı kaybetmiştir. Bu ülkede kayıt dışı çalışma neredeyse yüzde 40. Hiçbir güvence olamadan kölelik koşullarında çalıştırılıyorlar. Mülteci işçilerin nasıl ucuz işgücü olarak göründüğüne bakalım."