Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 14 yaşındaki Y.D. isimli çocuğa işkence yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınan ve 3’ü tutuklu 5 polisin ifadesi ortaya çıktı. 5 polis, işkence suçlamasıyla verdikleri ifadelerde iddiaların tümünü reddetti.

Diyarbakır'da çocuğa işkence: Polislerin ifadesi ortaya çıktı
Fotoğraf: Depophotos | Arşiv

Diyarbakır’ın Lice İlçesi’nde Newroz kutlamaları sırasında 14 yaşındaki Y.D. isimli çocuğa işkence yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınan polislerin ifadesi ortaya çıktı.

Newroz kutlamaları sırasında 14 yaşındaki çocuğu darp ettikleri belirtilen 5 polis gözaltına alınmıştı. Polislerden İ.A, E.Ö, G.B, “Kasten silahla ve kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle yaralama” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarından tutuklandı. H.Ç. ile A.O. ise serbest bırakıldı.

Amidahaber'in haberine göre, Lice Sulh Ceza Hakimliği’nde hakim karşısına çıkan 3 polis söz konusu suçlamaların tümünü reddetti. Ancak, 14 yaşındaki Y.D. polislerden İ.A, E.Ö, G.B,’yi “kendisini silah dipçiği ile döven polisler” olarak teşhis etti. Mahkeme, ayrıca Y.D’nin “uzun namlulu silahla darp edildim” söylemine istinaden, araçta bir adet uzun namlulu silah bulunduğunu, aracın arka bölümünde polisler İ.A, E,Ö ve G.B’nin oturduğunu, silahın da ve Y.D’nin bu 3 polisin yanında olduğunu belirterek, haklarında tutuklama kararı verdi.

KOMİSER A.O: "NAMLULU SİLAH İLE DARP EDECEK HAREKET KABİLİYETİM YOK"

3’ü tutuklu, 5 polisin ifadelerine ulaşıldı. Komiser A.O. ifadesinde, "Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Kesinlikle mağduru darp etmedim. Kaldı ki, zırhlı araç içerisinde iddia edildiği gibi uzun namlulu silah ile mağduru darp edecek bir hareket kabiliyetim yoktur. Bu sebeple fiziksel imkansızlık söz konusudur" diye konuştu.

"Diğer suçlama yönünden ise kesinlikle hürriyeti tehdit gibi bir kastımız yoktur. Mağduru araca aldıktan sonra mağdur serbest kalmak için ısrar etti" diyen komiser A.O. ifadesine şöyle devam etti:

"Önce vefat ettiğini, daha sonra işsiz olduğunu, babasının kanser hastası olduğunu, bu olayı duyarlarsa daha çok üzüleceklerini ve hakkında işlem yapıldığı zaman geleceğinin mahvolacağını ve devlet memuru olamayacağını beyan etti. Ayrıca toplumsal olaylarda çocukların öne sürülmesi sebebiyle çocukların olay mahallinden alınmak suretiyle, ailelerine teslim ya da olay yerinden uzaklaştırılması için ilçe güvenlik toplantısında karar almıştık. Bu toplantıya Lice Kaymakamı başkanlığında tüm kurum müdürleri huzurunda alınmıştır.

Söz konusu olayda Nevruz olaylarının çıkması sebebiyle olay mahallinden araca aldık. Mağdurun bize yalvarması ve ısrar etmesi sebebiyle ayrıca ailesine kendisinin gideceğini söylemesine istinaden işlem yapmaksızın bıraktık. Olayda kabahatimiz bu olabilir. 3 yıldır Lice’de görev yapıyorum. İlk defa Nevruz olayları ile karşılaşmadım. Görev sürem boyunca birçok toplumsal olayla karşılaştım. Herkes bilir ki, asla bir çocuğa fiziki müdahalede bulunmam. Fiziki müdahalede bulunduğum taktirde, bu çocukların terör örgütlerinin kucağına gideceğini bilirim. Mağdura herhangi bir fiziki eylemde bulunmadım. Çocuğu kendi isteği doğrultusunda bıraktık. Mağduru yoldan geçerken zırhlı polis aracına almadık. Nevruz olaylarında yakılan ateşe yakacak atarken, tespitlerimiz vardır. Üzerinde şişme bir mont ve yüzünü ise bir bez kapatmış vaziyette ateşin başında tespit ettikten sonra biz mağduru araca aldık."

"ARACA ALMA SEBEBİMİZ NEVRUZ OLAYLARINI SONLANDIRMAK"

Polis memuru H. Ç ise, "Mağduru fırına ya da ekmek almaya gittiği esnada polis aracına almış değiliz. Mağdur bizzat Nevruz olaylarının gerçekleştiği alanda ateşin yanında toplumsal olaya katıldığı esnada araca aldık. Araca alma sebebimiz ise Nevruz olaylarına katılan çocukları aileleri çağırmıyordu, bu sebeple olaylar sonlanmıyordu. İçlerinden birini alıp işlem yaparsak, diğer aileler de çocuklarını eve çağırır, olaylar da sonlanır diye düşündük. Bu amaçla mağduru olay yerinden polis aracına aldık" şeklinde ifade verdi.

