Google Play Store
App Store
Cumhuriyet’in 100’ncü yılı Almanya’da da gündemde

Cumhuriyet’in 100’ncü yaşgünü Alman medyasının da gündeminde. Gazeteler, dergiler, televizyonların geniş yer verdiği yayınlarda, bir yandan Erdoğan rejiminin Türkiye’yi cumhuriyetin kuruluş dönemi temellerinden uzaklaştırdığına dikkat çekilirken, diğer yandan da bu sürece sert bir direnişin sürdüğü belirtiliyor.

Sol-liberal çizgideki TAZ’ın (Tageszeitung) “Cumhuriyet ruhu halen yaşıyor!” başlığıyla verdiği tam sayfalık analizde “100 yıl önce Kemal Atatürk ve arkadaşları laik ve cumhuriyetçi Türkiye’yi kurdular. İsmet İnönü devleti demokrasiye dönüştürdü. Ülkeyi bir İslamcı devlete dönüştürmeye çalışan şimdiki Başkan Erdoğan bile bu mirası toprağın altına gömemiyor”  deniliyor.


Türkiye’de laik cumhuriyetle muhafazakar İslam arasındaki bastırılan çatışmanın 1950’deki Demokrat Parti hükümetiyle yeniden su üstüne çıktığına işaret edilen Jürgen Gottschlich imzalı yazıda özetle şöyle deniliyor:

“Takip eden 50 yılda Ordu 1960, 71 ve 80’de üç darbe yaptı. Darbeler önce muhafazakar İslamcı hükümetlere karşıydı. Ancak özellikle 1980’deki darbe o dönem güçlenmiş olan sola karşı oldu, çünkü o dönem Ordu, Amerikan’nın da etkisiyle komünizmi en büyük tehdit olarak kabul ediyordu ve İslam’a kapılar yeniden açıldı. Gençlik sosyalist hareketlere katılması değil, camiye gitmesi tercih ediliyordu. Bunun sonucu olarak İslamcı Refah Partisi 90’lı yıllarda öylesine güçlendi ki, İslamcı Necmettin Erbakan 1996’da hükümetin başına geçebildi. Ordu yeniden, bu kez direkt darbe yapmadan, İslamcıları yönetimden uzaklaştırabildi. Ancak bunu takip eden koalisyon hükümetleri ülkeyi ağır bir ekonomik krize soktu. 2002’deki seçimlerde Erbakan’ın Refah Partisi’den ayrılanların kurduğu yeni parti AKP’nin zaferiyle sonuçlandı.”

Partinin başındaki İstanbul’un eski belediye başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ideolojik programının ülkeyi Osmanlı İmparatorluğu’nun parlak dönemlerini hedeflediği, kendisini Atatürk’ün karşıtı olarak gördüğü ve laik cumhuriyeti yeniden bir İslamcı ülkeye dönüştürmek istediğine işaret edilen analiz şöyle devam ediyor:

“Ancak iktidardaki 20 yılın sonunda halen yaşam biçimlerini molların dayatmasını isteeyen insanların inatçı direnişleriyle karşı karşıya. Özellikle cumhuriyet sayesinde şehirlerde olgunlaşmış bir burjuvazi gelişti ve bu Erdoğan’ın devletine inatla direniyor. Erdoğan’ın son seçim zaferinden sonra bile bu direniş ruhu yaşıyor.”

HİLAFET ÖZLEMİ 

Sol liberal gazetelerden Süddeutsche Zeitung’un Chiristine Schlötzer imzalı 100’ncü yıl yazısı ironik bir başıkla verilmiş: 

“Tek başına yönetmeyi tercih eden bir demokrat”

Atatürk’ün karşısındaki tüm rakiplerini, Padişah’ı, muhafazakar din adamlarını, düşman komşuları ve Dünya Savaşı’nın galibi devletleri yenerek, cumhuriyeti kurduğu vurgulayan yazar, analizinde 102 yaşındaki Atatürkçü bilim insanı Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, Türkiye uzmanı Prof. Dr. Klaus Kreiser gibi cumhuriyeti en iyi bilenlerin tanıklığına dayanıyor. Yazıda Cüneyt Zapsu gibi Atatürk karşıtlarının değerlendirmeleri de yer alıyor. Latin alfabesine geçişle ilgili “Bir günde milyonlarca kitap okunamaz duruma düştü” gibi gerçek dışı klişeyi tekrarlayan Zapsu’nun İngilizce ve Almanca’yı anadili Türkçe gibi konuştuğu, ancak büyük babasının yazdıklarını okuyamamaktan şikayet ettiğine geniş yer veriliyor. 

Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesine de geniş yer verilen yazıda, önceleri radikal islamcıların bu yoldaki taleplerine karşı çıktığı, ancak daha sonra buradaki ilk cuma namazına katıldığına işaret edildikten sonra, Emine Erdoğan’ın bir konuşmasında “Yeryüzünde halife olmanın sorumluluğunu taşıyoruz” dediğine işaret ederek, bunun “hilafeti geri getirme çağrısı” olup, olmadığı soruluyor.

