DİSK'in 3 gün sürecek 17. Olağan Genel Kurulu, başladı. Genel Kurul'un açılış konuşmasını yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, "Bazen yaşadıklarımız karşısında omuzlarımız düşebiliyor ama omuzlarımızın düştüğü her anda birbirimizin omuzlarına sımsıkı yaslanarak ayağa kalkıyoruz. Bu kula kulluk düzenine teslim olmak yok" dedi.

DİSK'in 17. Olağan Genel Kurulu başladı: Ayağa kalkma zamanı

Dilan ESEN

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK), 17’nci Genel Kurulu bugün “Yüzyılın emeği, emeğin yüzyılı” sloganıyla sloganıyla başladı.

İstanbul’da Green Park Pendik Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Genel Kurul, ülkenin birçok noktasından gelen delege işçilerinin coşkusuna sahne oldu.

DİSK üyesi emekçiler, sık sık “İnadına sendika, inadına DİSK”, “Birleşen işçiler asla yenilmez” sloganları atarak örgütlü mücadeleye dikkat çekti.

Genel Kurul’a DİSK üyesi sendikaların yönetim ve delegelerinin yanı sıra CHP Lideri Özgür Özel, genel başkan yardımcıları Gamze Taşcıer ile Volkan Demir, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli ile Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ Karahanlı, Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Cevahir Efe Akçelik, İTO Başkanı Nergis Erdoğan, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, Tekirdağ Belediye Başkanı Kadir Albayrak, İBB Başdanışmanı Yiğit Oğuz Duman, DİP Genel Başkan Yardımcısı Levent Dölek, SOL Parti PM Üyesi Kemal Koç, DİSK'in eski Genel Başkanları Rıdvan Budak, Süleyman Çelebi, Kani Beko, hukukçu Turgut Kazan katıldı.

SERDAROĞLU: MÜCADELEYİ YENİDEN KURALIM

Sunuşu yapan DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, şunları söyledi:

"Son 4 yıldaki görev süremizde vicdanı terbiye edilmeyen sermayeye, tepemize 20 yıldır bağdaş kuran ceberut anlayışa karşı yeni kimlikler edinerek bu sömürü çarkına yağ damlatmayı marifet sayan fanus sendikacılarına karşı akılcı bir tutumla 4 yıldır yönetim kurulu olarak olarak mücadele vermeye çalışıyoruz.

Tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de bizleri hiçbir şeyin yıldırmasına izin vermedik. Tarihimizden öğrendiklerimizi keskinleşen mücadelemizin bileyi taşlarına dönüştürdük. Selam olsun diyoruz, DİSK ailesi ve onların yanında duran DİSK dostlarına. 

Gördük ki umudun öyküsünü yazmak yine bize düştü. Yolumuz kar gibi beyaz işçi sınıfının yoludur. İnandığımız tek kutsallık emeğin gücüdür. Engelleri aşa aşa bugünlere geldik. Gelsinler; tüfek onlarınsa yürek bizimdir. Vakit geldi, artık daha fazla gürültü yapmanın zamanıdır. DİSK üyeleri olarak bu mücadeleyi yeniden yeniden kuralım."

ÇERKEZOĞLU: SERMAYE SINIFI VE ONLARIN İKTİDARINI İNDİRECEĞİZ

Seraroğlu’nun sunuşunun ardından emek ve demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

Ardından DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, açılış konuşmasını yaptı.

“DİSK’in 17. Genel Kurulu’nda aynı zamanda kuruluşunun 57. yıldönümünü de kutluyoruz” diyen Çerkezoğlu, şunları dile getirdi: 

"Kurucularımızın verdiği o dilekçe bir irade beyanıydı ve DİSK 57 yıldır yoluna devam ediyor. Genel kurullar bir önceki dönemin değerlendirmesinin yapıldığı gelecek dönemin planlandığı süreçlerdir. Biz de bunu yapacağız. Olağan genel kurulumuzu topladığımız dönemde hem ülkedeki hem dünyadaki ekonomik politik olayların kendisi olağanüstü. Yeni yolların açılmasının gerektiği bir dönemdeyiz. 

