Gezi davasında Yargıtay’ın onadığı cezalar toplumun tepkisini çekti. Açıklamalarda kararın adil olmadığı ve siyasi olduğu belirtilirken mücadeleden vazgeçmeme vurgusu yapıldı.

Bu halkı teslim alamayacaksınız
2013’teki Gezi Direnişi’nde ülkenin her yerinde sokağa çıkan yurttaşlar iktidarın politikalarını protesto etti. (Fotoğraflar: Depo Photos/BirGün)

Politika Servisi

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Gezi Parkı davasında 5 kişinin cezasının onamasına ilişkin ülkenin dört bir yanından tepkiler yükseldi. Milyonlarca insanın katıldığı Gezi Direnişi’nin üzerinden geçen 10 yılın ardından eylemlerin faturasının uzun süredir tutuklu kalan 5 kişiye kesilmesi AKP iktidarının yargıya olan müdahalelerini bir kez daha gözler önüne serdi.

10 yıl önce Gezi Direnişi’nde sokaklarda olan, doğasını, yaşam alanlarını savunan, iktidarın politikalarına rıza göstermeyen; gençler, kadınlar, işçiler, emekçiler, başta olmak üzere toplumun bütün kesimleri karara tepki gösterdi.

Müebbet cezası onaylanan Osman Kavala, 18’er yıl hapis cezası verilen Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya dayanışma ve destek mesajları yollayan yurttaşlar sosyal medya hesaplarından ‘Hepimiz Gezi’deydik’, ‘Gezi yargılanamaz’ ‘Karanlık gider Gezi kalır’ etiketleri ile kararı protesto etti. Öte yandan birçok emek meslek örgütü, sendikalar ve siyasi partiler de karara karşı açıklama yayımladı.

SUÇ ÇIKARMAK YENİDEN TARİH YAZMA ÇABASI

18 yıl hapis cezası onaylanan Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman onanan karar hakkında konuştu. Kararın Türkiye’deki adalet açısından yeni bir faz açtığını belirten Kahraman şu ifadelere yer verdi: “Gezi’de arkadaşlarımızın cebir ve şiddete bulaştığına dair yeryüzünde bir delil olmadığı gibi dosyada da yok. Bu metin biz öldükten sonra da dönüm noktası olan bir karar olarak okunacak. Bu zamana kadar hukuksuz yargılamaları biliyorduk ancak artık bu yargılamalar onanabiliyor. Delilsiz karar verilebilir, yeter ki biri siz kafayı taksın. Bunun adına karar denilemez”

Görüş günü vesilesiyle cezaevinde eşini ziyaret eden Kahraman konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Tayfun’la mücadeleye devam edeceğimizi konuştuk. Hepimiz Gezi’deydik. Gezi’de milyonlarca insan vardı. Gezi’den suç çıkarmak yakın tarihi yeniden yazma çabası. Bizim alınımız ak ve dik durmaya devam edeceğiz. Yanlış hiçbir şey yapmadık. Bu bir utanç vesikası. Muhalefet partileri koltuk diyerek adaletin geldiği noktayı kaçırdılar. 18 yıl yetmez ağırlaştırılmış müebbet almalıydılar’ denilen dosyada bir tane delil yok. Bu kepazeliklerden ülkeyi nasıl temizleyeceğiz, direnmekten başka? Bu hikâye bir noktada bozulacak, tüm itirazları yapacağız. Vera, sadece babasının Gezi Parkı’nın park olması gerektiğini söylediğini biliyor. Hakan eve döndü baba da bir gün eve dönecek dedim. Hakan’ın oğlu Ege ‘babam geldi ama Vera da babasını bekliyor’ diyormuş. Çocuklarımızı bunu yaşatanlar, yaşattıklarını yaşamadan ölmesinler. Bu hukuki bir belge değil siyasi bir belge. Gezi’de ne olduğunu hepimiz biliyoruz, herkesi ‘hepimiz oradaydık’ demeye davet ediyorum”

