Partisinin Meclis Grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “İki kesimli egemen devlet zaruriyettir” ifadelerini kullandı. Bahçeli, muhalefeti de sert biçimde hedef aldı. Erdoğan'ın hukuk ve ekonomi reformu iddiası da Bahçeli'den büyük destek gördü.

Bahçeli'den 'reform' yorumu: Muhteşem bir kalkışma yaşanacak

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis Grup toplantısında konuşuyor.

Kıbrıs konusunda konuşan Bahçeli, artık federal devlet önerisinin gerçekliğini yitirdiğini savundu, iki egemen devletli çözümün zaruret olduğunu söyledi.

Bahçeli, Kuzey Kıbrıs’ın bir önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı da hedef alarak, “Rum sevdalısı Akıncı gibi, vatandan toprak vererek olamayacaktır” diye konuştu.

Erdoğan'ın açıkladığı reform iddiası hakkında da konuşan Bahçeli, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye'nin aradığı tarihi bir yönetim ile devrededir. Reformlar, Türkiye'nin hızına hız katacaktır" dedi.

Bahçeli, konuşmasının son bölümünü ise muhalefeti hedef almaya ayırdı. Gündemdeki Anayasa çalışmaları iddiası hakkında konuşan Bahçeli, Bahçeli ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na sert biçimde yüklendi.

Bahçeli’nin konuşmasından satır başları şöyle:

15 Kasım'da Kıbrıs Türklüğü tarihi bir günü heyecanla yaşamıştır. Devlet ve siyaset heyetine iştirak ederek KKTC'yi ziyaret ettik. Ziyaretimizin mana ve mesajı anlamlı ve güçlüdür. Devlet kurulasıya kadar mücahitlerin kahramanlıkları Beşparmak'ta çınlamış, adanın her tarafı şehit kanlarıyla sulanmıştır. Boş yere nefes tüketmedik. Kıbrıs Türk'tür, Türk yurdudur. Kıbrıs'ın Türk kalması tarihin namus konusudur.

KIBRIS TEPKİSİ

Kıbrıs bizim için milli bir meselesidir. Hiçbir şartta ihmali olmaz. Kıbrıs 307 yıl hakimiyetimiz altında huzur, barış ve güvenlik içinde yaşamıştır. Nice parlak eserimiz Kıbrıs'ı baştan ayağa kuşatmış bugünlere ulaşmıştır. KKTC'nin güvenliği, Türkiye'nin güvenliği demektir. Adımız birdir, amacımız birdir, acımız birdir, arzumuz birdir, anımız birdir. Türk milleti olarak varız, buna da inançla devam edeceğiz. Kıbrıs Türklüğü yok sayılamaz, varlık hakları yokuşa sürülemez. Demokrasinin ilkelerini, turnusol kağıdı gibi Kıbrıs tarihinin üzerine koyarsak kimin antidemokratik, faşist olduğunu herkes görecektir. Biz vatan toprağını ziyaret etmek için provokasyon çığlığı atan Yunanistan'dan mı izin alacaktık. Ne zamandan beri BMGK, Türk milletinin iradesinin üstüne çıkmıştır. Adada yaşayan halklar bellidir.

"İKİ KESİMLİ EGEMEN DEVLET ZARURİYETTİR"

Türkiye olmadan Doğu Akdeniz'de atılacak her adım barış arayışlarını yok edecektir. Meselenin özü de bu kadar basittir. Kıbrıs'ı Helen adasına dönüştürmek isteyenlerin provokatif açıklamaları hepimizin malumudur. Anlaşılan odur ki, enosis kampanyası hız kesmeden, ana gayesi değişmeden devam etmektedir. Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 yılında kurulmuştu. Anayasa, Kıbrıslu Türk ve Rum toplumunun eşit siyasi hak ve statüsünü esas almıştı. Kıbrıs Rum tarafı, izin vermemiştir. Huzura tahammülsüzdür. Rumlar 21 Aralık 1963'ten itibaren saldırı ve suikastlarını artırmışlardır. Kanlı Noel Katliamı ise bu sürecin sonucudur. Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıslu Rumların şiddete dayalı güç kullanımından sonra ortadan kalkmıştır. Barış Harekatı, Türkiye'nin muktedir eli olarak tarihe geçmiştir. 52 yıllık müzakere sürecinden hiçbir şey çıkmamıştır. Annan Planı bile sonuç vermemiştir. Bizim için tehlikeli tavizlere sahne olan Crans-Montana görüşmelerinde orta yol bulunamamıştır. Çözüm sokaklarda dolaşmaya başlayan, sözde sivil itaatsizlik eylemleri için zemin yoklayan, Rum sevdalısı Akıncı gibi, vatandan toprak vererek olamayacaktır. İki kesimli egemen devlet zaruriyettir. Beklentimiz Kıbrıs Türklüğünün uluslararası camiada tanınmasıdır. Ambargo ve kısıtlamaların kaldırılması bir diğer beklentimizdir. Doğu Akdeniz'in kaptan köşkü Kıbrıs, hidrokarbon zenginlikleri ve paylaşım sorunları ile tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. Türkiye, Doğu Akdeniz'deki haklarından ödün vermeyecektir. Hiç kimse fiili durum yaratmaya çalışmamalıdır. Adada iki devletin varlığı tartışmasızdır. Artık federalizm dayatmaları boştur.