Emek olmadan, halk olmadan, gerçek bir demokrasi olmadan Cumhuriyet olmaz. Cumhuriyet ikinci yüzyıla halkın egemenliğiyle taşınabilir. Bu topraklarda işçi sınıfının kökleri çok sağlamdır, geleneğimiz çok güçlüdür.

DİSK emektir, demokrasidir, barıştır, kardeşliktir. Sermayenin düşmanlığını kazanmasının sebebi de işte budur. Varsın korksunlar. Eğer biz Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını, emeğin yüzyılı olarak örgütleyeceğiz diyebiliyorsak bunun kaynağı umudumuzdur, inadımızdır, DİSK’tir.

Tarihimizin en olağanüstü bölüşüm krizlerinden birini yaşıyoruz. Alın teriyle hayatını sürdürenlerin toplumun dörtte üçüne ulaştığı bir süreç. Sadece ücretlerin baskılanması değil başta kıdem tazminatı olmak üzere kazanılmış haklarımızın ortadan kaldırılması en temel sosyal hakların piyasalaştıran bir sermaye sistemiyle karşı karşıyayız. Sermayenin bu sömürü ihtiyacını sınırlandırmanın yolu sendikalaşmadır. Ülkemiz ITUC’un işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülkeden bir tanesi yıllardır.

Onlar yıksın biz hep beraber emeğimize de ülkemize de sahip çıkacağız. Gelirde adalet, vergide adalet mücadelesini yürütüyoruz. Biz peşin peşin vergimizi öderken birileri canı istediğinde ödüyor. Bu yürüyüşü devam ettireceğiz, yine yürüyeceğiz ve sırtımızdan bu asalak sermaye sınıfını ve onların iktidarını mutlaka indireceğiz.

Bir yandan emeklilikte insanca yaşamak için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu eşitsizlikler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile daha da derinleşti. Meclis’in var olması seçim yapılması demokrasi için yeterli değil. Demokrasi başta işçi sınıfı olmak üzere tüm toplumsal kesimlerin söz ve karar sahibi olabilmesidir. 22 yıllık AKP iktidarının hukuku yok sayan seçilmiş milletvekillerini atanmış hâkimlerin kararlarıyla cezalandırırken, belediyelere kayyum atarken demokrasiden söz edemeyiz. Bu ülkede korunacak bir demokrasiden değil, kurulacak bir demokrasiden bahsediyoruz.

Demokrasi ve adalet zarar gördüğünde sermayenin bu ülkeden kaçacağını söyleyenler yanılıyorlar. Sermaye kârına bakar. Demokrasiyi inşa edecek en önemli güç, belki de tek güç işçi sınıfıdır. İşçi sınıfı olmadan demokratik Cumhuriyet hiç olmaz.  Tüm dünyada sendikalaşma hakkının, toplu sözleşmenin baskılanması ortak derdimiz, enflasyon ortak derdimiz, aşırı sağ ve neo-faşizm ortak derdimiz. Bu dünyada insanlığın kazandığı her şey işçi sınıfının mücadelesiyle mümkün olmuştur.

FİLİSTİN MESAJI

Filistinli yoldaşlarımız buradalar. Filistin’de yaşanan katliamı lanetliyoruz. Filistin’le, Filistinli sınıf kardeşlerimizle dayanışma içerisindeyiz.

Ukrayna’dan, Rusya’dan arkadaşlarımız da burada, yöneticileri sürgünde, hapiste olan Belaruslu sendikacı arkadaşlarımız da burada.

YENİ BİR YOL AÇMAK ZORUNDAYIZ

Ülkemizde iktidarın tek adam rejiminin tüm olumsuzluklarının yaşandığı belki biraz hepimizin özeleştiri vermemiz lazım.  Bu olağan genel kuruldan başlayarak önümüzde yeni bir yol açmak zorunda olduğumuzu biliyoruz. Bugün memlekette sorunların ilerici bir çözümünü bulmak zorundayız. Egemen siyasi düzlemin karşısında emeğin örgütlenmesini egemen kılmalıyız.
Görevimiz işçi sınıfını toplumsal siyasal bir belirleyici olarak yeniden belirlemektir. Nasıl üreteceğimize, ürettiğimizi nasıl bölüşeceğimize karar verdiğimiz gerçek bir demokrasiyi nasıl kuracağımızı konuşacağız. İçi sınıfının kendi talepleri ve gündemiyle hayatı belirlemeli. Disk bu tabloyu değiştirebilecek tarihsel birikime ve örgütlülüğe sahiptir. Sendikalarımızı, DİSK'i büyüteceğiz. 

