Bekir Özgür Aybar, bu haftaki Albüm Kritik'te Cage the Elephant'ın yeni albümü Tell Me I’m Pretty hakkında yazdı

Albüm Kritik: Kendinden emin

Müziğinde funk, blues, soul ve tüm bu birleşimlerin bir sonucu olarak garaj rock’ı barındıran Birleşik Devletler çıkışlı topluluk Cage the Elephant yeni stüdyo albümünü bu yılın ilk günlerinde servis etmişti. Radiohead’in dönüş rüzgârı, RHCP gelişmeleri, Wild Nothing ve PJ Harvey’in yeni işleri arasında aklımdan çıkmıştı Cage the Elephant. Tell Me I’m Pretty adlı bu yeni albüm uzun zaman boyunca odamın bir köşesinde benim onu dinlememi bekledi bu yüzden. Bu hafta çekmecelerin birinde buldum onu ve nihayet içerisindeki şarkılara kulak verme fırsatım oldu. Tell Me I’m Pretty’nin bende bıraktığı en büyük izi de hemen belirteyim: İyi bir rock’n roll albümü hayatı hissettirir. 1970 ya da 2016. Çıkış tarihi önemli değil.

Self-titled ilk albümünü kuruluşundan iki yıl sonra, 2008 tarihinde çıkaran Matt Shultz liderliğindeki ekip bir anda rock müziğin dinamik temsilcileri arasına girmişti. Sadece Amerika Kıtası için söylemiyorum bunu. Daha ikinci albümünü servis etmemiş olmasına rağmen Avrupa’daki büyük festivallerden davet aldı Cage the Elephant. Arctic Monkeys’in yağmur gibi yağdığı günlerdi. The Strokes’un henüz hızını kaybetmediği, The Black Keys’in hit olan şarkılarıyla garaj akımını reklam kuşaklarına kadar yücelttiği (ya da düşürdüğü) dönemdi. İşte Cage the Elephant tüm bu isimlerle birlikte anılarak kariyerini sürdürdü ve bugünlere geldi. Bugünlere gelirken de ilk çıkışından daha büyük adımlar attı.

Bunun en yakın örneği RCA Records aracılığıyla yayımlanan Tell Me I’m Pretty’dir. Bu onların dördüncü stüdyo çalışmaları, ama ilki bile olabilir. Ne yapmak istediklerini biliyorlar. Daha da önemlisi neyi söylediklerinde ve hangi notaya gittiklerinde kendilerini bulacaklarından eminler. Cage the Elephant’ı Arctic Monkeys gibi yoldan çıkarmayan nokta tam olarak bu. Yeni albümlerindeki tavrın gücüne vurgu yaparken Dan Auerbach’ı da unutmamak lazım. Black Keys üyesi Auerbach, prodüktör koltuğundaki varlığıyla Tell Me I’m Pretty’nin mevcut kanallarını sağlamlaştırıyor.

Eğer bu albümü henüz dinlemediyseniz yazın bir kenara. Hatta fırsat bulduğunuz ilk boşlukta dinleyin. Temelleri güçlü olan ve daha fazlası için çabalayan şarkıları duymak iyi gelecektir.