Yazı İstanbul’dan hukukçu Murat Boduroğlu’nun şimdiki hükümetin ve müttefiklerinin “laikliği” kaldırmaya kalkışması halinde halkın çoğunluğunu karşısında bulacağına dair bir değerlendirmesiyle devam ediyor.

DEMOKRATİK DİRENİŞ YETENEĞİ

Muhafazakar çizgideki Die Welt gazetesinin tam sayfalık analizinde de Erdoğan’ın Atatürk’ün tam zıddı olduğu vurgulanıyor. Carolina Drüten imzalı yazıda, “Atatürk yeni kurulmuş ülkesini laikleştirmeye ve Avrupalılaştırmaya çalışmıştı. Devlet ve din işlerini ayırdı, medeni hukuku kabul etti, Fransa’dan bile önce kadınlara oy hakkı verdi. Erdoğan ise Atatürk’ün mirasına karşı. İslamcılığı ve milliyetçiliği kullanarak Türkiye’yi Avrupa’dan uzaklaştırıyor. Erdoğan’ın ülkesine dayattığı Türkçü ve sünni kollektif kimlik ise Osmanlı İmparatorluğu’nun geleneklerine yöneliyor. 

100’ncü yıldönümünde Türkiye’nin gelecekte hangi yöne gideceği sorusu gündemde. Ülke Avrupa Birliği’nden uzaklaşacak mı yoksa batıyla bağlarını yenileyecek mi? Erdoğanizm ayakta kalacak mı?” 

Oxford Üniversitesi’nden Türkiye uzmanı Dimitar Bechev’in tanıklığına dayanan analizde, “yüzde 50’ye 50” de olsa ülkenin yeniden “liberal demokrasi”ye dönüşme şansı olduğu belirtiliyor ve “Türkiye’de çoğulcu bir sisteme geçiş için yeterince demokratik direniş yeteneği bulunuyor” deniliyor.

ERDOĞAN, ATATÜRK SAYESİNDE

Frankfurter Neue Presse’de yer alan “Erdoğan’ın sevilmeyen Atatürk mirası” başlıklı yazıda da Cumhuriyet’in 100’ncü yıldönümünde, devletin başında ülkeyi Atatürk’ten tamamen farklı bir yöne götürmek isteyen Erdoğan’ın yer aldığına işaret ediliyor. 

Erdoğan’ın “100’ncü yılı kutlama yerine, birinciden tamamen farklı, daha muhafazakar, Ortadoğu ülkelerine daha yakın, otoriter ve gerici bir ikinci  cumhuriyet kurmayı” tercih edeceğine işaret edilen yazıda, “Ancak Erdoğan’ın kendisi de Kemalizm denilen Kemal Atatürk’ün mirasından yararlandı. Atatürk olmasaydı, Erdoğan asla başkan olamazdı. Toplumun en alt kesimlerinden bir aileden geliyor ve bu insanların sosyal yükselişi için koşullar Atatürk tarafından yaratılmıştı” deniliyor.

Diğer gazeteler, dergiler ve televizyon kanalları da 100’cü yıl vesilesiyle cumhuriyetin kuruluşuna, Atatürk’e ve günümüz Türkiyesi’yle ilgili, tarihi gerçekleri farklı açılardan ele alan özel dosyalar yayınladı. Bunların çoğunluğu özellikle Kürt meselesi ve Ermeni soykırımı gibi konularda eleştirel içerikli.

KARŞILIKLI ZİYARETLER DÖNEMİ

Bu arada Federal Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Robert Habeck’in Türkiye ziyarei ve Erdoğan’ın Hamas’la ilgili açıklamaları da Alman medyasının gündeminde. 
Ülkenin en çok satan gazetesi Bild’in manşetten verdiği haberin başlığı şöyle: “Erdoğan Almanya’daki Türkleri İsrail’e karşı kışkırtıyor”. 

Erdoğan’ın TRT’nin Almanca yayınlarını kullanarak “ateşe benzin dökmek” ve kitleleri kışkırtmaya devam etmekle suçlayan haberde, “Cumhurbaşkanı’nın sözleri zehir gibi ve Almanya’daki Türk toplumuna da ulaşıyor” denildi.



Frankfurter Allgemeine Zeitung da Bakan Habeck’in Türkiye ziyaretiyle ilgili haberini “Hamas’ın dostlarına misafirlik” başlığı altında verdi. Türkiye’den “kötü duygularla” ayrıldığını belirten Habeck’in Filistin’deki gelişmeler konusunda Almanya’nın bakışının Türkiye’de “hiç mi hiç anlaşılmaması”ndan şikayet ettiğine işaret edilen haberde, “insan hakları konusu”nda da anlaşma sağlanamadığı, Türkiye’nin talep ettiği gümrük birliğinin modernizasyonunun ancak “insan hakları üzerine konuşulursa mümkün olabileceği” belirtiliyor.

Bir Erdoğan karikatürüyle verilen haberde, onun önümüzdeki ay Berlin’e yapacağı ziyarette iki ülke arasındaki görüşmelere devam edileceği kaydediliyor.