Geçmişteki çabalarımızı daha örgütlü daha planlı daha güçlü bir şekilde atmalıyız. Ücretlerin politik bir tercih sonucu aşağıya doğru baskılandığı bu süreçte ücret meselesi politik bir kavgadır. Türkiye’de uluslararası sermayeye ucuz emek olarak sunmaya çalışanlara karşı ücret meselesi politik bir kavgadır. Demokrasi ve adalet mücadelesi işçi sınıfının temel meselesidir. Ve en önemli meselemiz işçilerin birliği ve kardeşliğidir. Bugün Türkiye’nin emeğin örgütlenmesine, emeğin toplumsal ve politik gücünü daha fazla büyütmesine ihtiyaç var. Gündüzlerinde sömürülmeyen gecelerinde aç yatılmayan bir ülke mümkün. Eşitliğin, adaletin, barışın ve kardeşliğin ülkesini hep birlikte kuracağız. 

OMUZ OMUZA UMUDU BÜYÜTECEĞİZ

Zor bir ülkede, zor bir dönemde yaşıyoruz. Bazen yaşadıklarımız karşısında omuzlarımız düşebiliyor ama omuzlarımızın düştüğü her anda birbirimizin omuzlarına sımsıkı yaslanarak ayağa kalkıyoruz. Bu kula kulluk düzenine teslim olmak yok. DİSK varsa, Türkiye işçi sınıfı varsa umut var.

Hep birlikte örgütlenme hakkımız grev hakkımız için insanca yaşayacağımız bir ülke için, kadınların öldürülmediği eşit olduğumuz bir ülke için, İstanbul Sözleşmesi için, ILO 190’ın kabul edilmesi için, üretenlerin yöneten olduğu bir ülke için, Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılını emeğin yüzyılı yapmak için ayağa kalkıyoruz. DİSK’in 57. yılı kutlu olsun. Tüm baskılara ve zorluklara rağmen yan yana, omuz omuza umudu büyüteceğiz.”

SEYİT ASLAN: İŞÇİ SINIFI HAKLARI İÇİN HAREKETE GEÇMELİ

Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan şöyle konuştu:

“Hatay depreminin üzerinden bir yıl geçti. Tek adam, Hatay halkı şahsında kendisine muhalif olan kesimlere yönelik tehdit ve şantaj içeren açıklamalar yaptı. Türkiye halkı ve işçi sınıfının bu tehditlere aldırış etmeyeceğini ve buna karşı da mücadelemizin kesintisiz biçimde süreceğini ifade etmek isterim. Bu tehdit politikası yeni değil. Her konuşmasında Türkiye muhaliflerine, işçilere, emekçilere karşı tehdit politikaları devam ediyor. 

Yerel seçimlere yönelik söz alan siyasetçiler oldu. Yerel seçimlere yönelik birlikte hareket etme çağrısı yapıldı. Türkiye’nin emek örgütleri, kısmen bir ortaklaşma sağlamıştı ama bu seçime gittiğimizde bakıyoruz ki bir ortaklık ve birlik ne yazık ki sağlanamadı. İşin iki yanı var. Birincisi her şeyi seçime sandığa havale etme tutumunun kitlelerde yarattığı moral bozukluğunu görmemiz gerekir. Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarının sadece oy kullanarak bu iktidarı gönderemeyeceğini görmesi gerekir. Her gün yeniden bir mücadeleyi, grevleri, direnişleri örgütlemeden bu iktidarın yenilgiye uğratılması çok mümkün olmayacaktır. Seçimleri küçümsemiyoruz ama seçimler aynı zamanda işçi sınıfı ve halkın taleplerini de içermesi gerekir. Birinin çatısı olmak yerine daha demokratik, daha eşit bu seçimlere nasıl gireriz, tek adam iktidarının rantçı belediyecilik anlayışını tartışmamız gerekir. Tek başına oy verin bu işi biz yaparız anlayışı doğru değil.”

