Seyfettin Araç "Bizim neslin yüreğini onarmak zor, yeni neslin yüreğini onarmak daha da zor ve fakat her şeyin bir sonu olduğu gibi bu acıların da bir sonu olacak" diyor.

Bu acıların da bir sonu olacak
Seyfettin Araç

İlhan Doğa SERT

İkinci romanı Unutulmuş Topraklar'da Güneydoğu'nun acılı coğrafyasını mekân seçen, çok dilli, çok dinli ve kültürlü bir coğrafyada doğan Seyfettin Araç ile yeni kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

UNUTULMUŞ TOPRAKLAR
Seyfettin Araç
SRC Kitap, 2023

İki ana dilli edebiyatçısınız. Bu bir yazar için avantaj mı?

Bir edebiyatçının, bir romancının, bir şairin sahip olabileceği en güzel farklılıklardan biri bu. Farklı dillere sahip olmak, iki birbirinden zengin ve özel ana dilinin olması. Aileden öğrenilen ana dil ve okulda, sokakta, arkadaşlardan, kitaplardan öğrendiğin ikinci ana dil. İki dilde rüyalar görmek, iki dilde düşünmek, iki dilde hikâyeler, masallar, şarkılar, şiirler dinlemek zenginlik değil de nedir?

'Unutulmuş Topraklar'da nitelendirdiğiniz coğrafyaya dışarıdan bakmakla içeride yaşayıp bakmak arasındaki fark nedir?

Sadece hissiyat farkı ki o da yazarlıktan geliyor, elimde olan tek farklılık bu; hissiyat farkı. Hissetmeden, yaşamadan bu romanı yazamazdım sanırım. Yazsaydım da bu denli güçlü, ayakları yere basan bir hikâyesi olur muydu, emin değilim.

Adnan Bey karakteri adeta sağduyunun sesi. Adnan Beyler çoğalsa sorunlar biter mi?

Biter. Hatta yaşadığı ülkeyi, insanları, toprağı, hayatı seven her insan böyle olursa düzlüğe çıkarmışız gibi hayallerim var. Herkes çocukların eğitimi için Adnan Bey kadar emek sarf edip vicdanını körletmediği müddetçe bu ülke için umut var demektir.

Çok dilli, çok dinli ve kültürlü bir yerde doğdunuz. Size güç ve yetki verilse neyi değiştirirsiniz?

Mutlak bir güç ve yetki verilirse eskiden beri süre gelen kadın erkek ayrımını ortadan kaldırırdım.

Siz de dört yetim karakteriniz gibi yatılı okullusunuz. O okul sizde güzel anılar bıraktı mı?

İlkokulu 6 yaşımdan itibaren yatılı bölge okulunda okuyarak geçirdim. Yaşanılan onca olumsuzluğun, acının, sefaletin, onca kötülüğün yanında elbette ki çok güzel anlarım, anılarım, zamanlarım, paylaşımlarım da oldu. Belki de içine hapsolduğum kitaplar beni bu kadar iyimser yaptı.

Melih Cevdet'ten, Murathan Mungan'a, Victor Hugo'dan Aragon'a şairler, romanlar da yazdı ama öncelikle hep şair oldular. Ya siz?

Şiirlerimi paylaşan, şiirlerimi okuyan, sayfalarında benden şiirler yazan değerli okuyucularım benim bir romancı olmamı kabullenmekte güçlük çekseler de ben öncelikle bir romancıyım.

Şiirler sonrasında iki roman. Yeni eser gelecek mi?

Roman tadında bir şiir kitabım yayınlanacak. Şiir kitapları bekleyen okuyuculara da bir armağan olacak. Ama sonrasında art arda iki roman.

Birçok okur Miran'ı sizinle özdeşleştirdi…

Her yazar romanlarında biraz da kendini yazar. Dışardan bakınca ve kendimle yüzleşince; biraz ben benzesin istedim, biraz Miran bana benzeyerek büyüdü, biraz böyle yazmak hoşuma gitti, biraz canımı da yaktı. Biraz gerçek biraz kurgu, demek çok daha doğru olur.

Naze güçlü film karakteri gibi. Ona dair özel fikirler var mı?

Unutulmuş Topraklar bir üçleme. İkinci cildi Naze’nin okul serüveni biterken başlayıp, acılara doğru yol aldığı döneme odaklanacak. Bir çocuğun, doğuda, unutulmuş topraklarda doksanlı yıllarda hayallerini, ütopyasını, geleceğini kaybetmiş bir genç kızın hayatına yolculuk yapacağız.

Yıllarca "bomba sesleriyle uyanmış bir coğrafyada halkların yüreğini nasıl onarmalı?

Dönem değişti, insanlar dönüştü, acılar, zulümler, feryatlar, figanlar, sefaletler, açlıklar, yoksulluklar yön değiştirdi. Bizim neslin yüreğini onarmak zor, yeni neslin yüreğini onarmak daha da zor ve fakat her şeyin bir sonu olduğu gibi bu acıların da bir sonu olacak.