Yıllarca ev alabilmek için temizliğe gittiğini söyleyen Mansur, "Kardeşim olmasaydı ne battaniyem ne de başımı koyacak yastığım olurdu. Sıfıra sıfır kaldık" diyor.

BirGün deprem bölgesinden bildiriyor: Sıfıra sıfır kaldık
Fotoğraf: BirGün

Havva GÜMÜŞKAYA

Depremle birlikte birçok hayat artık eskisi gibi olmayacak. Antakya'da yıkılan binalardan kurtulanlar ya başka şehirlere ya da köylerine dönüyor. Köylerdeki evler de hasarlı ama yine de köyün daha güvenli olduğu düşünülüyor.

Evin bahçesinde müsait yerlere çadırlar kuruluyor. Şehirden gelenlerle birlikte 4-5 aile birlikte yaşamaya başlıyorlar. Tek talep bir kaç ay daha hayatlarını devam ettirmelerini sağlayacak bir çadır.


Çünkü sık sık meydana gelen artçı depremler korkuları tekrar yaşatıyor.

Dayanışma Gönüllüleri ile Defne'ye bağlı Aknehir köyüne gidiyoruz. Çadır olmayan köylerde çadır kuran gönüllüleri izlerken Antakya'daki evi yıkılan Yıldız Mansur ile sohbet ediyoruz.

Gazi Mahallesi'de yaşadığını söyleyen Mansur, ev alabilmek için çok çalıştığını söylüyor, "Tam rahata erdik, deprem oldu" diyor.

Hâlâ daha çok korktuklarını söyleyen Funda Berber de evlere giremediklerini anlatıyor: "Tüm köy bir aile gibi olduk. Gündüz herkes işinde gücünde ama hava kararmaya başladığı zaman hepimiz yan yana oluyoruz. Çok kalabalık oluyoruz hep birlikte oturuyoruz."

Çadır kurulurken gelen çocuklar da kendi aralarında konuşuyor. Biri diğerine "Çadır çok küçükmüş" diyor, diğeri de " Buna da şükür be" yanıtını veriyor... Kurulan çadır Yıldız Mansur'un erkek kardeşi ve ailesi için. Onlar da Antakya'dan gelmişler. Çok kalabalık olduğu için ailenin bir kısmı çadırda kalıyormuş. Diğer kısmı ise hasarlı evde kalmaya devam ediyormuş. Bir çadırda 12 kalınca riske rağmen evde kalıyormuş.

Mansur'a neden köye geldiklerini soruyorum. "Gidecek yerim yok. Elimde avucumda beni idare edecek param olmadığı sürece nasıl yaşarım. Hiç olmazsa burada ailemin bahçeleri var. Eker biçer kendimizi doyururuz" diyor.

Şimdi sohbet ettiğini ama aslında hiç iyi olmadığını söylüyor: "Ben bu evi alabilmek için 16 yıl evlere temizliğe gittim. Eşim çilingirdi. Asgari ücretle çalışıyordu. İşyeri yıkıldı, patronları çekti gitti. Temizliğe gidecek evde kalmadı."

Evinin ikinci depremde yıkıldığını anlatan Mansur, "Daha da dönüp bakmadım. Islak kıyafetlerle, yazlık terlikle çıktım. Kardeşim olmasa ne bir battaniyem ne de kafamı koyacağım bir yastığım var" diyor.

Mansur'un biri üniversite sınavına hazırlanan iki kızı olduğunu öğreniyorum. Kızını teselli etmek için seneye daha iyi hazırlanırsın dediğinden bahsediyor: "Hayalleri yıkıldı. Bin 500 liraya kitap setleri almıştık, bir kısmını kurtardık."

Diğer kızının da rehabilitasyon merkezinde çalıştığını söyleyen Mansur," Daha iki ay olmuştu işe gireli. Okulu da yıkıldı, öğrencileri de öldü" diyor ve ekliyor:

"AÇLIKLA SINANACAĞIZ"

"Daha hiç bir şeyin farkında değiliz" diyen Mansur, gelecekten beklentisini "Açlıkla, yoksullukla sınanacağız" diye açıklıyor.