Al’York’u takibe alın

Ankara çıkışlı bir rock & roll grubu Al’York. Kariyerinin ilk konserini Seğmenler Parkı’nda gerçekleştirecek kadar Ankara çıkışlılar hem de. İlerleyen süreçte ODTÜ Rock Şenliği’nde sahne aldılar. Yolları bir şekilde İstanbul’a da uzandı ve ilk kayıtlarını servis ettiklerinde takvimler 2 Mayıs 2016’yı gösteriyordu. Grup bu aydan itibaren artık yeni bir kısaçalara sahip.

al-york-u-takibe-alin-274387-1.Kasım 2016’da İstanbul Hayyam Stüdyoları’nda kaydedilen ve toplamda beş şarkının ses verdiği Plastic Jungle adlı bu yeni EP, içinde bulunduğumuz Nisan ayının ilk haftasında geldi. Çalışmanın dijital platformlarda yer almasının yanı sıra kırk beşlik olarak da servis edilmesi dikkate değer bir detay. Henüz bir plak şirketiyle anlaşmış değiller. Ürettiği materyalleri kendi imkânlarıyla duyurmaya çalışan ve kariyerinin başında olan bir ekip Al’York. Ama bunlara rağmen, belki de tam olarak bu etkenlerin yarattığı özgürlük hissiyle umut verici, rock tavrının köklerine doğru kanallardan sirayet eden ve elbette heyecan dozu yüksek bir sounda ulaşıyor.

Plastic Jungle’ı baştan sona dinleyip sona geldiğinizde bunun bir EP değil, bir uzunçalar olmasını diliyorsunuz. “Daha çok şarkı olmalıydı ve bu sound biraz daha sürmeliydi.” En azından kendi adıma böyle düşündüğümü söyleyebilirim. Sırasıyla akıp giden Snitch, Believe in Art, I-Scream ve Let’s Go for the Night isimli şarkıların merkezinde gerçek sound arayışı ve 1970’lerin müziğine ulaşma çabası var. Plastic Jungle kusursuz bir kayıt değil, Al’York’un kendini henüz kusursuz ve özgün bir tavra taşıyabildiğini söylemek de zor. Ancak onların ilerleyen dönemde bunu yapabilecek kalibrede oldukları çok açık.

Özellikle açılışı yapan Snitch parçasının içinden geçerken gözünüzü dört açın. Şarkının ilk saniyelerden itibaren klas tonlarda seyretmesi, üstelik bunu yaparken de kullandığı her enstrümanı eş adımlarla üst perdeye taşıması çok etkileyici. Snitch geriye kalan üç şarkı hakkında beklentiyi olumlu anlamda değiştiriyor. Belki de sadece bir giriş şarkısı bu. Belki sadece bir “hadi buradan ısınalım” turları. Ama hatırlatayım Oasis’in 2000 tarihli Standing on the Shoulder of Giants albümünün açılışı Fuckin’ in the Bushes da sadece bir giriş şarkısıydı. Sonra konu nerelere geldi.

al-york-u-takibe-alin-274388-1.