‘HERKESİN BENİ SAHİPLENMESİNİ DİLERİM’

Cezaların onanmasından sonra Bakırköy Cezaevi’nden mektup yollayan gezi tutuklusu Mine Özerden karara ilişkin ilk değerlendirmesini yaptı. Özerden’in yolladığı mektup şöyle:

“Sevgili Mücella ve Sevgili Hakan’ın tahliyelerine çok sevindik elbette. Onların sevinememesini anlıyor ve ardındaki aklı ve yüreği çok seviyoruz. Giderek dozu artan karmakarışık uygulamalar nedeniyle hukuk insanlarının artık temel hukuk ilkelerini yorumlayamaz ve rasyonel öngörülerde bulunamaz hale geldiği bir zamana denk geldik. 19/02/2020 tarihinde beraat ettiğimiz dava tamamen aynı iddialarla herhangi bir kanıtlanabilir delil olmaksızın (“olmayan şeyler kanıtlanamaz”) tekrar açıldı. Bu aleni yanlıştan ilk derece mahkemesi döner sandık, olmadı; istinaf döner sandık, o da olmadı. Artık Yargıtay bu hatayı yapmaz diye düşünüyorduk. Ne yazık ki o da olmadı. Kendi adıma çok şaşkınım.

Aidiyet ve sahiplenme duygusu zayıf olan biri olarak, beni sadece bir kesimin sahiplenmesini istemem. Her kesimden, her yaştan, düşünen ve bir arada durma derdi olan insanların, temel değerler ölçüsünde beni sahiplenmesini dilerim”

Yargıtay’ın verdiği kararı değerlendiren Çiğdem Mater’in Avukatı Hürrem Sönmez de sürecin daha bitmediğini belirterek şu ifadelere yer verdi: “Hepimizin bildiği üzere politik bir davadan bahsediyoruz. Ve görüyoruz ki bu yargılamalarda hukuka uygun, adil kararların alınamayacağı ortaya çıkıyor. Tahliye olan arkadaşlarımız için çok mutluyuz ancak bu yargılamada hiç kimsenin birbirinden farkı olmadığını biliyoruz. Çünkü bu davada olan herkes suçsuz. Öte yandan cezaları onanan arkadaşlarımıza karşı değil bu ülkede yaşayan herkesin özgürlüklerini tehdit eden bir karar. O sebeple şu an için Anayasa Mahkemesi’nin çözeceğini düşünüyoruz.”

∗∗∗

MÜCADELEYE DEVAM

CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, haklarındaki cezaların Yargıtay tarafından onanmasının ardından Gezi hükümlüleri Osman Kavala, Tayfun Kahraman ve Can Atalay'ı İstanbul Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde ziyaret etti. Ziyaret sonrası gezi tutuklularının değerlendirmelerini şöyle anlattı:

‘‘Osman Kavala… İlk konuştuğum isim oldu. O, her zamanki gibi soğukkanlı bir yorum yaptı. ‘Hukuk ve insan hayatına değer vermeyen bir anlayışın ürünüdür bu karar’ dedi. Anayasa Mahkemesi, bundan sonra Osman Kavala için tek kapı gibi gözüküyor, hak ihlali açısından tabi.

Tayfun Kahraman’ın da bir açıklaması var: ‘Bu karar sadece bize değil, artık Türk milletine de bir tehdittir. Hukuka aykırı, kabul edilemez bu karara karşı çıkmak, herkesin ses çıkarmasını beklemek gerekiyor. Hukuk içinde mücadelemize devam edeceğiz’ dedi.

Berberoğlu, Can Atalay’ın Yargıtay kararı ile ilgili değerlendirmesini de şu sözlerle aktardı: ‘Bu denli adaletsizlik sadece devleti değil, toplumu da çürütüyor. Bu sebeple de sadece bizim gibi düşünenlerin değil; AKP’lilerin, MHP’lilerin, Yeniden Refah Partililerin bu konuda ne düşündüğünü duymak istiyorum. Yüksek sesle söylemelerini istiyorum. Ve herkesin de böyle bir adaletsizliğe karşı durmalarını bekliyorum.’

