Top 16” maçlarına akreditasyon yaptırmak için de son. Türkiye’nin de turnuvadaki son günü olduğunu henüz bilmediğim için gece yarısına kadar vakit olmasına rağmen 25-26-27 Haziran tarihlerinde oynanacak bir üst tur eşleşmeleri için akreditasyon başvurularımı yapıyorum. Zafer sarhoşluğu etkisi henüz geçmediğinden 25’inde Galler – Türkiye eşleşmesinden eminim. 26’sındaki maçlardan ise Almanya ve gelecek rakibini seçiyorum. Buraya kadar gelmişken Almanya’yı canlı izlememek olmaz. 27’sinde ise son 16 eşleşmelerinin en rütbelisini, İtalya – İspanya maçını seçiyorum.

Lille’de son günümde menüde İtalya – İrlanda maçı var. Şehri keşfederken yeşil formalı taraftarlardan uzak durmaya özen gösteriyorum. 24 takımlı turnuva formatı en çok ada takımlarına yaramış gözüküyor. Ancak Britanya ekolü taraftarların eğlencenin dozunu tutturmakla ilgili problemleri var. Zorlukla bulduğum hiç İrlandalı olmayan kafede boşalan bir masaya 4 İtalyan oturuyor. Şehirdeki İtalyan sayısını düşünerek şanslı sayıyorum kendimi. Stadyuma nasıl gideceklerini bilmiyorlar, onlara İrlanda’ya yenilmemeleri karşılığında rehberlik edebileceğimi söylüyorum, anlaşıyoruz.

Stadyuma giden metroya girerken İrlandalı kargaşası içinde birbirimizi kaybediyoruz. Kendimi vagonlardan birine zorlukla atıyorum. 15 dakikalık yolculuk bana 1 saat sürmüş gibi geliyor. Şehir merkezinde olduğu gibi stadyum ve çevresinde de İrlandalıların sayısı fazla. Belli ki tribünlerde de sayıca fazla olacaklar.

Medya Merkezi’ne girdiğimde F Grubu’ndan üzücü haber geliyor. Macaristan, Portekiz karşısında 3 kere öne geçmesine rağmen üstünlüğünü koruyamamış ve maç 3-3 sona ermişti. Bu sonuç Macaristan’ı Galler ile birlikte grup aşamasının en golcü takımı ve grup lideri yapıyordu. Avusturya’yı son saniye golüyle 2-1 yenerek ikinci olan İzlanda ve -2 averajı olan Türkiye ve Arnavutluk’u geride bırakarak en iyi üçüncülerden biri olan Portekiz de adını son 16’ya yazdırıyordu. Artık Türkiye’nin yoluna devam etmesi için tek formül E grubunda Belçika ve İtalya’nın rakiplerine yenilmemesiydi. Belçika’nın kaybetmemek zorunda olması ne kadar rahatlatıyorsa, İtalyan’ların grup birinciliğini garantilemiş olması da o kadar huzursuz ediciydi.

İtalya teknik direktörü Antonio Conte, İspanya eşleşmesini düşünerek İsveç maçındaki 11’den 8 farklı oyuncuyla maça başlıyordu. Buna karşın ideal bir 11 ile sahada olan İrlanda’ya karşı da fena oynamıyorlardı. Tribünlerde önemli bir üstünlüğe sahip olan İrlandalı taraftarlar ve onların coşkusu dışında her şey istediğimiz gibi gidiyordu. Oyuna sonradan giren Lorenzo Insigne’nin ceza yayı üzerinden yaptığı plase direkten dönmeyip direğin içine çarpsa ağlara gidecek ve bize turu getirecekti. Oyuna girmek üzere hazırlıklarını tamamlayan ve oyunun durmasını bekleyen Robbie Keane’nin fotoğrafını çekerken Belçika’nın gol haberi geldi. Golü kimin attığını anlamaya çalışırken, İrlanda da Brady ile golü buluyordu. İrlanda teknik direktörü Martin O’Neill, takımı öne geçtikten sonra Keane yerine Quinn’i oyuna almayı tercih ediyordu. Dünya gözüyle Keane’ni izleyemediğim gibi Türkiye de turnuvaya veda eden 8. takım olmuştu.

Şayet İrlandalılar o golü atmasalar ilk iki maçımızı kaybetmemize rağmen üst tura çıkacaktık. Ne Dünya Kupası ne de Avrupa Şampiyonası tarihinde bu kadar kötü başlayıp da üst tura çıkan takım var. Basın toplantılarında hesaplaşmak için turnuva sonunu işaret eden Fatih Terim ve Arda Turan da artık gönül rahatlığıyla hesaplarını kapatabilirler. Ancak Türkiye kafilesi içindeki herkes şunu çok iyi bilmeli ki eve dönüyor olmamız her golün bu kadar önemli olduğu bir formatta İspanya karşısında maçı bırakma şımarıklığınının bedelidir. İspanyol’lara tek farkla yenilmiş olsaydık şu anda Son 16 takım arasındaydık.

Bir de Çek Cumhuriyeti maçının son 10 dakikası var. Çekler artık oyundan düşmüşken taç atışını hızla kullanmak isteyen İsmail Köybaşı’na yavaş hareket etmesini işaret ederek turu orada garantilemek yerine Arnavutluk’u dışarda bırakmayı yeterli bulanlar, umarım ki göbek bağını kesme işini ellere bıraktığımız için EURO 2016 maceramız “Biz bitti demeden bitmiş” olduğunun farkındalardır.