Bayramda yaptığımız bir haber, Birgün'de güzel yer bulmasına karşın, geleneksel bayram rehavetiyle gündem oluşturmakta yeterli etkiyi göstermedi. Aslında son derece önemli.

Bayramda yaptığımız bir haber, Birgün'de güzel yer bulmasına karşın, geleneksel bayram rehavetiyle gündem oluşturmakta yeterli etkiyi göstermedi. Aslında son derece önemli. Kaçıranlar için özetleyelim: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok tarafından Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Necat Birinci hakkında Yargıtay'da dava açıldı. Birinci, bir şube müdürünün atamasında, mahkeme kararlarını uygulamadığı gerekçesiyle 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor.

Olaylara bakış açımız sürekli farklılaşsa da, Birinci, uygar davranışlarını gözlemlediğim bir yönetici. Basınla konuşmaktan kaçınmadığı gibi, eleştirilere de açıktır. Yaptığımız konuşmalarda da, daha iyi bir eğitim sistemini oturtmak dışında bir amacı olmadığını, belli ideolojilerin peşine takılarak karar vermediğini söyler. Öğretmenlere her zaman kapısının açık olduğunu da biliyorum. Ancak aynı öğretmenler, bürokratlar, binlerce kişi, AKP döneminde evinden yurdundan edildi, yetkin kişiler sürgünlere gönderildi. Birinci'nin kişisel özellikleri Hüseyin Çelik'in kadrolaşma operasyonlarına katılmadığı anlamına gelmez elbette. Ama asıl sorumlu, bakanlıkta adeta taş üstünde taş bırakmayan Çelik'tir.
Birinci, "görevinde keyfi davranarak bir başka memuru veya kişiyi mağdur etmeyi" düzenleyen Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 228. maddesine göre yargılanıyor. Ancak TCK değişiyor. Yasanın ilgili hükümleri nisan ayında yürürlüğe girecek. Mahkemeler de karar vermeden önce yeni yasayı bekleme kararı alabiliyorlar. Yeni TCK'yı inceledim. Hukukçu değilim ama 257. maddede şöyle bir hüküm var: "Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
Birinci'nin eylemi bu suça girer mi? Yanıt Yargıtay'da… Bekleyip göreceğiz.

Bu davaya kimse şaşırmamalı: Bu kadar mahkeme kararını uygulamazsınız olacağı budur: Biz "hak hukuk" dedikçe, bakanlık "gak guguk" diyor! Çelik, bugün dokunulmazlık zırhının altında olabilir. Hatta uygulamaları nedeniyle en yakın çalışma arkadaşlarının başına işler açmış da olabilir. Ancak unutmasın: TBMM'deki ve kabinedeki koltuğu sonsuza dek ona verilmemiştir. İleride okul ihalelerinden, kadrolaşmaya kadar birçok iddianın hesabını yargı önünde vermek durumunda kalabilir. Belki o zaman yargı kararlarının uygulanmaması işine gelebilir!
"Olmaz öyle şey" diyorsa, bakanlıktan çıkıp TBMM'ye doğru kısa bir yürüyüş yaparak, önceki dönemlerle şimdikini değerlendirmesini öneriyoruz.