MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Abdüllatif Şener'e sert sözlerle yüklenerek, "Milletvekili olduğu partisinin cumhurbaşkanı adayına oy vermediğini pişkince açıklayanların çıkarlarına nasıl kul köle olduğu çarpıcı tecrübelerle sabittir" dedi. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a da tepki gösteren Bahçeli, “Uygur Türklerine terörist demek cinayettir, rezalettir. Türk milletine saygısızlıktır” ifadelerine yer verdi.

Kaynak: Haber Merkezi
Bahçeli'den Filistin Devlet Başkanı Abbas ve Abdüllatif Şener'e sert sözler
Fotoğraf: AA

HABER MERKEZİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bahçeli, konuşmasında AKP'den CHP'ye geçerek milletvekili olan ve son seçimlerde aday gösterilmeyince Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vermediğini açıklayan Abdüllatif Şener'e sert sözlerle yüklendi. Bahçeli, "Dün de bugün de yarın da asla güven vermeyen siyaset simsarlarıdır. Üstelik milletvekili olduğu partisinin cumhurbaşkanı adayına oy vermediğini pişkince açıklayanların çıkarlarına nasıl kul köle olduğu, su akarken testisini doldurup, kesilince araziye nasıl uydukları çarpıcı tecrübelerle sabittir" dedi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a da seslenen Bahçeli, “Sayın Abbas, Milliyetçi Hareket Partisi’nin grup toplantısından bizatihi sana sesleniyorum: Uygur Türklerine terörist demek haksızlıktır, bühtandır, günahtır, cinayettir, rezalettir, melanettir, Türk milletine iflah olmaz bir saygısızlıktır” dedi.

CHP'li belediyeleri de hedef alan Bahçeli, "CHP'li büyükşehir belediye başkanlarının ayak oyunlarından, parti içi cepheleşmelerden, kongre hesaplarından başka bir şey bildikleri yoktur" ifadelerini kullandı.

"MHP'nin faize karşı bakışı bellidir" diyen Bahçeli, "Ülkenin ekonomik huzuru elde etmesi için kısa dönemli olarak kaçınılmaz hale gelmektedir" ifadeleriyle faiz artışına da yeşil ışık yaktı. Öte yandan AYM'nin HDP'ye ödenen Hazine yardımına bloke konulması talebine ret kararı ile ilgili de "Anlaşılıyor ki Anayasa Mahkemesi başkanı ve üyeleri, söylediklerimizi hiç kale almıyor. HDP’nin istekleri doğrultusunda hareket etmeyi Türkiye’ye tercih ediyor" dedi.

Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şu şekilde:

"Unutulmasın sınavlar gelir geçer. Hayat gelip geçiyor. Geçmişte hüzünle alınan karneler bir zaman sonra yalnızca tebessümle anılıyor. Mesele notların düşük ya da yüksekliği değil onu alan iradenin samimi terbiyesidir. Ülkemizde 19 milyonu temel eğitim öğretimde, 8 milyon yükseköğretimde olmak üzere 27 milyon öğrenci vardır. Pek çok ülkenin nüfuslarından fazla. İşte zenginlik buradadır. Bize düşen öğrencilerimizi o sınavdan çıkarıp bu sınava sokarak hayatı kısır döngü haline almış tek düze öğretim mantığına havale etmemektir.

Sapkın akımlarla başa çıkabilmenin ana cephesi Türk gençliğidir. Biz gençliği sınavlarla veya karnelerle bulmadık. Bu yolda da kaybetmeyiz, kaybetmeyeceğiz. Ümit ediyorum ki geniş ve gerçekçi bir mutabakat ortamı kurularak üniversite sınavlarını kaldıracağımız günler çok uzakta değildir.

"REHAVETE KAPILAMAYIZ"

Parti olarak rehavete kapılamayız. Siyasi çalışmaları rölantıya alamayız, hız kesmeden devam edeceğiz. Zaman çalışma zamanıdır. Biz çıkarlara bakarak değil, millet severliğine, vatanperverliğine kızıl elma ve turan ülküsüne yaslanarak varolmuş necip ve nezih bir hareketin mensuplarıyız. Her an Seçim olacak gibi bütün ihtimallere hazır olmalıyız. Seçimler tamamlanmış olsa da yeni bir seçime gitmekteyiz. Peş peşe eklemlenen seçim gündemi milli irade ile tamamlanmış olacaktır. Birinci hedefimiz mevcut başkanları muhafaza ederek yenilerini eklemektir. İkinci hedefimiz cumhur ittifakı doğasına hareket edip muhalefet belediyelerin hallerine son vermektir. 