JARC: ÖRGÜTLENMEK SUÇ DEĞİL

Daha sonra ITUC Genel Sekreteri Luc Triangle’ın Genel Kurul’a gönderdiği video kaydı izletildi.

Daha sonra söz alan ETUC Genel Sekreter Yardımcısı Tea Jarc, şunları kaydetti:

"Antidemokratik, otoriteryen ve faşist rejimlere karşı ayağa kalkmamız gerekiyor. Çünkü onlar doğrudan saldırıları da temsil ediyorlar. Sendikalar olarak biz yalnızca ücretler ya da iş koşullarıyla ilgilenmiyoruz, aynı zamanda toplumumuzun haklar ve özgürlükleriyle de ilgileniyoruz. Onlar dayanışmamızı kırmaya çalışıyorlar ve biz buna izin veremeyiz.

Bu nedenle biz işçi sınıfı olarak ayağa kalkmalı ve tüm bu zorluklarla savaşmalıyız. Bizim amacımız bu krize karşı dayanıklı olmak değil biz direnmek zorundayız. Bizim bir sisteme ihtiyacımız var. Barış bu sistemin temeli olmalı, refah eşit dağıtılmalı. Ve biz bunu birlikte çalışarak, işçilerle örgütlenerek başarabiliriz. Sizi destekleyen yoldaşlarınız var, sadece kelimelerimizle değil eylemlerimizle de sizinleyiz.”

SAED: FİLİSTİN’DEKİ İŞGAL DERHAL DURMALI

Filistin Sendikalar Konfederasyonu Genel Başkanı Shaher Saed, şunlara dikkat çekti:

“Sizlere teşekkür ederiz her zaman yanımızda durup destek verdiniz. Son zamanlarda İsrail ve Amerika, Filistin halkına karşı bir soykırım başlattı ve bu soykırım 4 aydır devam ediyor. İşgalci güçlerin başlattığı bu soykırımda her şeyi yok ettiler, okulları hastaneleri camileri kiliseleri yıktılar. Bu savaş değil bu bir soykırım. Filistinlileri o topraklardan uzaklaştırmak istiyorlar, niyetleri bu. İsrail’in asıl amacı o bölgeden Mısır’a sürmek. Filistin’de çok büyük bir açlık başladı. Orada okul, su, elektrik yok. İşçiler çalışmıyor. İsrail çok sıkı bir ambargo uyguluyor. Oradaki halk çok kötü bir durumda... Bizim mutlu olabilmemiz ve Filistin Devleti için işgal durmalı.”

KEMAL ÖZKAN: ŞİKAYET ETMEYİ BIRAKIP AYAĞA KALKALIM

Industrall Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan, şu ifadeleri kullandı:

“Bizim gerçekleştirmemiz gereken hedefler var. Mücadele bizim tohumumuz ama artık değiştirmemiz lazım. 57 yıl önceki koşullar eğer bugün geçerliyse değişen koşullar ve muhatapların olduğu yerde bunu değiştirmemiz lazım. Bunu gerçekleştirebilecek bir kurumumuz var, DİSK. Bu kongreden önemli mesajlarla çıkmamız lazım. İçinde bulunduğumuz koşullar şikayet etmenin sonuna gelmemiz gerekiyor, hep beraber ayağa kalkıp mücadele etmemiz lazım. Bu ruhu verebilecek nadir örgütlerden birisi DİSK’tir. Her zaman mücadele etmeye devam edeceğiz kimseye itaat ve biat etmeyeceğiz. Bunu yapabilecek hem tarihimiz var hem mücadele gücümüz.”

AYFER KOÇAK: TEK ÇARE ÖRGÜTLENMEK

KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, şöyle konuştu:

“Biz kamu emekçileri ve işçiler elbette yan yana hareket etmek ve ortak mücadeleyi geliştirmek zorundayız. Birçok sorumluluğumuz işyerlerinden başlıyor. Kamunun içerisinde özelleştirme süreçleri yürütülüyor. Bir tarafıyla da işyerinde farklı istihdam biçimleri oluşturulmuş durumda. Bunlar çok mu tesadüf şeyler, değil. Bunların hepsi işçileri parçalamak ve örgütlülüğün önüne geçmek için yapılan çalışmalar. Sizler de KESK ve DİSK’i çok kez yan yana görüyorsunuz. Bu nedenle bizim yan yanayız. Sorumluluğumuz var. Bizler tersanelerde, inşaatlarda, hastanelerde birlikte üretiyoruz maalesef iş cinayetlerinde birlikte hayatımızı kaybediyoruz. O zaman mücadelemizi de birlikte öreceğiz.”

