AYM, 2015 yılında Birleşik Metal İşçileri Sendikası tarafından alınan grev kararının Bakanlar Kurulu tarafından ertelenmesi karşı direnip iş yavaşlattığı için işten çıkarılan işçinin yaptığı başvuruda ‘sendika hakkı ihlal edildiği’ dedi.

Kaynak: HABER MERKEZİ
AYM, 'grev yasağı'na direndiği için işten atılan işçiyi haklı buldu

Anayasa Mahkemesi (AYM), 2015 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile alınan 'grev yasağı'na karşı iş yavaşlatma eylemi yaptığı için işten atılan işçinin yaptığı bireysel başvurusunu değerlendirdi.

Birleşik Metal İşçileri Sendikası, 2015 yılının Ocak ayında, toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlayamadığı iş yerinde grev kararı aldı. Bakanlar Kurulu’nun Resmî Gazete'de yayımlanan kararı ile grevin ertelenmesine karar verdi.

Erteleme kararı sonrası işyerinde, söz konusu işçinin aralarında olduğu tüm işçiler 2-12 Şubat 2015 tarihleri arasında günde 20-25 dakika süren iş yavaşlatma eylemleri yaptı.

"KANUNSUZ GREV"

Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 70. maddesi uyarınca 30 işçinin iş akdini feshetti. Fesih gerekçesi olarak, işçinin 2-12 Şubat 2*015 tarihleri arasında ‘işe geç başlaması, iş yavaşlatması ve kanunsuz grev’ eylemlerinde bulunmasını gösterildi.

İşten atılan işçi, iş yerinin kararının, sendikal nedenle gerçekleştirilen haksız ve geçersiz fesih olduğunu belirterek işe iade ve sendikal tazminat talepli dava açtı.

Davayı kabul eden Eskişehir 1. İş Mahkemesi, başvurucunun işe iadesine, tazminatın reddine karar verdi. İşveren dosyayı temyize götürdü. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 'eylemin kanun dışı' olduğuna hükmederek davayı reddetti. 

"SENDİKA HAKKI İHLAL EDİLDİ"

Bunun üzerine işçi, dosyayı bu defa AYM’ye taşıdı. İşçinin başvurusunu değerlendiren AYM Genel Kurulu, Anayasa'nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

Hak ihlalinin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar veren Yüksek Mahkeme, başvurucu işçiye 18 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi.

AYM’nin kararında şunlara yer verildi:

“Başvurucu, sendika hakkı çerçevesinde gerçekleştirdiği eylemi nedeniyle oldukça ağır bir sonuçla karşılaşmış ve işini kaybetmiştir. Bu kapsamda Yargıtayın iş akdinin feshi davaları için geliştirdiği feshin son çare olması prensibinin bu tür davalarda uygulanmasının temel hak ve özgürlüklerin korunması için hayati önem taşıdığı açıktır. Ancak somut olayda başvurucunun iş akdinin sonlandırılmasında -Yargıtayın geliştirdiği ölçütler çerçevesinde- feshin son çare olması prensibinin (bkz. § 26) değerlendirilmediği görülmektedir.

Anayasa Mahkemesi -ilk derece mahkemesinin başvuruya konu eylemin işveren nezdinde telafisi imkânsız bir zarara yol açmadığı tespiti ile birlikte değerlendirildiğinde- başvurucunun ücretinde kesintiye gidilmesi, ek mesai yaptırılması gibi daha hafif giderim yolları izlenmeksizin doğrudan iş akdinin feshedilmesinin kaçınılmaz olduğunun gösterilemediğini değerlendirmiştir.

Tüm bu açıklamalar kapsamında somut başvuruda işveren tarafından başvurucunun sendika hakkına yapılan müdahalenin onun ve başkalarının sendika haklarını kullanmaları üzerinde caydırıcı bir etkiye neden olacağı, buna karşın derece mahkemelerince söz konusu anayasal hakkın gerektirdiği etkili bir yargısal inceleme yapılmaması nedeniyle devletin pozitif yükümlülüklerini yerine getiremediği kanaatine ulaşılmıştır. Açıklanan gerekçeyle Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”