Başlıktaki soru muhtemelen bu yüzyılın üzerinde en çok yazılan mitidir. Bir “mit”e dönüşmesinin bence başlıca iki nedeni var: (1) Gerçekleşen “Çin mucizesi”ni kadim Çin uygarlığının geri dönüşü, adeta o uygarlığın bir devamı gibi sunan senarist anlatılar ve (2) ortalıkta dolaşan yayınların çoğunun Çince bile bilmeyen Batılıların elinden çıkan ve konuyu daha da anlaşılmaz kılan niteliksiz […]

Başlıktaki soru muhtemelen bu yüzyılın üzerinde en çok yazılan mitidir. Bir “mit”e dönüşmesinin bence başlıca iki nedeni var: (1) Gerçekleşen “Çin mucizesi”ni kadim Çin uygarlığının geri dönüşü, adeta o uygarlığın bir devamı gibi sunan senarist anlatılar ve (2) ortalıkta dolaşan yayınların çoğunun Çince bile bilmeyen Batılıların elinden çıkan ve konuyu daha da anlaşılmaz kılan niteliksiz işler olması. Konu hakkında nitelikli ve derinliği olan bir şeyler okumak için entelektüel kalibresi yüksek Çinli uzmanların yazdıklarına bakmak gerekiyor.

Geçen yıl Pekin Üniversitesi’nde iktisat profesörü Wen Yi’nin “Çin nasıl başardı?” başlıklı bir konuşmasını dinlemiştim. Bu kadar kapsamlı bir konuşmayı bir köşe yazısında özetlemek mümkün olmadığı için “Çin’in neyi başardığı ve nasıl başardığı”ndan bahseden o konuşma üzerinde kısaca duracağım. Konuşmanın tam metninin çevirisini “kamuranindergahi.blogspot.com”dan okumanızı öneriyorum–yoksa bu yazıyı okumanızın pek anlamı olmaz.

Wen ve diğer Çinli uzmanlara göre, “Çin’in nasıl başardığından önce neyi başardığı üzerinde uzlaşmak gerekiyor. Nasıl başardığı sorusu başarıyı getiren ve Çin’in deneyimini benzersiz yapan ‘Çin’e özgü’ yöntemle ilgili”. Bu uzmanlara göre, Çin’in başardığı şey (Çin mucizesi), bir “basitçe sanayileşme” değil “sanayi devrimi”. İngiltere sanayi devriminden 250 yıl sonra Çin’in yarattığı bir mucize.

“Basitçe sanayileşme” ile kastedilen ithal teknoloji kullanarak endüstriyel üretim yapmak. ÇKP’ye göre ise “Ülkeleri emperyalizmle ‘yarı-sömürge’ ilişkileri kıskacına sokan bir ekonomik-siyasi ilişki biçimi”. Yani şöyle bir şey: Bir kara kalabalığa Milli ve Yerli savaş helikopteri ürettiğiniz mavalını okuyabilirsiniz. Oysa gerçek, motor ve önemli parçaların ürünün gerçek sahibi olan ülkeden alındığı, yazılım ve tasarımını bile yabancıların yaptığıdır. İhraç etmeye kalktığınızda ise malın gerçek sahibi “Satamazsın” deyiverir ve Milli ve Yeri helikopterle ortada kalırsın… Velhasıl, oyun yanlış kurulduğu için bu yoldan giderek bir Çin olunmaz.

“Çin’in nasıl başardığı”nı açıklama iddiasındaki birçok kaynak şu en yaygın (ama en yüzeysel) cevabı veriyor: “Çin’in yarattığı ekonomik mucize binlerce yıllık büyük Çin uygarlığı ve kültürünün 250 yıllık bir aradan sonra yeniden doğuşudur”. Fakat Wen, bu açıklamaya “Görkemli eski uygarlık ve kültürel gelenek Çin’in yeniden yükselişinin temel nedenleri ise, o zaman, Mısır, Antik Yunan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yeniden yükselişini neden göremedik?” diye itiraz ediyor. (Belli ki bizim nevzuhur Osmanlı’yı taktığı yok. Zaten kimse takmıyor.)

Yine uzay ajansı

06 Ocak 2019’da bu köşede “Uzay ajansı, İslami uzay” başlıklı bir yazı yazmıştım-o yazıyı tekrar okumanızı öneriyorum. Aldığım son bilgilere göre, ajans “görünmezlik özelliğine sahip” uzay araçları ve uçak üretimini başlatmış. Göklerdeki Yerli ve Milli uçağımızı ve uzay araçlarımızı bu özellik yüzünden göremiyoruz. Ayrıca, domuz kalıntıları da barındırdığı için haram olan fosil yakıtlar yerine, helal-İslami yakıt kullanıyorlar; yani dua ile uçuyorlar… “CHP’ye rağmen uzaya çıkacağız” diyenler bu araçlara güveniyor olsa gerek. Uzay konusundaki bu hevesleri, kanaatimce, uzayı inşaat yapılabilir ve yağmalanabilir bir yer olarak hayal etmelerinden kaynaklanıyor. CHP, bu zevata uzayın ne ve nasıl bir şey olduğunu anlatmalıdır.

Fazlasıyla ciddi bir iş olması ve bilimsel-entelektüel çap gerektirmesi nedeniyle, uzay çalışmaları zaten İslamcıların naturasına aykırı. Uzayla ilgilenmek Boğaziçi köprüsünde dümenden intihar şovu ayarlamaya benzemez…