Merkez Bankası'nın faiz artış kararına rağmen kurdaki düşüşün neden sağlanamadığını yazan Ekonomist Burcu Aydın Özüdoğru, ekonomi politikasında güven sağlama ve yapısal politikaların da fiyat istikrarı için önemli olan gıda, tarım, işgücü ve eğitim gibi alanlardaki katılıkları çözmemesi halinde, kurdaki düşüşün sağlanamayacağını kaydetti. Özüdoğru, hızlı bir iyileşme beklemenin gerçekçi olmayacağını kaydetti.

Kaynak: Haber Merkezi
Döviz kuru, faiz artışına rağmen neden düşmüyor?
Fotoğraf: Depophotos

Ekonomik krizle birlikte artan hayat pahalılığı yurttaş üzerinde etkisini git gide artırırken, son günlerde uzunca süredir üzerinde yazılıp çizilen konulardan birisi de döviz kurlarındaki önlenemez artış oldu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz artırmasına rağmen rezervler artmadı, döviz kurlarında düşüş sağlanamadı.

Ekonomist Burcu Aydın Özüdoğru, ekonomim.com'da yayımlanan bugünkü yazısında faiz artırımlarına rağmen kurun neden düşmediğini yazdı. 

Turizm kaynaklı döviz girişinin düşük, yabancı para ödeme ihtiyacının yüksek olduğu bir dönemde kur ve rezerv üzerinde hızlı bir iyileşme beklemenin gerçekçi olmayacağını kaydeden Özüdoğru, "TL varlıklara olan ilgi döviz kurunu rahatlatacak olacaksa da tarihi dip düzeylere düşen rezervleri (swap ve kamu mevduatları hariç) iyileştirme ihtiyacı, nominal döviz kurundaki değer kaybının izleyen aylarda da devam edeceğini bize söylüyor" ifadesini kullandı. 

Tek başına Merkez Bankası faiz artışının zaman içinde liralaşma senaryosu için yeterli olmadığını kaydeden Özüdoğru, "Bu senaryonun gerçekleşmesi için ekonomik aktörlerin güveninin tesis edilmesi; dolayısıyla ekonomik ve yapısal politikaların bu süreci desteklemesi gerekiyor" dedi. 

"FİYAT İSTİKRARI SORUNU ÇZÖÜLMELİ"

Ekonomi politikasının güven sağlaması gerektiğini vurgulayan Özüdoğru, özetle şu ifadeleri kullandı:

"Bugünlerde IMF Başkanı Georgieva’nın da gündeminde olduğu üzere; kurumsal bağımsızlık, enflasyon ve uzun vadeli sürdürebilir ekonomik büyüme için kritik öneme sahip. IMF ekonomistlerinden L. I. Jacome ve S. Pienknagura (2022) tarafından yapılan çalışmaya göre, bağımsızlık değerlerinin yüksek olduğu ülkelerde hane halklarının enflasyon beklentileri düşük enflasyonu destekliyor.

Dolayısıyla ekonomi politikası konusunda kamuoyu güvenini sağlamak adına ilk önce kurumsal bağımsızlığı ve hesap verebilirliği tesis edecek düzenleme ve uygulamaları hızlı bir şekilde hayata geçirmemiz gerekiyor.

Eş zamanlı olarak, kamu maliyesinin de genişleyici bir çerçeveden çıkarak Merkez Bankasının yürüttüğü para politikasıyla uyumlu bir yapıda yeniden şekillenmesi gerekiyor. Ancak bu hiç de kolay bir süreç değil. Kamu maliyesinin sırtında Kahramanmaraş Merkezli deprem bölgesinin yeniden inşa edilmesi, kamu personeli, sosyal güvenlik sistemi, faiz, başta İstanbul olmak üzere binaların afetlere karşı güçlendirilmesi gibi birçok harcama yükü var.

Maliye politikalarının yanı sıra yapısal politikaların da fiyat istikrarı için önemli olan gıda, tarım, işgücü ve eğitim gibi alanlardaki katılıkları çözmesi gerekiyor.

Özetle; belirtiğim tüm bu alanlarda koordineli ve etkin politikaların uygulanması halinde enflasyonun hedefe, rezervlerin de uluslararası kabul gören yeterlilik seviyelerine ulaştığını görebiliriz."