Bizim için önemli olan ise sürekli bize çarpmasından korktuğumuz/istediğimiz Dünya’ya ‘yakın’ veya Dünya yörüngesini kesen yörüngelerde dolanan asteroitler.

Bu hafta başımıza taşlar mı yağacak?

Gizem Çoban

Asteroit mi ? Meteor mu? Başımıza taşlar mı yağıyor? Evrende gezegenler, yıldızlar, gök taşları vb. birçok farklı özellikte cisim olduğunu biliyoruz. Sıklıkla karşılaştığımız, karıştırılan kavramlardan ve ‘Dünya’ya çarpma tehlikesi’ olan gök cisimlerinden söz etmek istiyorum. Asteroitler, 18.yy’ın başlarında araştırmacı Herschel, Uranüs gezegenini keşfettikten sonra araştırmacılar arasında hala keşfedilmemiş gezegenlerin olduğu kuşkusunu arttırdı. Gezegen yörüngelerinin yarıçaplarını, Güneş’ten olan uzaklık sıralarına bağlayan basit bir kuralı uygulamaktaydı. Titius-Bode kuralına göre yapılan hesaplamalarda bir gezegen görünmüyordu, Mars ve Jüpiter arasında bir gezegen daha olduğu fikri ortaya çıktı. Sonrasında bu bölge için sistematik gözlemler yapıldı.

Nihayetinde 1801’de Piazzi tarafından Ceres keşfedildi. Ceres’in çapı 918 km yani İstanbul-Sivas arası kadardı. Sonra Pallas, Juno, Vesta keşfedildi. Mars ve Jüpiter arasında bir asteroid kuşağı var ve hesaplara göre bu bölgede bulunan milyonlarca asteroitten çapı 1 km’den büyük olan asteroitlerin sayısı 1.1 – 1.9 milyon arasında. Asteroidler gezegen olma şansını yitirmiş ya da bir gezegenin parçası olma şansına sahip olamamış büyük kayalık parçalardır.

Bizim için önemli olan ise sürekli bize çarpmasından korktuğumuz/istediğimiz Dünya’ya ‘yakın’ veya Dünya yörüngesini kesen yörüngelerde dolanan asteroitler. Bu asteroitler, “Dünya’ya Yakın Asteroitler” ya da orijinaliyle “Near Earth Asteroids“ (NEA) şeklinde adlandırılır. NEA’ların bilinen sayısı 1000 civarındadır. Ancak henüz keşfedilmemiş on binlercesinin daha olduğu tahmin edilmektedir. Yapılan hesaplamalar, Dünya’ya çarpması durumunda küresel bir felakete yol açabilecek büyüklükteki NEA’ların sayısının 2.000 civarında olduğunu göstermektedir. Fakat buradaki sorun astronomideki ‘yakın’ kavramı... Bir asteroitin Dünya’ya en yakın geçişlerinden biri 2004 yılında gerçekleşmiş, 30 metre çapındaki 2004FH, Dünya‘ya 43.000 kilometre kadar yaklaşmış, deyim yerindeyse sıyırıp geçmiştir. Belirli periyotlarda (1000-10000 yıl arası) yörüngede karşılaştığımız asteroitler tahribata, iklim değişikliğine, tsunamilere sebep olabilir. 25 metreden küçük kayalar ise Dünya’ atmosferine girdiklerinde yanacak.

Burada Kuiper Kuşağı ve Oort Bulutu’ndan da söz etmek gerekir. Kuiper kuşağı Güneş’ten 30-55 AB (astronomik birim) uzaklıkta, Güneş sistemini disk şeklinde saran ve kısa dönemli kuyruklu yıldızları bulunduran bölgedir. Neptün-Plüto arasındaki bölgeyi kapsar. Oort Bulutu, Güneş’ten 50.000-100000 AB (astronomik birim) mesafede, Güneş sistemini küresel saran ve çok uzun dönemli kuyruklu yıldızları bulunduran bölgedir. Kuyruklu yıldızlarda, kaya parçaları ve toz tanecikleri su, karbondioksit ve metan buzları ile bir aradadır. Kavram olarak da atmosfere girmeden önceki durumu meteoroid atmosfere girdikten sonra da meteor- meteorit (göktaşı) olarak adlandırılır. Kuyruklu yıldızların dolanma yörüngeleri, Dünya’nın yörüngesi ile belirli zaman dilimlerinde kesişir ve bu dönemde kuyruklu yıldızların parçaları Dünya’nın çekim etkisinde kalarak, aynı dönem ve aynı tarihlerde meteor yağmurlarını oluşturur. Dünya atmosferine senede ortalama birkaç bin meteoroid girer ve 500 kadarı buharlaşmadan göktaşı olarak Yer’e düşer. 1 yılda Dünya atmosferine giren bu türden cisim miktarı : 80,000 TON!

Dünya atmosferine 11 – 72 km/sn lik hızlarla girerler (mermi hızının 30 katından fazla!!!). Yer atmosferinden 80 – 120 km yükseklikte iken gözle görülür hale gelirler. Atmosfere girdiğinde, sıcaklığı 3000 dereceden daha büyük değere ulaşır. Meteorların kimyasal özellikleri birbirinden farklıdır demir, sodyum, magnezyum, kalsiyum gibi kimyasalları yoğun bulundururlar.Atmosferden girdiklerinde hız, sıcaklık ve oksijenin etkisiyle yanma tepkimesi oluştururlar.Yanma olayında her kimyasalın verdiği alev rengi farklıdır. Çok parlak meteorlar, Ateş Topları (Fireball) Ses çıkaran meteorlar, bolideler, olarak adlandırılır.
Meteorların yaşları 1 - 4 milyar yıldır. Güneş Sistemi ile aynı yaştadırlar. Yeryüzüne düşen meteorların incelenmesi bize Güneş Sistemi’nin başlangıcı hakkında ipuçları verebilir.

Her yıl aynı tarihlerde gözlemlenen meteor yağmurlarının ülkemizden en iyi gözlemleneni Perseid Meteor Yağmuru’dur. 28 Temmuz- 25 Ağustos tarihleri arasında gözlemlenebilen meteor yağmuru 12-13 Ağustos tarihinde pik yaparak saatte 120 civarı gözlemlenebilir. Bu gözlemin yapılabilmesi için ışık kirliliğinden uzak bir yerde gözlemlenmesi ve Ay’ ın parlaklık durumuna dikkat edilmesi gerekir. 12-13 Ağustos pik günlerinde Ay parlaklığı %17-%26 dolaylarında olduğu için gece 00:00 sonraası gözlem yapmanızı veya 7-15 Ağustos tarihleri arası gözlem yapmanızı tavsiye ederiz. Gözlem yapmak için sadece çıplak gözle Kuzey-KuzeyDoğu yönüne bakmanız yeterli. Sorularınız için Twitter @astronomystery hesabından bana ulaşabilirsiniz.