Bulu’ya karşı aylarca direnen Boğaziçi Üniversitesi’nin akademisyenleri ve öğrencileri, bu kez yine aynı yöntemle atanan İnci’ye karşı ayakta. Üniversite bileşenleri, “Kabul etmeyeceğiz, vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Atanmış rektöre geçit yok

Meral DANYILDIZ

‘Kayyum rektör’ Melih Bulu’nun görevden alınmasının ardından Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Dr. Naci İnci’nin rektör olarak atanmasına, Boğaziçililerin tepkisi sürdü. Boğaziçi’ndeki güvensizlik oylamasında katılımcıların yüzde 95’i tarafından istenmediği ortaya çıkan İnci’nin ilk işgününde akademisyenler ve öğrenciler durumu protesto etti. Bulu’nun yardımcılığını yapan ve göreve gelir gelmez Akademisyen Can Candan’ın görevine son veren İnci’ye karşı Kuzey Kampüs’te başlayan yürüyüş, Güney Kampüs’te son buldu. Yürüyüşte sık sık “Naci İnci rektörümüz değildir” ve “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” sloganları atıldı.

VAZGEÇMİYORUZ

Ardından okul içinde bir araya gelen akademisyenler, 232’nci günde de nöbetlerine devam etti. Burada yapılan basın açıklamasını okuyan Öğretim Üyesi Nuri Ersoy, “Okulumuzca güvenoyu alan Boğaziçi Üniversitesi’nin 17 yetkin ve liyakat sahibi adayı mülakata dahi çağrılmazken, adaylığı Boğaziçi kamuoyunca açıkça reddedilen Naci İnci neden tercih edildi?” dedi. Akademisyenler, Bulu gibi İnci’yi de kabul etmeyeceklerini ve mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı: “Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atamasının hangi ölçütlere göre yapıldığı açıklanmalı. Tüm kamuoyunu ilgilendiren bu kararın şeffaflıktan ve hesap verilebilirlikten uzak bir biçimde alınması kabul edilemez.” İnci’yi öğrenciler de üniversite önünde protesto etmek istedi. “Kayyum atamasını kabul etmiyoruz” diyen öğrenciler, okulun Güney Kampüs’ü önünde bir araya gelmek istese de polis okul önünde barikat kurdu. Öğrencilerin eylemi engellenirken, gazeteciler de alandan uzaklaştırıldı. Öğrenciler açıklamayı üniversitenin Bebek çıkışında yapabildi.

MÜCADELEYE DEVAM

BirGün’e konuşan Boğaziçi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet Ersoy, İnci’nin yardımcılık sürecinde birçok usulsüz karara imza attığını belirtti. Doç. Dr. Ersoy, “İnci, Bulu’dan bile sert uygulamalarla hem hocalarımızı hem de öğrencilerimizi mağdur eden, Boğaziçi ilkelerini hiç benimsemediğini gösteren bir performans çizdi” dedi ve ekledi: “Bizim için Bulu’dan bir farkı yok. Zaten atamaya karşıyız. Artık mülakata bile gerek görülüyor, tepeden inme bir döneme geçildi.”

Doç. Dr. Selcan Kaynak da mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi: “Epeydir ilk defa bu kadar kalabalığız. Biz şimdiye kadar muhatap alınmadık. Tabandan destek alan, bizimle adaylık sürecinde muhatap olmuş birisini isterdik. Kendisi ise tam tersine sadece adaylığını açıkladı. Bizim esas isteğimiz, üniversite içinden, usulleri bilen ve saygı duyan biri. Bu sebeple bu atamayı kabul etmiyoruz. Eylemlerimiz, nöbetlerimiz sürecek.”

Erdoğan'ın 1 Ocak tarihli kararnamesiyle Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü görevine Bulu'nun getirilmesi sonrası üniversitede aylar süren bir direniş başlamıştı. Bunun üzerine Bulu görevden alınmış, yerine Prof. Dr. Naci İnci getirilmişti. Akademisyenler, temmuz sonunda oylama ile destekledikleri rektör adaylarını belirlemiş, yapılan açıklamada yüzde 95 oranında karşı oy alan İnci’nin desteklenmediği bildirilmişti.

***

Adalet Bakanlığı’na ‘laik devlet’ hatırlatması

Tutuklanan Boğaziçi öğrencileriyle ilgili Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) İslami referansla savunma gönderen Adalet Bakanlığı'na, 13 kurum ortak açıklamayla tepki gösterdi. Aralarında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi ile Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi’nin de bulunduğu 13 kurumun açıklamasında, laikliğe vurgu yapıldı. Bakanlığın cinsel yönelimleri farklı kişileri hedef göstermesinin ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ niteliğinde olduğu belirtildi, “Adalet Bakanlığı'nın yazısını ülkemiz hukuk sistemine temelden karşı, vahim ve tehlikeli görüyor, reddediyoruz” denildi. Adalet Bakanlığı, Boğaziçililerin açtığı resim sergisi nedeniyle yapılan tutuklamalara ilişkin AYM’ye gönderdiği cevap yazısında, eşcinselliğin İslam'a göre haram olduğunu belirterek, tutuklamaların kanuna uygun olduğunu savunmuştu.