15 Kasım'da Kıbrıs Türklüğü tarihi bir günü heyecanla yaşamıştır. Devlet ve siyaset heyetine iştirak ederek KKTC'yi ziyaret ettik. Ziyaretimizin mana ve mesajı anlamlı ve güçlüdür. Devlet kurulasıya kadar mücahitlerin kahramanlıkları Beşparmak'ta çınlamış, adanın her tarafı şehit kanlarıyla sulanmıştır. Boş yere nefes tüketmedik. Kıbrıs Türk'tür, Türk yurdudur. Kıbrıs'ın Türk kalması tarihin namus konusudur.

Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun karşısında herkes bir ve eşittir. Tarihimizin tertemiz sayfalarına bakınız, adaletle hüküm görürsünüz. Geçmişimizin hiçbir döneminde tıpkı bugünkü gibi zulüm yoktur. Günümüzde hukuk, demokrasi, mülkiyet hakkı, insan haklarına saygı her devletin azami ölçülerden temin etmesi gereken evrensel kazanımlardır. Devlet duyguyla değil, akılla yönetilir. Bugün Türkiye'nin ayak bağlarından kurtulması her devlet ve siyaset insanının ortak sorumluluğudur. Cumhur İttifakı bu ortak dilek için mücadele etmektedir. Büyüyen bir Türkiye, kafaları küçücük olanları mahçup edecektir.. Kavga etmek yerine kucaklaşmanın sıcaklığını tercih etmeliyiz. Başka Türkiye yoktur.

"REFORMLARLA MUHTEŞEM BİR KALKIŞIN YAŞANACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM"

Ekonomide açılacak yeni ufuklarla, demokrasi ve hukuk alanlarında sağlam hamlelerle muhteşem bir kalkışın yaşanacağını düşünüyorum. Bu irade, istek bizde vardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye'nin aradığı tarihi bir yönetim ile devrededir. Reformlar, Türkiye'nin hızına hız katacaktır.

AZERBAYCAN TEZKERESİ

Azerbaycan tezkeresine desteğimiz tamdır. İşgal altındaki yerleri 44 günde kurtaran dost Azerbaycan'ın sonuna kadar arkasında olacağımızı söylemek isterim. 10 Kasım tarihli ateşkesin tarihini bazı odakların tartışma gayretleri harekatın muazzam stratejik boyutlarını örtmeye yetmeyecektir. Azerbaycan Cumhuriyeti, askeri mücadeleyi politik bir enstrüman olarak kullanmada başarı göstermiş, ordusunun taktik üstünlüğü sayesinde uluslararası prestij kazanmıştır. 28 yıldır donmuş bir ihtilaf olan Dağlık Karabağ'ın zincirlerinden önemli ölçüde kurtulmuş olması tarihe geçmiştir.

MUHALEFETİ HEDEF ALDI

Türk siyaseti kendi ülkesine yabancılaşmış, milletiyle çelişkiye düşmüş bir muhalefetin sancısına rastlamıştır. CHP Genel Başkanı geçtiğimiz günlerde konuğu olduğu Ortadoğu Enstitüsünde bir etki ajanı gibi konuşmu��, fukara aklında ne varsa döküp saçmıştır. ABD ve AB liderlerine yönelik, Türkiye'de demokrasi hareketlerini sabvunun çağrısında bulunmuştur. İBB Başkanı da göz kamaştıran figüranlığını sergilemiştir. Türkiye'yi şikayet ede ede bitirememiştir. CHP'liler belediye işlerinden başka her şeyle meşguldür. Çocuklar bölücülük aşılamaya çalışan CHP'nin terör örgütünü belediyeye taşımasının hesabı sorulmalıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu CHP bu ellere nasıl düştü? CHP bu kadar mı kökünden koptu? Bu ayıplı Kılıçdaroğlu nereye koşuyor, hangi kucaklara aıtlmak için çırpınıyor.

CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi'nin bir anayasa hazırlığı konuşulmaktadır. İP yönetimi reddetmiş, Kılıçdaorğlu da reddetmiştir. Kurulan veya kurdurulan masaya kimler oturdu? İhanet metnini kim yazdı? Türk'ü, Türk milletini, Atatürk'ü, vatandaşlık tanımının değiştirilmesini, ana dilde eğitimi kim izah edecek? Kılıçdaroğlu, 2 Haziran 2018'de açıklamasında 'başında İbrahim Kaboğlu'nun olduğu bir mutabakat metni elimizde' dedi mi, demedi mi? Bu yalancılık karşısında hayrete düşen milletimizdir. Bu yalan makinesi öyle çalışmıştır ki ne fren tutmuş, ne durdurak bilmiştir. PKK kurmuş, kalem siparişi de FETÖ'ye verilmiştir. Utanç verici bir rezalettir. Yalanı yalnacıyla, yanlışı cahille sakın tartışmayın. Yalancıya gerçeği, cahile doğruyu anlatamazsınız. Batan gemiye dönen İP'e, kuru yaprağa dönen CHP'ye diyorum ki, yalanla bir yere gidebilirsiniz ancak gittiğiniz yerden dönemezsiniz. MHP'ye yapılan okyanusötesi operasoynun gayreti şu günlerde ortaya çıkmıştır. Türklüğü Anayasa'dan çıkaracak birisi anasından doğmamıştır. Hodri meydan her kim hain bir mücadelenin içinde olacaksa, önce bizim bedenlerimizi toprağa gömmek zorundadır. Oyunlarının eninde sonunda bozulacağını çapsız kafalarından çıkarmasınlar."