"İSTANBUL BEŞ YILINI KAYBETMİŞTİR"

14 Mayıs ve 28 Mayıs tarihlerinde elde edilen başarıları mahalli idarelerle perçinlemek boynumuzun borucudr. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere diğer büyükşehir belediyelerinin, ilçe belediyelerinin Türkiye'nin yükselen itibarına muzahır yönetilmesi önemlidir. İstanbul, 5 yılını kaybetmiş, tarihin gerisine düşmüş, kaos, kriz ve karmaşa dünyanın en büyük Türk kentinin önünü kesmiştir. Aynı durum Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Mersin, Tekirdağ, Eskişehir, Muğla, Aydın, Hatay büyükşehir belediyeleri için de geçerlidir. CHP'li büyükşehir belediye başkanlarının ayak oyunlarından parti içi cepheleşmelerden, kongre hesaplarından başka bildikleri tek bir şey yoktur. Türk milleti mahalli idarelerin üzerine düşen zillet gölgesinden kurtulmalıdır. Hizmet değil hezimet vaadedenlerin bu ünvana sahip olması hepimiz için vebaldir. CHP'nin ve diğer zillet partilerinin yönetimi altındaki belediyelerin hürriyet ve hayasiyetlerine kavuşmalarına hep birlikte şahit olacağız.

Sosyal ve ekonomik meselelerin çözüme kavuşması için yasama faaliyetleri sürecektir. Bu kutlu çatı altında milletimizin her beklentisi görüşülüp karara bağlanacaktır. Emeklimize, dar ve sabit gelirli vatandaşımıza müjdeli Haber verilecektir. Demokratik kültürün iki temel öğesi hoşgörü ve uzlaşmadır.

Yeni bir anayasa ülkemize kazandırılmalıdır. Her vekil tarih huzurunda yaptıklarından olduğu kadar yapamadıklarından da sorumlu olacak. Sorunlar hepimizin malumudur. Fiyat istikrarını bozucu etkenler oldukça fazladır. Güven ortamını kalıcı hale getirmek vazifemizdir. Yeni kabinenin ekonomi reformlarına güvenmekteyiz. Ekonomi politikaları bütün halinde uygulanıp dengelediği sürece başarılı olacaktır. Türkiye'nin küresel ekonomide aldığı oran makul ve memnun edici değildir. Gelirlerin yükseltilmesi akla gelen ilk çaredir. Dünyadaki trendin aksine ekonomimiz 11 çeyrektir büyümektedir. Ekonomik adalet, ekonomik özgürlük taviz verilmemesi gereken ilkeler olmalıdır. Toplumun her kesimini kurdaki dalgalanmalara karşı emniyete almak, alım gücünü istikrar halinde tutmak ekonomi yönetiminin başlıca sorumluluğudur.

"FAİZ ARTIŞI KISA DÖNEMLİ KAÇINILMAZ HALE GELMİŞTİR"

MHP, yeni kabinenin ekonomi politikalarına ve enflasyonla mücadele kararlılığına güvenmektedir. Modern ekonominin sağlığı, para politikalarının istikrarlı yapısına bağlıdır. Ekonomi politikaları, bütünlük içinde uygulanıp, piyasa şartlarını dengelediği sürece başarılı olacaktır. 

Dünyadaki trendin aksine Türkiye ekonomisi 11 çeyrektir büyümektedir. Ekonomik adalet, ekonomik özgürlük, ekonomik güvenlik taviz verilmemesi gereken ilkeler olmalıdır. Türkiye, enflasyon kuşatmasını yaracaktır. Toplumun her kesimini kurdaki dalgalanmalara, öngörülemeyen ekonomik fırtınalara karşı emniyete almak, alım gücünü istikrar içinde tutmak, alın terinin karşılığını adil şekilde dağıtmak ekonomi yönetiminin sorumluluğudur. 