5 EKİM’DEKİ AYM KARARI KRİTİK

BirGün’e konuşan Can Atalay’ın avukatı Deniz Özen de Yargıtay’ın kararını değerlendirdi. Meselenin hukukla hiçbir bağının olmadığını belirten Özen, şu ifadelere yer verdi: “Delil diye önümüze koydukları kayıtlar sahte delil üretmekten yargılanan Fethullahçı hâkim ve savcılar… Kararı veren 3 hâkimden biri AKP milletvekili aday adayı idi. Gezi, AKP’nin şeytanlaştırmaya çalıştığı ve yeni bir tarih yazımına niyet ettiği bir mesele. Biz milyonlarca insandık. Biz buhar olup uçmadık. Bizi ne Osman Kavala fonladı ne Can Atalay yönlendirdi. Şüphesiz bu karar siyasi bir karar”

Yargıtay’ın hükmü verirken Can Atalay’ı tahliye etmesi gerektiğini belirten Özen 5 Ekim’deki AYM kararına dikkat çekti. Şöyle konuştu: “5 Ekim’deki AYM kararı halen çok kritik. AYM’den verilecek bir ihlal kararı Atalay’ın tahliyesini zorunlu hale getirecek. Önce AYM sonra AİHM yolu var. AİHM’in değerlendirmesin tutuklamaya elverişli delillerin bile olmadığına dair değerlendirmeler vardı… Umutlu olmak zorundayız.”

∗∗∗

HUKUKSUZLUĞA TEPKİ YAĞDI

SOL Parti: Gezi milyonların isyanıdır, yargılanamaz. Verilen kararı kabul etmiyoruz, milyonların özgürlük ve adalet arayışınız susturamayacaksınız. Geziden bugüne iktidarın sürdürdüğü baskı politikasının son halkası oldu bu karar. AKP iktidarının politikalarını kabul etmeyen, direnen bütün kesimlerin elinden gerici esarete karşı direnme hakkını almaya çalışıyorlar. Elbette ki bugüne kadar olduğu gibi bu halk buna teslim olmayacak. Gezide de gördüğümüz halkın kararlı direnişi AKP’ye de onun siyasal İslamcı rejimine de geçit vermeyecek.

TKP: Bu dava yozlaşmış iktidara karşı ülke genelinde milyonlarca yurttaşın “Hükümet İstifa” sloganları ile ayağa kalktığı, tarihimizin gördüğü en büyük ve meşru halk hareketinin adını taşıyor. İktidarın hesabı bu büyük halk hareketini özel isimlere daraltmak, mahkeme kayıtlarına uluslararası bir komplo olarak geçirmek, küçültmek ve karalamak… En önemli nedeni ise ‘Gezi Direnişi’ne karşı AKP’nin içinde hiç bitmeyen rövanş duygusu. Gezi’nin çizgisi 10 yıl önce milyonlarca insanın ellerinde çizilmişti. Bugün de milyonlarca insanın aklı ve vicdanında tertemizdir. 10 yıl önce yenilmemişti, bugün de yenilemez!

TKH: Yargıtay'ın Gezi davası kararı hükümsüzdür... Gezi Direnişi eşitliktir, özgürlüktür, laikliktir, tam bağımsız Türkiye’dir! Gezi Direnişi istibdat rejimine karşı yurtseverlerin, ilericilerin ve Cumhuriyetçilerin ayağa kalkışıdır. Gezi’nin arkasında halk iradesi vardır. Halk iradesi suçlanamaz, yargılanamaz, hüküm giydirilemez!

