İnci Eviner’in mentorluğunda İMÇ’de gerçekleşen DES544 sergisinde, altı genç sanatçı ekoloji, yapay zekâ, atık ürünler, mekânsal tasvirler ve hurda gibi başlıklarla tartışmalı konulara kendi perspektiflerinden bakıyorlar.

Dayatmacı eğitim sistemine direniş
Deniz Burak Bayrak ve İnci Eviner (Fotoğraflar: BirGün)

Deniz Burak BAYRAK

Unkapanı’ndakı İMÇ’yi Plakçılar Çarşısı olarak biliriz ancak 2023’ün sonuna gelirken mekân anlamlı bir sergiye ev sahipliğine başladı. İnci Eviner’in mentorluğu ve Heper Sayar’ın küratörlüğünde yaşama geçen “DES544 Performatif Araştırma Yöntemleri 22-23” adlı sergi sanatçıları ve eğildikleri konuları açısından farklı bir konumda değerlendirilmeli. Sergi özellikle dayatmacı eğitim sistemine direnişi örnekliyor.

NASIL BİR SANAT?

Serginin adı aslında İnci Eviner’in Kadir Has Üniversitesi’nde Tasarım Yüksek Lisans Programı’nda yürüttüğü dersin kodu ve adı. Sanatçılarsa bu atölyenin farklı zemin ve alanlardan gelen öğrencileri. Eviner “Bu tamamen bir sanatsal araştırma. Sanat yapalım ve sergileyelim diye işe başlamadık. Ama ‘Sanattan ne öğrenilir, sanatı nasıl dönüştürebiliriz, araştırma yöntemlerimiz nasıl farklılaşabilir?’ gibi sorular sorduk” diyor ve böyle bir çalışmanın yurt dışında sık sık yapılırken Türkiye’de hiç yapılmadığını vurguluyor.

Performatif Araştırma Yöntemleri sanatın diğer disiplinlerle etkileşimini tartışırken bilim ve sanatı ayıran duvarları aşıyor. Öyle ki sanatçılar Zümra Çetinler, Meriç Kara, Burcu Özgen, Rıza Efe Reis, Heper Sayar ve Eren Yıldırım; endüstriyel tasarım, iç mimarlık, tiyatro, psikoloji gibi farklı disiplinlerden geliyorlar. Kendi disiplinleri sanat üretimlerine yansıyor. Sanat eğitiminin bittiği bir ortamda böyle bir hikâyesi olan DES544, sanatçı İnci Eviner’in işin içinde olması ve her sanatçının gündelik yaşamın başka alanlarına ışık tutmasıyla dikkat çeken bir konuma yerleşiyor. Ekoloji, yapay zekâ, atık ürünler, mekânsal tasvirler ve hurda gibi başlıklarla günümüzün tartışmalı konularına kendi perspektiflerinden bakıyorlar.

Heper Sayar, Otonomik İroni
Eren Yıldırım, E-merge

EKOLOJİ, YAPAY ZEKÂ, PERFORMANS…

Peki sanatçılar neler üretmişler, neleri kullanmışlar, amaçları ne? Zümra Çetinler “Sürdürülebilir izler: Kısırkaya çalışması” adlı yerleştirmesinde plastik alışkanlığının su sistemleri üzerindeki zararlarını Kısırkaya Plajı’nı mekân seçerek araştırıyor. Oradaki plastik popülasyonunu bir bitki örtüsü gibi inceleyen Çetinler, biyo-çözünür bir malzeme tasarımıyla ürettiklerini bölgeye geri yerleştirmiş. Böylece müdahaleyi minimumda tutmuş. Yerleştirme mekânın tam ortasında ve üzerindeki deney araç-gereçleri ve kimyasal malzemelerden ötürü bir laboratuvara girmişsiniz izlenimi uyanıyor.

Meriç Kara “Surplus” yerleştirmesinde ticari amaçla üretilmiş metal malzemelerle doğadan topladığı atık ağaç dallarını bir araya getirmiş. Mekânın zemininde birtakım renkli şeritler, yazılar, görseller var. İlk önce ne olduğunu anlayamıyoruz. Yazıları takip edince kendimizi bir müze rehberine basarken buluyoruz. Burcu Özgen’in “Diyaloglar arasında: Geçmiş, bugün, gelecek” çalışması müzeciliğe odaklanıyor. Sanatçı izleyenlere “Bugünden geleceğe sergilenecek şey nedir?” sorusunu yönelterek geçmiş ve moderni birleştirmeye çalışıyor. Bizce en ilgi çeken iş Heper Sayar’ın “Otonomik İroni”si. Sayar psikoloji mezunu; nörobilim ve yapay zekâ üzerine çalışıyor. Son günlerde sanatçıların işlerinde kullanmaya başladığı yapay zekâyı Sayar da kullanıyor ama onun amacı sanat yapmaktan çok eğitiminin de vermiş olduğu merak duygusuyla işe başlamak olmuş. Programa yazılan bir sözcükle, ortaya çıkan alternatif metin ve görsellerle süreci devam ettiren Sayar, otonomluk ve yaratıcılık kavramlarına odaklanıyor. Performatif pratikler üzerine çalışan Rıza Efe Reis söz ve hareket üzerine çalışıyor. Onun çalışmasında kadın oyunculardan oluşan bir grup, seçtikleri ziyaretçilere etkileyici sözler söylüyorlar; metinler şahane. Mekânın dışına yerleştirilen “E-merge” ise artık şehirlerde büyük bir sorun yumağına dönen scooterlarla ilgili bir iş. Eren Yıldırım terk edildikleri hurdalıklardan bunları alarak betonla birlikte tıpkı sokaklarda bırakıldıkları şekilde geleceğin kalıntıları olarak yeniden tasarlamış.

Sergi 16 Ocak’a kadar İMÇ 5. Blok 5541 numarada.