7. Uluslararası Mizah Festivali’nde Aziz Nesin Mizah Ödülü’ne değer görülen Arnavut ressam Agim Suraj, BirGün’e konuştu. Eserlerinde sıkça mültecilerin sorunlarına değinmesine ilişkin, “Çünkü ben de bir mülteciyim” dedi.

Ben bir mülteciyim
Fotoğraf: BirGün

Nazım ALPMAN

İzmir’de düzenlenen 7. Uluslararası Mizah Festivali’nde Aziz Nesin Mizah Ödülleri bu yıl Niyazi Yoltaş, Kandemir Konduk, Ali Poyrazoğlu ve Agim Suraj’a verildi. İtalya’da yaşayan Suraj, 1960’da Arnavutluk’un başkenti Tiran’da dünyaya geldi. 1985 yılında Tiran Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun oldu. 1993’ten bu yana da eşi ve iki çocuğuyla birlikte İtalya’nın Rimini şehrinde yaşıyor. Türkiye’de Aydın Doğan Karikatür Yarışmalarında şimdiye kadar dört ödül aldı. 1990’da Başarı Ödülü, 2008’de İkincilik, 2015’de ve 2019’da da Birincilik Ödüllerini aldı. Türkiye dışında Çin, Rusya, Belçika, Fransa, İspanya, Portekiz, Yunanistan, ABD, Polonya, İsveç ve İran’da sergiler açtı. Agim Suraj festival nedeniyle İzmir’deydi. Onunla konuğu olduğumuz Kaya Prestij Otelde konuştuk. 

Agim Sulaj, röportaj sırasında ilk ödülünü anlatırken eserini yeniden çizdi.

Agim’in doğup büyüdüğü ülke dünyanın en “kapalı” rejimleri arasındaydı. Dolayısıyla ilk soru Arnavutluk üzerine olacaktı:

Agim, doğup büyüdüğün ülkeden sana ne kaldı?

Arnavutluk’ta doğdum, bütün çocukluğum ve akademideki öğrencilik yıllarım orada geçti. Geriye dönük olarak bana nostalji kaldı. Sanat kariyerime ilişki her şeyi orada öğrendim. Komünist dönemde ifade özgürlüğü sorunu vardı. İlk karikatürüm Arnavutluk’un önemli yayın organlarından olan politik mizah dergisi Hosteni’de çıktı. O yıllarda (1987-88) Aziz Nesin Tiran’a geldi. Nesin’in bütün eserleri Arnavutça basılmıştı. Hepsini okumuştuk. Türkiye’nin tarihini, kültürünü yakından biliyorduk. Arnavutluk’un izole olduğu dönemde ilk ödülümü Aydın Doğan Karikatür Yarışmasında kazandım. Komünizmin son yılıydı, İstanbul’a gelmem kolay olmadı! İstanbul’da çok farklı bir dünya ile karşılaştım. Karikatüre verilen önemi gördüm. Çok önemli meslektaşlarla tanıştım. Tan Oral, Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Eray Özbek, Semih Balcıoğlu gibi… Semih Balcıoğlu bana “Amerika’ya git, neden Arnavutluk’a -özgürlüğün olmadığı ülkeye- döneceksin ki?” dedi.

Sen ne dedin?

Ben ülkemi seviyorum. Ailem, arkadaşlarım orada. Neden gideyim ki?

Ama şimdi İtalya’dasın. Kendini İtalyan mı, Arnavut mu olarak mı tanımlıyorsun?

1994’te İtalya’ya yerleştim Rimini’ye… İlk sergimi de orada açmıştı. Soruna gelince… Kendimi dünya vatandaşı olarak tanımlıyorum. Her iki kimliğe de ait hissediyorum. Hayatımın yarısı İtalya’da geçti. Diğer yarısı da Arnavutluk’ta… Sürekli olarak Arnavutluk’a gidiyorum. Vlora’da uluslararası bir karikatür yarışması düzenliyorum.

Eserlerinde mültecilerin seni çok meşgul ettiğini görüyoruz, neden?

Çünkü ben de bir mülteciyim. Benim ilk ödülüm burada (İzmir) sergilenen valizden ibaret mülteci evi karikatürümdü…  Eurohumor 1994 yarışmasıydı. Dünyanın en önemli sorununu oluşturuyor mülteciler. Bir sanatçı olarak ilgisiz kalamazdım. Ayrıca bu konuyu gündemine alan tek karikatürist de değilim. Pek çok meslektaşım mültecilikle ilgili eserler üretiyorlar.

ZOR ZAMANLARDAN GEÇİYORUZ

Sanatçıların dünyaya etkisi hakkında ne düşünüyorsun? Geçmişte nasıldı, şimdi ne durumda?

Şimdi dünyadaki bütün insanlar için zor zamanlardan geçiyoruz. İfade özgürlüğü hâlâ çok önemli. Sansür var. Sanatçılar için de durum farklı değil. Yaptığım resimlerle, çizimlerle dünyanın algılanmasına yardımcı olduğumu düşünüyorum. Bir ayağım resimde bir ayağım karikatürde… İkisiyle birlikte yürüyorum.

İzmir sende nasıl bir iz bırakacak?

Şimdiye kadar pek çok ödül aldım. Ama hiç birisi Aziz Nesin Mizah Ödülü kadar önemli olmadı. Aziz Nesin dünya çapında bir yazar. Bu yüzden İzmir Uluslararası Mizah Festivalini çok değerli buluyorum. İzmir çok sevdiğim bir şehir. Aziz Nesin ve İzmir’in aynı anda hayatıma dahil olması da değişik güzel bir duygu.

Not: Agim Suraj’ın sergisi Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde devam ediyor.