Doğumunun 200. Yılında
yazmakta olduğum piyesin
adı. Üç kişili; biri kadın.
Kısa replikli diyaloglar,
ama ‘tirad’ da var.
Ahmed Vefik Paşa:

Ömrümce boşuna mı didindim,
kızdım, coştum, üzüldüm, sevindim?
Belki boş her türlü yorum da.
Şimdi şöyle bakıyorum da:
Dün çocuktum, bugün ihtiyar;
iş daima çok, zaman hep dar.

Rahmetli anacığıma söylerdim:
“Gelecek için sağlam temel, derdim.”
Kim bilir kim hileci, kim erdemli?
Hangi çay boyalı, hangisi demli?
Bilim, sanat, eğitim olmadan
yön şaşar, kula kul olur insan.

Çoğumuz palavraya bayılır;
iş işten geçer, belki ayılır.
Çobansız edemez çoğunluk;
aş verilir, sonra boyunluk.
Çobanın da çobanı varsa
kim bilebilir -ufuk darsa?

Korkutan yükselir, sen ben sefil.
Kader mi bu? Vallahi hiç değil:
Boşuna mı akıl vermiş Allah?
Ama şu hale bakınca… Vah vah!
Armut pişiverip ağıza düşmez;
adım atmayana Hızır yetişmez.

Zahmetsiz rahmet olmaz;
dünya verimle dolmaz.
Yönle çaba -gerekenler;
yurda gönül koy, destek ver.
Akılca gelişmeyi unut sen,
Türkçe kurtulmadan işgallerden.
Çenem açıldı, bu laf uzar.
Sorusuz akıl… kapı duvar.

Tut ki çekildi bu sülale,
Meclis tüm işi aldı ele;
bitti babadan oğula dönemi.
Cumhuriyet. Büyük olur önemi.
Değerlidir amaç, niyet:
Kendini yönetsin millet.
Sihirli değnek yoktur, aman;
sinirli değnek çıkabilir her an.
Kendimden bilirim.