Politika faizinin artışı hususunda beklentileri yükseltmek amacıyla iç ve dış lobilerine faal olduklarını gözlemledik. Küresel finans çevreleri ile iç piyasa aktörleri, PPK'nın toplantısına kilitlendi. Bize göre bu durum ahlaki, hakkaniyetli bir gelişme değildir. MHP'nin faize karşı bakışı bellidir, değişmemiştir. Teorik ve pratik uygulamada faiz artışı, yatırımı caydıran, üretim çarkına çomak sokan, kredi ihtiyacını pahalılandıran politik bir tercihtir. Ancak Türkiye'nin ekonomik istikrarı elde etmesi için alınması gereken kısa dönemli ve bazen de can yakan tedbirler vardır, bugünkü külfete katlanmak kaçınılmaz hale gelmektedir. 

CHP'Lİ BELEDİYELERİ HEDEF ALDI

Muhalefet partilerinin beyhude çırpınışları ekonomideki temelsiz iddiaları faydasız ve sonuçsuzdur. Şanslı azınlığın kaymak siyasi tabakası olan partilerin insanımızın ne yediğinden nasıl geçindiğnden gerçek manada haberi yoktur. Tefecilerden para yabancı danışmanlardan akıl alanların savruldukları hazin veren travmaları onlar için yeterince ızdırap vericidir. Muhalefet partilerinden hiçbir yol olmayacaktır. 

Vekil almak amacıyla CHP'ye postunu seren, ilk zelzelede pencereden atlayıp sığındığı evini terk ederek taşa tutanlar siyasi ahlakın yüz karalarıdır. Dün de bugün de yarın da asla güven vermeyen siyaset simsarlarıdır. Üstelik milletvekili olduğu partisinin cumhurbaşkanı adayına oy vermediğini pişkince açıklayanların çıkarlarına nasıl kul köle olduğu, su akarken testisini doldurup, kesilince araziye nasıl uydukları çarpıcı tecrübelerle sabittir. Bu ahlaki yarılma bizim sorunumuz değilse bile yeni bir Babacan vakasını Türk siyasi ve demokrasi hayatının hiç de haketmediğini söylememiz mille ve manevi sorumluluğumuzun gereğidir. Unutmayınız ki batan gemiyi ilk terk eden korkaklar ve korsanlardır. Batık gemiyi limana sağlam götürmekten bahseden Kılıçdaroğlu'nun baba-oğul arasında saltanat kavgasından nasıl çıkacağı da merak konusudur. Hançer üstüne hançer yiyen CHP'li yöneticilerin pişmanlık içinde özür dilemesi yararsız ve miyadi dolmuş bir sitem ve sızlanmadır. Mensuplarının birbrine güvenmediği bir siyasi bünyenin çürüyüp kadavraya dönüşmesi kaçınılmazdır. Bugünkü muhalefet partilerinin durumu budur.

Türkiye'nin kadavraya değil kaderine yön veren, Akdeniz ve Ege'de milli duruşu, yüksek mücadeleyi temsil eden Cumhur İttifakı'na ihtiyacı vardır. Cumhur İttifakı demokratik ve şaşmaz tercihidir. Tavrımız nettir. Duruşumuz Kuvayı Milliye'dir. Bir kere yükselen bayrak bir daha inmeyecektir. Güvence büyük Türk milletidir. 

FİLİSTİN DEVLET BAŞKANI'NA TEPKİ

Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas 13 Haziran 2023 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti’ni ziyaret etmiştir. Bu ziyaretin bizi ilgilendiren kısmı Sayın Abbas’ın bazı çarpık ve endişe veren açıklamalarında somutlaşmıştır. Pekin’de Çin Devlet Başkanı’yla görüşmesi esnasında şu ibret verici ve infial uyandıran sözler Mahmut Abbas’ın ağzından dökülmüştür: 'Bazılarının gündeme getirdiği Uygur meselesi bir insan hakları meselesi değildir. Bu Çin’in terörizm, aşırılık ve ayrılıkçılıkla mücadelesidir. Filistin her zaman Çin’e inandı. Filistin-İsrail ihtilafının bir an önce sona erdirilmesinde Çin’in arabulucu olması gerekmektedir.'