YSP: Gezi tutsaklarına verilen cezanın onanması rehin alma siyasetinin devamıdır. Rehin tutmak istedikleri Gezi tutsakları değil halkların özgür, eşit, insanca yaşama talebidir. Tüm arkadaşlarımız özgür oluncaya dek direnmeye devam edeceğiz.

TİP: “Başta Hatay milletvekilimiz Can Atalay olmak üzere, hapis cezaları onanan tüm Gezi tutsakları nezdinde emekçi halkımızın özgürlüğüne dönük yargı darbesini kabul etmiyoruz. Özgürlük için, 1 Ekim günü Hatay’dan Ankara’ya doğru ilk adımımı atacağız. Yalnız olmadığımı, olmadığımızı biliyorum. Saray da öğrenecek”

 KESK: Gezi tutsaklarına verilen cezanın Yargıtay tarafından onanması yargının siyasallaştığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu karar hukuki değil siyasidir! Düşünce ve ifade özgürlüğünü, demokrasiyi, hukuku, adaleti, uluslararası anlaşmaları, AİHM kararlarını yok saymaktır! Gezi halktır. Gezi onurumuzdur.

Mülkiyeliler Birliği:  Verilen Yargıtay kararının Gezi’nin toplumun vicdanındaki yerini ve değerini yok edemeyeceğine, tarihin mutlaka ama mutlaka hakikatten yana tecelli edeceğine inancımız sonsuzdur. Mücella Yapıcı’nın söylediği gibi ‘’Biz orada canlarımızı bıraktık’’, ama Gezi’yi bırakmadık. Ve elbet özgür günlerde buluşacağız!

Kadın Savunma Ağı: “Gezi'de milyonlardık! Hiçbirimiz suçlu değiliz! Mücella Yapıcı'nın sözleri sözlerimizdir: ‘Hiçbirimizin suçu yoktu. Bu nasıl bir adalet anlayabilmiş değilim. Ben burada canlarımı bıraktım çıkıyorum.’”

Mor Dayanışma: “İktidara peşkeş çeken yargının adaletsizliğine karşı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz! Mücella Yapıcı gibi Gezi’nin diğer direnişçileri serbest bırakılana dek takipçisiyiz. Gezi, onurumuzdur.”

HRANT’ın Arkadaşları: "Milyonlarca kişi Gezi’deydi. Hepimiz oradaydık. Bu korkunç kararı asla kabul etmiyoruz. Bütün aklımız ve vicdanımızla reddediyoruz. Onurlu bir gelecek için adalet istiyoruz!"

∗∗∗

BU SİYASİ ZORBALIKTAN VAZGEÇİN

TMMOB karara tepki gösterdi. ‘Verilen hukuksuz kararı kabul etmiyoruz’ adı ile İstanbul, İzmir ve Ankara’da ortak basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Biliyoruz ki bu karar, sadece arkadaşlarımıza yönelik değildir.

Bu karar, 2013 Mayıs-Haziran aylarında ülkesinin bugününe ve yarınlarına sahip çıkan milyonlara yöneliktir; milyonlarca insanın demokratik hak kullanımlarını cezalandırmaya, barışçıl ve demokratik istemleri bastırmaya ve kamu idarelerine yakışmayacak bir şekilde öç almaya, cezalandırmaya yöneliktir. Buradan haykırıyoruz; Cumhuriyet tarihinin en kitlesel, en yaratıcı, en uzun süreli halk hareketi olan Gezi Direnişi’ni ve o direnişin parçası olmuş arkadaşlarımızı karalamaya yönelik herhangi bir karar ve o kararı veren mahkemeler toplum vicdanında meşru değildir. Yaşadığımız bu tablo ülkemizin tek adam rejiminde geldiği içler acısı halin bir göstergesidir. Bu kararlar hükümsüzdür. Ülkenin en görkemli halk hareketi olan Gezi’ye sahip çıkmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu siyasi zorbalıktan derhal vazgeçin ve arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın.”