Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yerel seçimlerin ardından 'dolar artar' ve 'zam yağmuru bekleniyor' şeklinde yapılan yorumlara yanıt verdi. Yılmaz, seçimin ardından Türkiye'yi bir sürprizin beklemediğini belirterek "Döviz ihtiyacımızın azaldığı, döviz finansmana erişim imkanının arttığı bir dönemdeyiz" dedi.

Kaynak: AA
Cevdet Yılmaz'dan 'Seçimden sonra dolar artar' tartışmalarına yanıt
Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yarın yapılacak olan yerel seçimlerin ardından döviz kurunda artış yaşanması beklenen artış ve enflasyona ilişkin tartışmaları değerlendirdi.

Yılmaz, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

AKP'nin hizmet ve eser konusunda kendini ispat etmiş bir parti olduğunu savunan Yılmaz, "Hiç kimse, kimsenin iradesini hırsızlamasın bu seçimde. En doğru şekilde seçmenin iradesi neyse beğenelim beğenmeyelim, o irade neyse olduğu gibi sandığa yansısın. Bütün amacımız bu" dedi.

Emekli maaşlarına değinen Yılmaz, "Depremin yükünü ve birçok sıkıntıyı yaşadığımız bir döneme rağmen bütçemizi sonuna kadar zorlayarak emeklilerimizin yanında olmaya çalıştık. Buna rağmen emeklilerimizin sıkıntılar yaşadığını biliyoruz. Bu sıkıntıların da farkındayız. Bu son yaptığımız artış da 6 aylık bir artıştı. OVP'de beklediğimiz enflasyon rakamı yüzde 36 olduğu halde yüzde 50 civarında 6 aylık bir artış yaptık. Temmuz'da yeni bir değerlendirme olacaktır mutlaka. Önümüzdeki dönemde emeklilerimizin sıkıntıları bizim için öncelikli bir konu olacaktır diye inanıyorum" diye konuştu.

"DÖVİZ İHTİYACIMIZIN AZALDIĞI BİR DÖNEMDEYİZ"

Yılmaz, yayında kendisine sorulan "Seçim sonrası için deyim yerindeyse bir zam yağmuru olacağı, vergi artışı, kemer sıkma uygulamalarının olacağı yönünde, aksi yöndeki bütün açıklamalara rağmen süreç boyunca böyle bir haber fırtınası oldu. O nedenle sizi çok net bir şekilde sormak istiyorum. Bizi 1 Nisan'dan sonra ne bekliyor?" sorusuna yanıt verdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, toplumla paylaşılan Orta Vadeli Programı adım adım hayata geçireceklerini belirterek, "Döviz ihtiyacımızın azaldığı, döviz finansmana erişim imkanının arttığı bir dönemdeyiz. Dolayısıyla döviz üzerinden oluşturan spekülasyonların siyasi bir zemini olmadığı gibi teknik bir zemini, rakamsal bir zemini de yok" şeklinde konuştu.

"3 TEMMUZ'DA DÜŞÜŞ TRENDİNİ GÖRECEĞİZ"

Yılmaz, "Enflasyondaki düşüş sürecine ilişkin takvimsel ve oransal olarak tahminleriniz ne?" sorusu üzerine, teknik analizleri, ve programlarının çok net olduğunu ve her zaman söyledikleri noktada devam ettiklerini vurgulayarak, "Yılın ikinci yarısında enflasyonda belirgin düşüşleri göreceğiz. Yani bunun ilk ayı haziran ayı aslında. Ancak istatistikler bir ay sonra çıktığı için 3 Temmuz'da yayınlanan istatistikle birlikte yıllık bazda düşüş trendini göreceğiz" ifadelerini kullandı.

"İYİ BİR POLİTİKA ÇERÇEVEMİZ VAR"

Orta Vadeli Program'da enflasyonun 2025'te yüzde 15 olarak, 2026'da ise tek haneli rakamların öngörüldüğünü hatırlatan Yılmaz, bu temel çerçevede hiçbir değişiklik olmadığını söyledi.

Enflasyon konusunda politika çerçevesi ve nereye doğru hareket edildiğinin önemli olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "İyi bir politika çerçevemiz var. Doğru yolda ilerliyoruz ve hedefimize varacağız. Bundan da eminiz" dedi.

Bankaların ve özel sektörün finansmana erişiminde bir sıkıntı olmadığını kaydeden Yılmaz, dış finansman, döviz açısından ihtiyaçların azaldığı, finansmana erişimin arttığı bir dönemde olunduğunu söyledi.

"HİZMET VE GIDADA ENFLASYONUN BELİ TAM KIRILACAK"

Merkez Bankası'nın yerel seçim sonrası politika faiziyle ilgili atacağı olası adımlara ilişkin çeşitli tartışmaların yapıldığının hatırlatılması üzerine Yılmaz, faiz oranlarının düzeyini değerlendirirken beklenen enflasyonu esas almanın daha sağlıklı olduğunu ifade etti.

