Bu süreç bize ders olmalı. Çünkü bu bitip başka pandemiler başlayabilir ve pandemilerin oluşma süreçlerini iyi inceleyip, yayılıma geçmelerini önlemenin, yayılım aşamasında da etkili erken önlemler alabilmenin yollarını yaratmalıyız.

Covid-19 ne zaman bitecek?

Hepimizin en çok sorduğu sorulardan biri “pandemi nasıl bitecek?” ve bir diğeri “bu virüs sürekli bizimle mi kalacak?”. İkinci sorunun yanıtı daha kolay: evet. İlkinin yanıtı ise önümüzdeki süreci dünya olarak nasıl idare edeceğimize bağlı.

SARS-CoV-2 virüsü bir süre sonra pandemi durumundan endemi durumuna geçebilir. Endemi sürecinde artık virüs küçük çevrelerde dolaşımda olacak ve toplumlarda yüksek seviyede aynı anda bir hastalık yayılımı göstermeyecek. Bu, büyük ihtimalle gerçekleşecek ve virüs insanlarda dolaşıma devam edecek. Ancak hem aşılama hem de doğal bağışıklık yoluyla eğer sürü bağışıklığı seviyesine ulaşılabilirse hastalıkla yeniden enfekte olmak mümkün olacaksa da hastalığın seyri hiçbir zaman günümüzde yaşadığımız pandemi ve şiddet seviyesinde gerçekleşmeyecek. Bu fikirler, 229E gibi bildiğimiz diğer koronavirüslerin bu şekilde dolaşımda olmasına dayanıyor. Büyük ihtimalle bu koronavirüsler de insanlarda uzun zamandır dolaşımda ve bir seviyede önceki enfeksiyonların etkisiyle geniş kitlelerde bir bağışıklık dengesi olduğu için pandemi şeklini almıyor. Ancak yine de bu koronavirüsler soğuk algınlıklarının %20’sini oluşturuyor ve hastalık yaratıyor, zayıf bünyelerde ölümlere yol açıyor. Sürü bağışıklığının hastalık şiddetini pandemi seviyesinden az tutmasındaki başka bir etken de insanların çocukken bazı enfeksiyonları geçirmesi ya da aşılanmaları ve yaşamlarının geri kalan kısmında eğer virüslerle karşılaşıyorlarsa da hastalığı ağır olmadan geçirmeleri. Bu şekilde, hastalıkla her karşılaşmanın da bağışıklığı arttırıcı bir etki yapması. SARS-CoV-2 de uzun vadede bu yola girebilir.

Virüsün varyantları bu hastalığın bitmemesini mi getirecek sorusunun ise kesin bir yanıtı yok. Ama şunu söyleyebiliriz ki her varyant, virüsün bağışıklık tepkisinden kaçmasını sağlasa da sürü bağışıklığı seviyesine ulaştıktan sonra varyantlara karşı oluşturulan özel aşılarla kontrol altında tutulabilir. Nasıl grip için belli aralıklarla farklı aşı tipleri geliştiriliyor, daha yavaş evrilen koronavirüsler için de bu tarz aşı güncellemeleri yapılabilir. Güzel haber şu ki varyantlar aşıların genel enfeksiyon korunma oranlarını düşürse de, faz çalışmaları yayımlanan neredeyse her aşı, ağır hastalıkları %100’e yakın şekilde düşürüyor ve ölümleri de çok yüksek oranda azaltma şansına sahip. Aşılar yayılımı da azaltırlarsa o zaman pandemi kısa süre içinde virüs yükünü azaltan bir aşamaya geçebilir. Ama aşılar yayılımı sıfırlamasa da bağışıklık tepkisi ile pandemi sürecinin üstesinden gelebiliriz. Bu nedenle etkili aşılar yapıldığında sürü bağışıklığına ulaşmak daha kolay olacak. Etkisi düşük aşılar ölümleri önlese bile yayılımı ve hastalığın devamını, dolayısıyla pandemi sürecini uzatacak. Daha ince hastalığa yakalanmayan kişiler uzayan bu süreçte hastalığa yakalanıp yaşamlarını kaybedebilirler. Bunu şöyle düşünebiliriz: bir kabı su le doldurmaya çalışıyoruz. Her damla bir bağışıklık damlası olsun. Musluğu ne kadar çok açarsak daha çabuk dolar. Suyu damla damla akıtsak da aynı şekilde dolar ama çok daha uzun sürer. Aradaki beklediğimiz sürede insanlar ölmeye, ekonomi kötüye gitmeye, toplumların psikolojik yükü artmaya devam eder. O yüzden en etkili aşıları en kısa zamanda yapmak gerekli.

