Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2005 yılı için hazırladığı öğretmenlerin Yer Değiştirme

Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2005 yılı için hazırladığı öğretmenlerin Yer Değiştirme Kılavuzu'nun, "Atama İşlemlerine İlişkin Diğer Hususlar" başlıklı bölümünün "b" bendinde, "Soruşturma sonucunda hizmetin gereği olarak görev yeri değiştirilenler 3 (üç) yıllık süre dolmadan eski görev yerlerine yer değiştirme isteğinde bulunamayacaklardır. 3 (üç) yılını tamamlayanların yer değiştirme istekleri atanmak istedikleri ilin valiliği tarafından uygun görülmesi kaydıyla değerlendirilecektir" diyen ek bir hükmü var. Valilere adeta sıkıyönetim komutanı yetkisi veren bu hükmün hiçbir yasal dayanağı olmadığını ve ancak faşizm dönemlerinde uygulanabilecek bir hüküm olduğunu belirtelim.

Kılavuz hazırlanırken esas alınması gereken Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği, böyle bir hükümden bahsetmiyor. Yönetmeliğin ilgili maddesi aynen şöyle: "Bu Yönetmeliğin yer değiştirmeyle ilgili diğer koşulları aranmaksızın; haklarında yapılan soruşturma sonucunda o yerde kalması uygun görülmeyenlerin, son iki yılda üst üste olumsuz sicil almış olanların, hizmetin gereği olarak yer değiştirme suretiyle atamaları yapılabilir. Bunlardan il içinde görev yerleri değiştirilmesi gerekenler o il içindeki hizmet alanlarına, o il içinde branşında ihtiyaç bulunmaması halinde ihtiyaç bulunan diğer illere, zorunlu çalışma yükümlülüğünü tamamlamamış olanlar zorunlu hizmet yükümlülüğünü tamamlayabileceği başka bir hizmet bölgesine dahil illere atanır. Görev yerleri bu şekilde değiştirilenler aradan üç yıl geçtikten sonra eski görev yerlerine dönme isteğinde bulunabilir. Bu sürenin sonunda önceki hizmet alanına dönmeleri uygun görülenlerin istekleri, bu yönetmeliğin yer değiştirmeye ilişkin hükümleri çerçevesinde değerlendirilir."

Bakanlık, bu maddedeki "uygun görülenlerin�" ifadesini, "biz uygun görürsek" biçiminde yorumluyor. Oysa bu ifade atanma isteğinde bulunulan hizmet bölgesinin ilgili branşa açık olup olmamasıyla ilgili. Yönetmeliğin "(�) aradan üç yıl geçtikten sonra eski görev yerlerine dönme isteğinde bulunabilir" hükmü hiçbir keyfiyete izin vermiyor. Uygulamanın faşizmle ilgili boyutu ise, yönetmelik bu keyfiyete izin verir biçiminde yorumlansa bile "eski görev yerlerine" ifadesinin "atanmak istedikleri ilin" biçiminde genişletilmesi. Ne eksik ne fazla, tam 12 Eylül kafası! (Özür dilerim galiba bir eksiği var: Sürgün öğretmenlerin günlük imza takibi unutulmuş!) *** Öğretmenler MC hükümetlerinden sonra en büyük kıyıma Hüseyin Çelik döneminde maruz kaldılar. Bu dönemde "gözünün üstünde kaşın var" gibi bahanelerle birçok eğitim yöneticisi ve öğretmen soruşturma geçirdi. On binlercesi ceza aldı. Bu dönemde ceza vermek için bahane bulunamayan yüzlerce kişi ise müfettişler tarafından yapılan soruşturmalarla yer değiştirmek zorunda bırakıldı. Yani sürgün edildi.

Belli ki bakanlık sürgün ettiği öğretmenleri sürgün süresi dolsa da sürgün yerinde bırakmak istiyor. Hemen hemen tamamı Eğitim Sen üyesi olan bu öğretmenlerin yüzünün gülmesine izin vermeyecek. Şamar oğlanı gibi bir oraya bir buraya atıp tutacak. Hüseyin Çelik, kendisi gibi düşünmeyen öğretmenlere bu kadar acımasız davranırken, kendi prenslerini yaratmaya devam ediyor. Ankara merkezine atanabilmek için 25 yıllık hizmeti olan öğretmenler sırada beklerken kişisel yetkisini kullanarak iki yıllık öğretmenleri bakanlık merkezinde görevlendiriyor. Daha da vahimi Güneydoğu illerimizden birine kura ile ilk kez atanan yeni bir öğretmeni hiçbir mazereti olmadığı halde Ankara'da görevlendirebiliyor. Düşünün bir kez; siz veya çocuğunuz, komşunuzun çocuğu ile ülkenin uzak bir köşesine öğretmen olarak atanıyor. Bir gün sonra bir de bakıyorsunuz ki komşunuzun çocuğu evinin yanındaki okulda ve hatta ilinizin müdürlüğünde görev yapıyor. Sizin çocuğunuz ise zorunlu hizmetini tamamlamaya çalışıyor. Gelin de bakanın "Torpil yok. Atamalar kura ile yapılıyor bizim müdahalemiz söz konusu değil!" sözlerine; yasa, yönetmelik, hak-hukuk, adalet nutuklarına inanın.