"MB, İHTİYAÇ DUYULAN ADIMLARI ATACAK"

Merkez Bankası'nın şu anda sadece faiz oranlarıyla değil aldığı sıkılaştırıcı tedbirlerle de kontrolü sıkı bir şekilde tuttuğuna işaret eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Enflasyonda bir düşüş trendi net bir şekilde ortaya çıkıncaya kadar bu duruşunu sürdürecektir diye düşünüyorum. Özellikle hizmet sektörlerinde ve gıdada henüz o enflasyon trendlerini tam kırmış değiliz. Otomotivde iyi bir noktadayız. Konutta başladı. Sanayide genelde fena değil. Ama hizmet sektöründe ve gıdada henüz tam arzu ettiğimiz noktada değiliz. Oralarda da kırılmalar başlayacaktır. Az önce bahsettim, yılın ikinci yarısında zaten bu iyice ortaya çıkacaktır, belirginleşecektir."

Yılmaz, Merkez Bankası'nın enflasyonu, dünyayı ve Türkiye'yi yakından takip edip, verilerin gidişatını analiz ederek araç bağımsızlığı çerçevesinde ihtiyaç duyulan adımları ihtiyaç gördüğü noktada atacağını bildirdi.

"KKM GEÇİCİ BİR MEKANİZMA OLARAK KUGRULANDI"

Kur korumalı mevduatın (KKM) sistem içinde geneli etkilemeden devam edeceği bir orana geleceğine dair senaryolarının olup olmadığıyla ilgili soruya karşılık Yılmaz, "Bu düzenleme, ben Plan Bütçe Komisyonu Başkanı iken yapıldı. Başından itibaren geçici bir düzenleme olarak yapıldı. Yani sürekli bir mekanizma olarak değil, geçici bir mekanizma olarak kurgulandı. Bir dönem görevini icra etti. Şimdi artık kur korumalıdan çıkıyoruz. Geçen yıl ağustos ayında en yüksek orana ulaşmıştı, 3,4 trilyon lira civarına. Geldiğimiz noktada, 2,3 trilyon liralara kadar düştü. Yani 1,1 trilyon lira düşüş söz konusu kur korumalı mevduatta." diye konuştu.

Bu sistemden ani bir şekilde çıkılmayacağını daha önce de söylediklerini anımsatan Yılmaz, şunları kaydetti:

"Aşamalı bir şekilde, finansal piyasaları dikkate alarak, finansal istikrarımızı zedelemeden, tasarruf sahiplerinin haklarını, hukukunu gözeterek, aşamalı şekilde çıkacağız' demiştik. Nitekim süreç devam ediyor. Kur korumalı mevduat sistem içinde kalabilir mi? Kamuya bir maliyet getirmeyecek şekilde, bir finansal enstrüman olarak finansal sistem içinde kalmasında bir sakınca görmüyorum doğrusu.

Bankacılık sistemi böyle bir mekanizmayı kendisi kullanmak, mevduat sahiplerine alternatif bir finansal enstrüman olarak bunu değerlendirmek istiyorsa, bunda bir sıkıntı görmüyorum. Yeter ki kamunun bir yükümlülüğü, maliyeti olmasın. Kamuya maliyet oluşturabilecek hususlarda çıkış sürecini sürdüreceğiz ve belli bir vadede, finansal piyasalardaki istikrarı gözeterek, ülkemizin, makro politikalarımızın pozisyonunu gözeterek aşama aşama çıkış sürecini sürdüreceğiz."

YILMAZ'DAN 'DEZENFLASYON' MESAJI

Reel kesimin seçim sonrası dalgalanmaların ve spekülatif durumların ortadan kalkmasından sonra, nasıl bir tabloyla karşı karşıya kalacağına değinen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

"Bizim makro politikamızın özünü şu oluşturuyor her şeyin aşırısı gibi tüketimin aşırısı da kötü. Özellikle enflasyonu ve ithalatı körükleyen bir tüketimi değil, daha makul düzeyde bir tüketim arzu ediyoruz. Diğer yandan daha dengeli bir büyüme kompozisyonu istiyoruz. Yani iç talep ve dış talebin dengeli olduğu büyümemizde, yatırımın, ihracatın daha fazla katkıda bulunduğu bir kompozisyon istiyoruz. Böylece hem belirli bir düzeyde büyüme hızını hem de dezenflasyon sürecini yürütmemiz mümkündür diye inanıyoruz."

Yılmaz, enflasyon düşmediği sürece yapılan her türlü artışın zaman içinde eriyip gittiğine ve tekrar artışa gitmek zorunda kalındığına vurgu yaparak, enflasyon düşürüldüğünde kalıcı sosyal refah artışının sağlanacağını, dolayısıyla enflasyonu temel öncelik haline getirdiklerini ifade etti.

Hem siyasi güven zemininde hem de güçlü politikaların olduğu bir ortamda reel ekonominin de katma değeri yüksek ekonomi hedefine doğru yürüyeceğine inandığını söyleyen Yılmaz, "Rekabet gücünü arttırıcı, dış piyasalarda da daha fazla etkinlik sağlayan, teknolojik seviyesini yenileyen, buna yönelik olarak da finansal sistemimizde başlatmış olduğumuz seçici kredileri de önümüzdeki dönem arttıracağız. İhracatı ve yatırımı her kanaldan desteklemeye devam edeceğiz" diye konuştu.