TÜİK ile Çalışma Bakanlığı’nın toplu sözleşme kapsamındaki işçilere ilişkin verileri arasındaki çelişki dikkat çekici. TÜİK işçi oranını ‘yüzde 2,3’ açıklarken bakanlığa göre yüzde 15,13. Prof. Çelik, “Bu skandalın açıklaması ne?” diye sordu.

Bu nasıl bir hesaplama?

Emek Servisi

Verileri tartışmalı Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2022 yılına ilişkin “Kazanç Yapısı İstatistikleri”nin sonuçları, beraberinde kimi tartışmaları da getirdi. TÜİK’e göre toplu iş sözleşmesi kapsamında olan işçi sayısı, toplam işçilerin yalnızca yüzde 2,3’ünü kapsıyor. Ancak bu verilerle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın rakamları arasındaki fark göze çarpıyor. Bakanlığa göre toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçilerin oranı yüzde 15,13. Yüksek farkın nedeni ise beraberinde kimi soru işaretlerine neden oldu.

Toplu sözleşme kapsamındaki işçi sayısını net olarak paylaşmayan, yalnızca oran vermekle yetinen TÜİK’e göre, ücretlilerin yüzde 97,7’si sözleşme kapsamında değil.  “Kazanç Yapısı İstatistikleri”nin sonuçlarına göre, sözleşmenin bulunduğu işletmelerde çalışanın saatlik ücreti 72 lira. Bu işletmelerde brüt ortalama ücret 18 bin 266 lira olarak ifade ediliyor. Fakat toplu iş sözleşmesi bulunmayan işletmelerde bu tutar 55 liraya düşüyor.

BİRBİRİNİ TUTMUYOR

TÜİK’in aksine sayıları da paylaşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na göre, şu an yürürlükte 6 bin 99 toplu sözleşme mevcut. Bunun 3 bin 619’unu kamu kurumlarındaki sözleşmeler oluştururken 2 bin 480’i ise özellerde. Bakanlık, sözleşmeden faydalanan işçi sayısının da 2 milyon 483 bin 250 olduğunu aktardı.

‘CİDDİYETSİZLİKTİR’

Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Aziz Çelik’e göre, ortaya çıkan çelişki, yetkili mercilerdeki ciddiyetsizliği gözler önüne seriyor. Prof. Dr. Çelik, “Hangi kurumun verisini dikkate alacağız?” diye soruyor.  TÜİK’in söz konusu veriyi nasıl hesapladığına yönelik soru işaretleri bulunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çelik, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu ülkede sosyal istatistiklerle çalışanların işi gerçekten zor. TÜİK hata yapıyorsa vahim, bakanlık hata yapıyorsa o daha da vahim. Gel de bu kazanç yapısı istatistiklerine güven veya gel de bakanlık verilerine güven. İkisi de kayıtlara dayalı. Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Bu skandalın açıklaması ne?”

Sadece kamu ve belediye işçilerinin sayısının 1 milyona yakın olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Aziz Çelik, verilerin kimleri kapsadığının da bilinmediğine değiniyor. Sosyal güvenlik alanı uzmanı Prof. Dr. Çelik, sözlerini şöyle noktalıyor: “Aradaki fark çok büyük. Özel sektör açısından da mümkün değil çünkü sendikalaşma oranı yaklaşık yüzde 5. Bu hesaplama kayıtlara göre yapıldıysa TÜİK mi, doğru bakanlık mı?”

∗∗∗

GENÇLER YOKSULLUKTA EŞİTLENDİ

TÜİK verilerine göre yükseköğretim mezunları ile ilkokul ve altı eğitimli çalışanlar arasındaki kazanç farkı, son 15 yıllık dönemde 2,73 katından 1,92 kata kadar geriledi. TÜİK’in verileri, üniversite mezunlarının ekonomik düzeylerindeki düşüşü de açığa çıkarıyor. Bu durumuna vurgu yapan CHP Ankara Milletvekili ve Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Deniz Demir, ülkede artık üniversite mezunları ile ilkokul mezunlarının aynı ücretleri aldığına işaret ediyor. Niteliksiz üniversitelerin mezunlar arasındaki işsizliği ve maaşları etkilediğine değinen CHP’li vekil, şunları kaydediyor: “Artan mezun sayısı ve iş ilanlarına yapılan yüksek oranlardaki başvurular nedeniyle üniversite mezunlarına teklif edilen maaşlar asgari ücrete geriledi. Türkiye Yüzyılı diye övündükleri tablo, herkesin açlık sınırının altında maaş aldığı bir tabloya dönüştü.”