Asgari ücretin tarihçesi

19. yüzyılın sonlarında ilk uygulama örnekleri görülen asgari ücret, yüz yıldır evrensel olarak kabul edilmiş temel insan haklarından biri. Asgari ücreti uygulayan ilk ülke 1894’te Yeni Zelanda. Ardından 1896’da Avusturalya’nın Victoria eyaletinde ve 1909’da İngiltere’de asgari ücret uygulaması görülüyor.

ABD’de ise 1900’lerin başlarında eyalet düzeyinde kadın ve çocuklar için gündeme geliyor; ancak ABD Yüksek Mahkemesi 1923’te asgari ücreti Anayasa’ya aykırı bularak iptal ediyor. 1938’de Roosevelt döneminde federal asgari ücret sistemi kabul edilince, ABD Yüksek Mahkemesi 1941’de asgari ücretin Anayasa’ya uygun olduğuna karar veriyor.

SSCB’de ise Ekim 1917’de, Sovyet Devrimi’nin ikinci günü yayımlanan hükümet kararnamesi ile 8 saatlik işgücü ve asgari ücret kabul ediliyor.
Türkiye asgari ücreti 1936 İş Kanunu ile kabul ediyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yeni bağımsızlığını kazanan Hindistan ve Pakistan gibi ülkeler de asgari ücret uygulaması başlatıyor. Ulusal düzeyde kapsayıcı asgari ücret uygulamaları ise ilk olarak Hollanda (1960), Fransa (1970) ve İspanya’da (1980) ortaya çıkıyor.

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER

Asgari ücret, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 1919’daki kuruluşundan bu yana önemli hedeflerinden biri. Örgüt, 1928’de 26 sayılı Asgari Ücretin Belirlenme Yöntemleri Sözleşmesi’ni kabul ediyor. Bu sözleşme 100’den fazla onayla bugüne dek en çok onaylanan ILO sözleşmelerinden. Türkiye, bu sözleşmeyi 1973 yılında onaylıyor.

ILO 1970 yılında, 26 sayılı Sözleşme’de öngörülenden daha geniş bir koruma sağlayan 131 sayılı Asgari Ücret Tespit Sözleşmesi’ni kabul ediyor. Bu sözleşmenin 3’üncü maddesinde, asgari ücretin tespitinde işçilerin ve ailelerinin ihtiyaçları, ülkedeki genel ücret seviyesi, hayat pahalılığı vb. kriterlerin dikkate alınması gerektiği belirtiliyor. Türkiye halen bu sözleşmeyi onaylamış değil.

10 Aralık 1948’de kabul edilen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde ise asgari ücretle ilgili şöyle deniyor: “Çalışan herkesin, kendisine ve ailesine insanlık onuruna yaraşır bir yaşam sağlayan ve gerektiğinde her türlü sosyal koruma yolları ile de desteklenen adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.” Türkiye bu bildirgeyi kabul eden ülkeler arasında.

1996’da kabul edilen Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın 4’üncü maddesi de “Tüm çalışanların kendileri ve ailelerine iyi bir yaşam düzeyi sağlamak için yeterli adil bir ücret alma hakkı vardır” diyor. Türkiye bu hükme çekince koymuş durumda. Sendikalar yıllardır bu çekincenin kaldırılmasını istiyor.