Depremlerden en çok etkilenen yerlerden Antep'in Nurdağı ilçesinde hemen her noktada depremin izleri görülüyor. Nurdağı’nın her sokağı bir enkaz.

BirGün deprem bölgesinden bildiriyor: Her sokak bir enkaz
Fotoğraf: BirGün

Kayhan AYHAN

Büyük yıkımın ardından bir enkaz yığınına dönüşen Antep'in Nurdağı ilçesinde büyük bir sessizlik hakim. Enkaz altından canlarını kurtarabilenler ilçeyi terketmiş, geride kalanlar ise hayata tutunma çabasında. Arama-kurtarma çalışmalarının tamamlandığı ilçe merkezinde enkaz kaldırma ve hasar tespit çalışmaları ise devam ediyor.


İlçeyi terk etmeyen az sayıda yurttaş, barınacak bir yer bulamamaktan şikâyetçi. Gece soğuğunda çocuklarıyla birlikte sokakta kalan bir adam ağlıyor: "Arabada kalıyorduk ama bozuldu. Şimdi böyle çadırsız kaldım. Nereye gitsem başka yere yönlendiriyor."

BIRAKIP GİDEMİYORUZ

80 yaşlarındaki Mustafa amca da çadırının önüne oturmuş uzaklara dalmış. "Ne yapıyorsun?" diye sorduğumda 20 yakınının hayatını kaybettiğini söylüyor ve ekliyor: "Bırakıp gidemiyoruz, kimsemiz de kalmadı. Gidecek yerimiz de yok. Eşim de rahatsız o yüzden bir yere gidemiyoruz.”
Mustafa amca da tuvalet konusunda şikâyetçi. Kendisinin ve hasta eşinin tuvalete gitmekte zorlandığını söylüyor. Elektrik ve su ise bütün çadırkentlerde ortak sorun. Depremden kurtulan insanlar bu sorunlarla boğuşuyor.

Suriyeli bir genç ise çadırkentte kendilerine yardım yapıldığını ve fotoğraf çekildiğini, sonrasında ise buradan gönderildiklerini anlatıyor. Çadırlarını alıp yol kenarında bir yere kurmuşlar. Bu ilçelerde Suriyeli nüfusu da çok fazla.

KİLİS’TE HER EVİN IŞIĞI AÇIK

Bölgede gönüllülerin çalışmaları da artık yaşayanlara yönelik. Çadırlarda kalan yurttaşlara destek amacıyla çırpınıyorlar. Burada çalışma yürüten gönüllüler ise şöyle konuşuyor: "Antep merkez bu kadar etkilenmedi ama Nurdağı ve İslahiye yıkılan ilçeleri oldu. Buralarda yıkım çok büyük. Keşke daha fazla arama-kurtarma ekibi oluştursaydık. Arama-kurtarma eğitimimin zorunlu olması gerekiyor. Özellikle memurlar için. Yardım bekleyen enkaz altında olan çok insan gördük ama müdehale edemedik. Bu durum hâlâ aklımdan çıkmıyor. Barınma sorunu var. Çadır yetişmiyor. Geceleri uyuyamıyorum."

Daha sonra Kilis ve oradan Antep’e gidiyorum. 100 kilometre içerisindeki değişim beni şaşırtıyor. Kilis’te her evin ışığı açık. İnsanlar evlerine girmiş ve hayat kaldığı yerden devam ediyor. Depremler buradaki evlerde çatlaklar oluşturmuş. Bazı binalardaki çatlaklar alçılarla kapatılıyor. İnsanlarda bir tedirginlik var, “Ne kadar bu şekilde yaşayabiliriz?” diyorlar.

Antep’e geldiğimde ise şehrin yarısının boşaldığını fark ediyorum. Pazar günleri dolu olan çarşı merkezindeki sokaklarda rahat yürünebiliyor. Dükkanlar yine yarı yarıya açık. Merkezde ağır darbeyi ise tarihi yapılar almış. Bir çok tarihi caminin minaresi yıkılmış. Kafelerde ise insanlar beton yapılı alanlardan uzak duruyor. Daha çok teras yapılı alanlarda oturuyor. Şehri terk etmeyenler de evlerine dönmüş. Deprem bölgesinde dolaştığım bu zaman diliminde hayatta kalan tek yer; Antep şehir merkezi. İnsanlar günlük yaşantılarına dönmüş durumda. Fay hattı boyunca dolaştığım yerlerde yıkım hep aynı. Malatya, Adıyaman, Maraş ve Hatay’a kadar uzanan bu hatta deprem önüne gelen her şeyi yıkmış. Gezdiğim yerler sessizliğe bürünmüş. Konuştuğum her insanın yüzünde acı var.