Google Play Store
App Store

İMO ve Adana Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği deprem sempozyumu dün başladı. Açılış konuşmasını yapan İMO Başkanı Yüzgeç “Bize göre en büyük suç güvensiz ve sağlıksız kentleşme çalışmalarıdır” dedi.

Asıl suç sağlıksız kentleşme
6 Şubat depeminde Adana’da yıkılan Tutar Yapı sitesi 65 kişiye mezar oldu. (Fotoğraf: AA)

Yakup DURMUŞ

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) ve Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından, “İnşaat\Deprem Mühendisliği Açısından Şubat 2023 Depremleri Sempozyumu” dün başladı. Sempozyuma çok sayıda kurum temsilcisi, emek meslek örgütleri katıldı. Sempozyum, bugün ve yarın da devam edecek.

İMO Adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, yaşanan sorunların uzun tarihsel gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıktığına dikkat çekti. Aksungur şunları söyledi: “Depremlere ‘yara sarma’ mantığıyla yaklaşılıp, bilimsel ve teknik önlemlerle üzerine gidilmedi. İnsanların depreme dirençli konutlarda barınma sorunu yeterince karşılanmayınca, 6 Şubat 2023 saat 4.17 ve sonrası depremlerde; ülkenin yakın tarihinde görülmemiş bir yıkım ve can kaybı ile karşılaştık. Bu yaşanan sonuca gelinceye kadar aralıklarla çıkarılan imar affı, imar barışı da yıkımların üzerine tuz biber ekti. Deprem doğal bir afet değildir, önlenemez bir doğa olayıdır. Bunu afete çeviren, dayanıklı olmayan yapılardır.”

İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç ise konuşmasında, “Beklenmedik büyüklükte bir depremin yaşandığı gerçektir. Ancak bu gerçek, başka gerçeklerin üstünü örtmüyor" dedi. Yüzgeç şöyle devam etti: "Afete hazırlığın temelini güvenli yapılaşma ve sağlıklı kentleşme çalışmaları oluşturmaktadır. Bunlar yapılmadığı takdirde böylesine yaygın bir yıkımın oluşmasının önüne geçilemiyor. Bize göre en büyük suç da, günah da burada yatıyor.”

İMO Başkanı Taner Yüzgeç

6-7 MİLYON BİNA RİSKLİ

Yüzgeç, ülkedeki yapı stokunun büyük çoğunluğunun, deprem yönetmeliklerine uygun yapılmadığını, ya mühendislik hizmeti olmadan üretildiğini ya da yeterli düzeyde mühendislik hizmeti almadığını söyledi.

“TBMM’nin İzmir Depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonunun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir" diyen Yüzgeç şöyle devam etti: "Bu risk ortadan kaldırılmadığı sürece ülkemiz büyük yıkımlarla defalarca yüzleşeceği gibi, depremler sonrası müdahalelerde de yetersiz kalmaya mahkum olacaktır. Bu 6-7 milyonluk riskli yapıya bırakın müdahale etmeyi, varlıkları bile tespit edilemiyorsa sorunumuz çok daha büyük demektir.”