EMİN KORAMAZ: GENÇLERE KARŞI SORUMLULUĞUMUZ VAR

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, şunları dile getirdi:

“DİSK sadece emekçilerin sesi değil, bu ülkede tüm ezilen kesimlerin sesi, nefesi. Umudun sembollerinden biri, gericiliğe karşı verdiğimiz mücadelede TMMOB’nin barikat arkadaşı. 100 yıllık Cumhuriyet’in ilk 25 yılı toplumsal kalkınma anlayışını yansıtırken son çeyreği Cumhuriyet birikimlerinin satılmasıyla, bir avuç azınlığa teslim edilmesiyle sürüyor. Ülkemize baktığımız zaman tarihin seyrinin her zaman ilerleme anlamına gelmediğini teyit ediyoruz.

Halk egemenliği yerine kişi egemenliğinin tesis edildiği, bilimin aklın yerini gericiliğin aldığı, hukukun üstünlüğünün neredeyse yok edildiği bir ülke haline getirildi. Ekonomiden siyasete kadar her anlamda harabeye dönmüş bir tablo var. Toplumun her kesiminin işsizlik, hayat pahalılığıyla sınanır hale geldik. Bunlarla mücadele etmeyelim diye üzerimizdeki baskının dozu da her geçen gün artırılıyor. AKP toplumun tüm kesimlerine pervasızca saldırıyor. Öyle bir saldırı altındayız ki seçilmiş milletvekilleri bile apar topar içeri alınıyor, hapiste tutuluyor.

TMMOB bir meslek kuruludur. Bizim görevimiz mühendislik hizmetlerinin kamu yararına verilmesi lazımdır. Taksim Meydanı’nın kanuna aykırı şekilde imara açılmasına karşı görevini yerine getiren arkadaşlarımız içeride. Biz hiçbir zaman AKP’nin bu pervasızlığına, emperyalistlerin gizli emellerine izin vermeyeceğiz. Birlikte mücadele etmeye yan yana olmaya devam edeceğiz.

Filistinli arkadaşlarımızı hepimiz dinledik. Bulutlar nasıl yağmurla yüklüyse emperyalizm de savaşla yüklüdür. Dünyanın tüm zenginliklerine el koyma politikasının bir sonucudur. Emperyalizme karşı çıkmadan Filistin halkının yanında olunamaz. İsrail’e parmak sallamakla olmaz, İsrail’le tüm ekonomik anlaşmalar iptal edilmeli, ülkemizdeki tüm Amerikan üsleri kapatılmalıdır.

Geçen mayıs ayında Türkiye’nin en kritik seçimlerinden birini yaşadık. Bu seçim bir referandum niteliğindeydi. Adil koşullarda yapılmış olsaydı belki sonucu farklı olacak seçimden sonra rejim güçlendi. Bu adaletsiz, şaibeli seçim sürecinde bile bu ülke halkının en az yarısı demokrasi ve Cumhuriyet’ten yana oy kullandı. Bu kesimlerin sesi duyulmadan ne bu ülke yönetilir ne de muhalefet yapılabilir. Sokakta uzlaşabiliriz, seçimde uzlaşabiliriz ama bu ülkenin halkına, gençlerine karşı sorumluluğumuz var. Bu rejimi de hep birlikte mücadele ederek aşacağız. Ne geçmiş tükendi ne yarınlar. Yaşasın sınıf dayanışması."

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer, Tepebaşı Belediye Bakanı Ahmet Ataç, Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Rutkay Aziz gönderdiği mesajlarında DİSK’in 17’nci Genel Kurulu’nu kutladı.

Daha sonra Genel Kurul’un ilk günü sonlandırıldı. DİSK Genel Kurulu yarın ikinci gününde devam edecek.