Mahmut Abbas vicdanı sızlamadan bunları söylemiştir. Biz onlara destek verdikçe, bu zihniyet Türk milletine köstek olmuştur. Mahmut Abbas’ın, terörizmin ne olduğuyla ilgili yeterli deneyim ve donanımdan mahrum olduğu da ne yazık ki ortaya çıkmıştır. Biz mazlum Filistinlilerin her zaman yanında olduk. Filistin davasını ama, ancak, fakat demeden savunduk ve bu konuda tarafımızı netleştirdik. Birkaç gün evvel İsrail hükümetinin yasadışı yerleşim faaliyetlerini artırmasını, Batı Şeria’nın en az 19 beldesinde 4 bin 500 birimlik yeni yasadışı yerleşim yeri inşa etmesini kınanması gereken mütecaviz bir tutum olarak değerlendirdik ve değerlendiriyoruz.

Hatta 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin devletini bölgesel barış ve huzur adına ön şartsız destekledik, buna da devam ediyoruz. Sayın Abbas, Milliyetçi Hareket Partisi’nin grup toplantısından bizatihi sana sesleniyorum: Uygur Türklerine terörist demek haksızlıktır, bühtandır, günahtır, cinayettir, rezalettir, melanettir, Türk milletine iflah olmaz bir saygısızlıktır. Bizim Filistin davasını desteklediğimiz kadar değilse bile, en azından yarısı kadar Türkiye’nin ve Türk milletinin tarihi haklarını, terörle mücadelesini, geniş coğrafyalara yayılmış esir Türklerin durumunu bugüne kadar ağzınıza dahi almadınız, alamadınız, hakkı telaffuz etmeye hiç yanaşmadınız. Geçmişte Filistin kamplarında eğitilip ülkemize sızan ve sızdırılan teröristlere kol kanat germekten de hiç utanmadınız. Filistin Devlet Başkanı numune de olsa PKK’ya, FETÖ’ye sesini hiç çıkardı mı? Hiç tepki gösterdi mi? Ülkemizle dayanışma mesajı paylaştı mı?

Hiç birisini yapmadı, yapamadı, yapmayı aklından geçirmedi. Çünkü konu Türkiye ve Türk milletiydi.Uygur Türklüğünü terörle eşitlemek potansiyel Türk düşmanlığının açık seçik beyanıdır. Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti elbette ikili diyalog kanalları açarak, temasları yoğunlaştırarak tespit edilen insan hakkı ihlallerini telafi ve tamir etmelidir. Ancak terör Doğu Türkistan’da değil, Kandil’dedir, Suriye’nin kuzey doğusundadır, gerçeği saptırmak vicdansızlıktır, izansızlıktır, insafsızlıktır. 

Herkesi uyarıyorum, Türk’e kefen biçmenin sonu korkunçtur. Sayın Abbas terörizmin kanlı yüzünü görmek istiyorsa, mesela 17 Haziran 2023 tarihinde Uganda’da bir okula saldırı düzenleyen ve çok sayıda masum çocuğu katleden teröristlere şereflice bakmayı ve ders almayı bilmelidir. Mahmut Abbas yanlış yerde, yanlış üslupla, doğru davasını anlatacağını zannediyorsa aldandığını ve yanıldığını mutlaka görecektir. Kudüs sadece onların değil, bütün Müslümanların kutsal mabedi ve ilk kıblemizdir, müdafaa etmek de namus meselemizdir.

Akdeniz ve Ege, ölüm denizi olmaktan derhal çıkarılmalıdır. Yurtlarından kopan insanların kaderi balıkların karnı olmamalı. PKK'lı alçakların cumhurbaşkanımızı hedef aldığı gösteriye sessiz kalanları lanetliyorum."

“HDP’NİN İSTEKLERİ DOĞRULTUSUNDA HAREKET ETMEYİ TÜRKİYE'YE TERCİH EDİYOR”

Grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, Anayasa Mahkemesi'nin HDP kararını eleştirerek, “Anlaşılıyor ki Anayasa Mahkemesi başkanı ve üyeleri, söylediklerimizi hiç kale almıyor. HDP’nin istekleri doğrultusunda hareket etmeyi Türkiye’ye tercih ediyor. Bu konumdan kurtulması için yeni bir anayasa hazırlanması lazım ve Anayasa Mahkemesine şekil belirlemeli. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı AYM kadar Türkiye’nin önemli bir kurumudur. Cumhuriyet Başsavcısının uyarılarını dikkate almayan AYM, esasında yargı müessesesini dikkate almıyordur. Bunları şiddetle kınıyorum. Kandil kuyruğundan ayrılmalıdır” ifadelerine yer verdi.