"KESİNLİKLE İDDİALARI KABUL ETMİYORUM"

"Olay günü Nevruz sebebiyle taşkınlıklar oluyordu. Biz de ekiplerle bu taşkınlıklara müdahale ediyorduk. Ural denen zırhlı polis aracında İ., E, A, H, amirlerimle beraber bulunuyorduk. Bahtiyar Aydın Caddesi’ne geldiğimizde bir grubun ateş yaktığını gördük. Daha sonra polis TOMA aracına ve bizim içinde bulunduğumuz araca taşlar atılmaya başlandı. Daha sonra grup kaçmaya başladı. Biz de olayı başlatan şahısların kimler olduğunu öğrenmek için, kaçan şahıslardan birini durdurduk" diyen polis G.B. ise ifadesine şöyle devam etti:

"Bu kişinin yüzü kapalıydı. O esnada tekrar bize doğru taşlar atılmaya başlandı. Hem bu şahsı hem de kendimizi taşlardan korumak için araca bindik. Aracın içinde bu şahsın yüzündeki bezi açınca çocuk olduğunu anladık. Araçla güvenli bölgeye gitmek için Kulp ilçesi istikametine doğru yöneldik. Kumluca bölgesine gelince durduk. İlçe Emniyet Amirliği önüne geldiğimizde araçtaki şahıs kendi hakkında işlem yapılırsa geleceğinin kararacağını ailesinin üzüleceğini ve zor duruma düşeceğini söyledi. Bunun üzerine A.O İlçe Emniyet Amirliği’nin önünde araçtan inerek çocuğu istediği yere bırakın dedi. Araçtaki şahıs İlçe Emniyet Amirliği’nin önünde inmek istemedi. Çünkü burası Lice, beni burada polis aracından indirirseniz, bana ajan derler. Beni uzakta indirin dedi. Biz de yaklaşık 1 kilometre uzaklıktaki bir yere bu şahsı indirdik. Kesinlikle darp iddialarını kabul etmiyorum."

"TAŞKINLIK YAPIYORDU" SAVUNMASI

Polis memuru E.Ö ise kendisini, çocuğun 'taşkınlık yaptığını' söyleyerek savundu.

E.Ö. ifadesinde "Seyir halindeyken araçtaki şahıs taşkınlık yapıyordu. Plastik kelepçe ile elini bağladık. İlçede kurum amirleri toplantı yaparak toplumsal olaylarda çocukların öne sürüldüğü ve bu sebeple çocukları kazanmak maksadıyla bunları kimin ileri sürdüğünü öğrenmek suretiyle çocuklara işlem yapılmaması doğrultusunda karar alındığını şifaen biliyordum. Araçta kimin kendisini bu eylemlere yöneltitğini sorduğumuzda bakkal Süleyman isimli bir şahsın bu eylemlere yönlendirdiğini, kendilerine lastik diye tabir edilen plastikleri sağladığı ve bunların da bu şekilde yakıldığını beyan etti. Araca aldığımız şahsa yaşının kaç olduğunu sorduğumuzda 14 yaşında olduğunu söyleyince, kolundaki plastik kelepçeyi çıkardık. İlçe Emniyet Amirliği’ne geldiğimizde çocuk bizden işlem yapılmaması istedi" ifadelerini kaydetti.

"YARALANMASI TAŞ ATILDIĞI ESNADA OLMUŞ OLABİLİR"

Polis memuru İ.A ifadesinde şunları söyledi:

"İhbar olunan yere geldiğimizde kalabalalık bir grup dağıldı ve içlerinden birisini olay yerinin hemen yanında bir binanın bahçe duvarının kenarında yakaladık. Kendisi bize karşı direndi. Biz de kademeli olarak güç kullandık. Biz de 2-3 kişi koluna girerek araca bindirdik. Olay yerinden acil uzaklaşmak için araca geçtik. Araçtan inerken uzun namlulu silahı ayağımızın altına koymuştuk. Bu şahsı da E. İle aramıza alarak yere oturttuk. Çünkü araçta yer yoktu. Şahıs aracın içerisinde halen mukavemet gösterince biz de şahsın kollarına plastik kelepçe taktık. Ben ve E. Birlikte taktık. E ile aramızdaki silahı uzaklaştırdık. (…) İlçe Emniyet Amirliği’ne yaklaşık bir kilometre civarı bir mesafede çocuğu indirdik. İndirdiğimizde herhangi bir şekilde eli ya da herhangi bir yeri bağlı değildi. Yaralanması da yoktu. Yaralanması taş atıldığı esnada olmuş olabilir."