Bu şu demek: bir kere herhangi bir SARS-CoV-2 varyantına karşı bir bağışıklık geliştirildiğinde (aşılar ya da doğal yolla), başka varyantlar çıksa da bunların ölümcüllüğü var olan bağışıklık tepkisi nedeniyle düşük olacak. Yani sürü bağışıklığına aşıyla ulaştıktan sonra pandemi süreci sönümlenecek ve daha az korkacağımız bir COVID-19 ile yaşamaya devam edeceğiz. Varyantların antikor tepkisini azalttığı ve nötralizan antikor seviyelerini düşürdüğü bilgisi doğru. Yapılan bir çalışmaya göre bir diğer koronavirüs olan 229E’ye karşı 1980 ve 1990’lardaki nötralizan antikor seviyeleri zaman geçtikçe düşüyor çünkü bu virüs zaman içinde değişime uğruyor ve bağışıklıktan kaçıyor (https://www.biorxiv.org/content/10.1101/2020.12.17.423313v1). Bu, SARS-CoV-2 için de geçerli olacaktır. Ancak 229E için oluşan sürü bağışıklığı ve genel bağışıklık hafızası, 229E’nin bir pandemi sürecine geçmesini engelliyor. Şu anda bilemiyoruz ama insanlara ne zaman geçtiyse, 229E de döneminde çok sayıda insanın ölümüne yol açmış olabilir.

Ayrıca SARS-CoV-2 sadece antikor tepkisi ile değil, uzun vadeli hücresel bağışıklık tepkisi de yaratıyor. Aşılar da aynı şekilde ilk dozdan sonra bile T hücresi hafızası yaratmaya başlıyorlar. Yani varyanttan bağımsız olarak bu bağışıklık hafızasını kazanan bireylerin, ikinci enfeksiyonlarında ya da varyantla karşılaştıklarında hastalığı hafif geçirme olasılıkları artıyor. Hele ki ileriki jenerasyonlarda çocukken bu hastalık geçirildiğinde erişkin dönemde ölümler ise çok azalacak. Şu anda her yaştan dünya nüfusu, bu virüsle ilk defa karşılaşıyor ve bu anlamda yüksek bir ölüm oranıyla karşı karşıyayız. Pandemi, endemi dönemine geçtiğinde bu oranların da azalacağını düşünebiliriz.

Burada şunun altını çizmeliyiz: eğer ki aşı ve toplumsal mesafe, maske önlemleriyle hastalığa karşı yayılımı azaltıp bağışıklığı bir an önce arttırmazsak, pandemi süreci de buna oranla uzun sürecek. Etkili ve hızlı bir müdahale can kayıplarını çok azaltacak. Ama doğal yolla hastalık geçirilmesi beklenirse yaşamını kaybedecek insan sayısı daha da artacak. Pandemi stratejisi bu nedenle “yayılımın azaltılması ve en kısa zamanda, en yüksek şekilde, etkili aşılarla aşılama”.

İkinci bir görüş de virüsün sıfırlanmasının mümkün olmadığını düşündüğümüzde dünyanın bir yerinde dolaşımda olan SARS-CoV-2 virüsünün insanlardaki endemi döneminin süresiz devam edeceğini öne sürüyor. Grip, diğer koronavirüsler ve diğer enfeksiyon hastalıkları gibi belli toplumlar yeterli aşılansa bile asıyı reddedenler ya da aşılanamayan toplumlar nedeniyle dünya üzerinde patojenlerin gezinimi devam edecek. Ama yine beraber yaşadığımız süre arttıkça, bu virüse karşı da ölüm ve hastalanma oranlarımız azalacak. Virüs evrimine devam etse de hem güncellenene asılarla, hem de çocukluk çağından oluşturulan uzun vadeli bağışıklık tepkisi ile COVID-19 ile büyük ihtimalle hiçbir zaman bu denli yüksek ve ağır oranda uğraşmayacağız. Fakat bu süreç bize ders olmalı. Çünkü bu bitip başka pandemiler başlayabilir ve pandemilerin oluşma süreçlerini iyi inceleyip, yayılıma geçmelerini önlemek, yayılım aşamasında da etkili erken önlemler alabilmenin yollarını yaratmalıyız. Virüsler ve patojenler, hayvan rezervlerinde ve doğada varlıklarını devam ettirecekler. Bilimsel çalışmaların daha önce koronavirüspandemisinin tahmin ettiği üzere, yeni çalışmalar da dünyada yaşanan çevre değişiklikleri ile başka pandemilerin ortaya çıkabileceğini öngörmelerini dikkatle ve titizlikle incelemek gerek. Bilim pandemileri anlayıp önlemede adımlar atıyor, atacaktır ama işin politik ve toplumsal yani da pandemiler kadar dikkat edilmesi gereken noktalar. COVID-19 için yanlış ve safsata bilgilerle ne kadar uğraştığımız, pandemi inkârcıları, maske ve aşı karşıtlarıyla ne kadar zaman kaybettiğimiz, şeffaf veri için ne kadar mücadele ettiğimiz, kendilerini tedbirlerden muaf tutanların yayılıma etkilerini düşündüğümüzde ve hala da başarılı olmadığımızı gördüğümüzde bu toplumsal yön çok daha önem kazanıyor.