Zaman makinemizle 1995’e gidip mikrofonumuzu Eric Cantona’ya uzatıyoruz. O meşhur tekmenin hikâyesini ve daha fazlasını dinliyoruz

Cantona’yla o tekmeden sonra: Ben herhangi biri değilim ben Eric Cantona’yım

Eren TUTEL

Tarih: 25 Ocak 1995. Manchester United, Premier Lig’de şampiyonluk yolunda Crystal Palace deplasmanında. Karşılaşmanın 48’inci dakikasında Eric Cantona, Peter Schmeichel’dan gelen topta Richard Shaw ile omuza mücadeleye girdi. Shaw’ın yaptığı müdahale sonrası sinirlenen Cantona verdiği tepki nedeniyle kırmızı kart görürken futbol tarihinin en unutulmaz ve tartışılan anlarından biri bundan sonra yaşandı. Cantona gördüğü kırmızı kart sonrası soyunma odasına gidiyordu ki Matthew Simmons isimli bir Palace taraftarı ona bir şeyler söyledi. Yönünü Simmons’a doğru çeviren Cantona uçan tekmeyle taraftara vurdu.

ZOR OLANI SEÇTİ

Taraftarın Cantona’ya ırkçı saldırıda bulunduğu, ailesine hakaret ettiği tespit edildiyse de bu Cantona’ya verilen cezayı hafifletmedi. 9 ay futboldan men edilen Eric, iki haftalık hapis cezasına çarptırıldı. Hapis cezası daha sonra 120 gün kamu hizmetine çevrilen Cantona’nın İngiltere’de kalmayacağı ve kariyerini başka bir ülkede devam ettireceği düşünülüyordu. Ancak cezasını tamamlamayı tercih eden Cantona; kolay olanı değil zor olanı seçti, hayatı boyunca yaptığı gibi. Biz de ceza sürecinde kendine özgü karakteriyle nam salan futbol dünyasının en orijinal karakteriyle kısa bir söyleşi gerçekleştirdik, keyifli okumalar.

Öncelikle malum konuyu sorarak başlamak istiyorum. Irkçı bir saldırıya uğramak insanın sinirini epey bozabiliyor malum. Ancak tekmeyi attıktan bu yana herhangi bir sıkıntı hissetiniz mi? ‘Keşke farklı bir şekilde tepki verseydim’ dediğiniz oldu mu?

Kesinlikle hayır. Irkçı ve aileme küfür eden bir pisliğin başını okşayacak değildim. Bu tür durumlarda soğukkanlı olmak veya sakin kalmak daha kötü sonuçlar veriyor. O yüzden yapmam gerekeni yaptım. İnsanlık suçu işleyen birine karşı görevimi yerine getirmiş gibi hissediyorum. Vicdanım rahat ve hiçbir pişmanlığım yok. Keşke tarih boyunca insanlar ırkçılığa karşı benim verebildiğim tepkiyi verebilseydi, dünya belki çok daha iyi bir yer olabilirdi...

‘FUTBOL GİDEREK KİRLENİYOR’

Olay sonrası size verilen ceza başta Manchester United taraftarı olmak üzere birçok sporsever tarafından protesto edildi. Federasyon ise kararı ‘şiddete karşı müsamaha gösteremeyiz’ diyerek savundu. Siz ne düşünüyorsunuz?

Keşke şiddete karşı gösterdikleri duyarlılığı ırkçılığa karşı da gösterseler ve stadları bu pisliklerden temizleseler. Evet, şiddet başvurulması gereken son çare ancak daha önce de söylediğim gibi bazı durumlarda kaçınılmaz oluyor. Böyle bir durumda sessiz kalmak susmak benim doğama aykırı. Verilen cezayı çekeceğim bir itirazım yok ancak bu kararın adil olduğunu göstermiyor. Futbolu yönetenler adil olmaktan çok uzaktalar. Futbolu oyun olarak değil, servetlerini katlayacak bir sektör olarak görüyorlar. Maalesef oyun bu insanlar yüzünden gün geçtikçe daha fazla kirleniyor.

İngiltere’yi terk edeceğiniz ve kariyerinize başka bir ülkede devam edeceğiniz çok konuşuldu ancak siz kalmayı tercih ettiniz. Bu kararınız da bayağı tartışıldı ve tartışılmaya devam ediliyor. Bazı yorumcular kariyerinizi ‘çöpe attığınızı’ söylüyor. Bu yorumlara cevabınız nedir?

Açıkçası umurumda değil bu yorumlar. Takım olmanın, arkadaşlığın önemini bilmeyenler beni eleştiriyor. Manchester’da kurduğum bir düzen var. Taraftarlar beni seviyor, ben de onları seviyorum; takım arkadaşlarımı seviyorum. Böyle bir durumda burayı terk edip gitmem söz konusu değil. Tekrar Manchester forması giyeceğim ve yine şampiyon olacağız. Hem ben Manchester’ın kralıyım bir kral en ufak bir zorlukta şehrini terk eder mi?

cantona-yla-o-tekmeden-sonra-ben-herhangi-biri-degilim-ben-eric-cantona-yim-722519-1.

‘SANATTAN DAHA ÇOK KEYİF ALIYORUM’

Cezanız nedeniyle futboldan uzaktasınız zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Benim için oldukça verimli geçiyor bu dönem. Yeniden resim ve heykel yapmaya başladım. Tiyatro grubuyla çalışmalara başladık. Trompet çalmayı öğreniyorum, tabii bir yandan da fiziksel olarak kendimi hazır tutmaya çalışıyorum. Özetle bayağı eğleniyorum. Hatta futbol oynadığım dönemden daha fazla keyif alıyorum hayattan. Sanata yoğunlaşmak için futbol kariyerimi kısa bile kesebilirim. Çünkü tiyatro bana büyük keyif veriyor.

Sizi farklı kılan biraz bu sanki. Futbolcuların giderek servetine servet kattığı ve kendini kaybettiği bir dönemdeyiz. Siz meslektaşlarınızın birçoğunun aksi yönünde ilerliyorsunuz. Bu kadar farklı olmayı neye borçlusunuz?

Bir kere beni farklı biriyle karşılaştırma. Ben herhangi biri değilim, Cantona’yım. Sanata ilgi duymamın sebebi ise Dünyada birçok insan aç ve mutsuz. İnsanları biraz olsun mutlu etmenin yolu sanattan geçiyor. Ben de kendimce biraz katkıda bulunmak istiyorum. Ayrıca burada futbolcu arkadaşlarımı da kötülemeyeceğim. Biliyorsunuz futbol daha çok sokaklarda ve ağırlıklı olarak işçi sınıfının oynadığı bir oyun. Profesyonel futbolcuların da birçoğu sokaklardan, mahallelerden çıkan isimler. Geçim sıkıntısı çekerek büyüyen bir çocuğun bir anda milyonlar kazanması kolay bir durum değil. Konuya bu kadar yüzeysel bakıp futbolcuları ‘kültürsüz’ olarak yaftalamak çok kolay. Herkesin bu konuda biraz daha empatisi yapması gerekiyor.