Kritik seçim dünyanın da gündeminde. Dış basında Erdoğan’ın giderek otoriterleşen yönetimine dikkat çekilirken seçimin başlıca belirleyeninin “ekonomi” olduğu belirtiliyor.

Dünyanın gözü 14 Mayıs seçiminde: Soğanlar ve seccadeler

DIŞ HABERLER

Dünyanın gözü de Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimine kilitlenmiş durumda. İngiliz The Economist’ten Amerikan Politico’ya, Fransız L’Express'ten Alman FAZ’a kadar uluslararası yayın kuruluşları hemen her gün seçimi işliyor.

Seçimleri “2023’ün en önemli seçimi” başlığıyla kapağına taşıyan The Economist dergisinde yayımlanan makalede, “Erdoğan’ın kaybetmesinin küresel sonuçları olan siyasi bir dönüş olacağı” aktarıldı. Derginin kapağında, Türk bayrağının yanı sıra AKP’li birçok ismin tepkisine yol açan “Erdoğan gitmeli”, “Demokrasiyi kurtarın” ve “Oy verin!” ifadelerinin birer çıkartma üzerinde yer aldığı bir görsel de kullanıldı. Yazıda, Erdoğan’ın seçimi kaybetmesinin "tüm dünyada demokratlara umut vereceği, diktatörlerin seçimle gidebileceğini göstereceği" belirtildi. Ekonomi politikalarının rekor düzeyde enflasyona sebep olduğuna değinilen yazıda, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve enflasyonu tek haneye indirme sözü veren Kılıçdaroğlu’nun “yabancı yatırımdaki çöküşü tersine çevirebileceği ancak düzeltmesi gerekenin sadece bu olmadığı” kaydedildi. Muhalefetin seçimi kazanması halinde Batı ile ilişkilerin de düzeleceği aktarılan yazıda,  AB ile ekonomik ve siyasi yakınlaşmanın tekrar sağlanabileceği belirtildi.

SİYASİ BEDEL ÖDEYEBİLİR

ABD merkezli Foreign Policy dergisinin nisan sayısındaki “Türkiye seçimlerini ya Kemal Kılıçdaroğlu kazanırsa” başlıklı yazıda, 2003’ten bu yana ülkeyi yöneten Erdoğan için “Onu anca bir doğal afet koltuğundan edebilirdi ve 6 Şubat depremi bu rolü oynayacak gibi” ifadeleri kullanıldı. Erdoğan’ın “tüm siyasi kurumların içini boşaltıp şekillendirerek tüm gücü elinde topladığı” değerlendirilen yazıda “Rakiplerini baltalamak için devlet aygıtını kullandı ve bir zamanların sorumsuz medyası artık hükümetin dilini ezberden tekrar edecek bir noktada. Bir zamanlar laik milliyetçi müesses nizamın tabyası olan yargı şimdi AKP’nin elinde” ifadelerine yer verildi. 

Hükümet değişiminin yurttaşlar için nefes alınacak bir alan açacağının görüldüğünün belirtildiği yazıda, Kılıçdaroğlu ve ortaklarının nasıl yöneteceklerinin Altılı Masa’daki çeşitlilik nedeniyle kafalarda soru işareti bıraktığı belirtildi. Muhalefetin önünde zor bir yol olduğu belirtilen analizde, Kılıçdaroğlu’nun daha adil ve demokratik bir siyasi sistem istemesi sebebiyle niyetinin temiz ve doğru olduğu belirtilirken, yeni gelecek hükümetin, büyük bir siyasi bedel ödeme olasılığı olduğunun da altı çizildi.

SOĞAN VE SECCADE

Haber sitesi Politico’da yayımlanan “Soğanlar ve seccadeler: Türkiye demokrasi için verdiği mücadelesine ilerliyor” başlıklı yazıda ise seçimde gündemin hayat pahalılığı ve dini değerler tarafından belirlendiği ifade edildi. 2000’lerin başında İslamcılığı, parlamenter demokrasiyi, ilerici sosyal refahı, NATO üyeliğini ve AB çizgisindeki reformları dengeleyeceği vaat edilen Erdoğan’ın yıllar içinde tüm gücü elinde toplayarak otoriterleştiğine dikkat çekildi.

Kılıçdaroğlu'nun kamuoyu önünde Alevi olduğunu açıklayarak kapsayıcı lider imajını daha da öteye taşıdığını kaydeden Politico, bu adımın, Sünni çoğunluğa mensup popülist bir cumhurbaşkanına karşı oynanmış riskli bir kumar olduğu yorumunu yaptı. Erdoğan için otoriterliğe geçişte dönüm noktasının 2013’teki Gezi Protestolarının olduğu aktarılan yazıda, 2016’daki darbe girişiminin “bardağı taşıran son damla” olduğu ifade edildi. Erdoğan’ın ciddi bir yenilgi karşısında seçim sonuçlarını hileyle değiştirmesinin mümkün olmayacağı belirtilen yazıda, sonucun yakın çıkması durumunda Erdoğan'ın riskli bir manevrayla oyların yeniden sayımını talep edebileceği ya da dikkatleri başka bir yöne çekebilecek bir "olay" durumunda olağanüstü hal ilan edebileceği olasılığının da gündemde olduğunu belirtildi.

ÜLKEYE ODAKLANACAK

Bloomberg’de yer alan analizde ise Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasında kıran kırana bir yarış olduğuna değinilerek, anketlerin tüm sonuçların mümkün olduğunu gösterdiği aktarıldı. Erdoğan’ın seçmenlerin dikkatini ekonomiden terör ve LGBTİ düşmanlığı gibi konulara çektiği aktarılan yazıda, Kılıçdaroğlu’nun “daha uzlaşmacı ses tonuyla hoş bir değişiklik olacağı” vurgulandı. Yazıda Batılı liderlerin yıllar içinde Doğu’ya sürüklenen Türkiye’nin iktidar değişikliğiyle NATO’ya ve kendilerine yakınlaşması beklentisi olduğuna değinildi. Ancak Kılıçdaroğlu’nun göreve gelmesi halinde önceliğinin ülkedeki baskıcı rejimin sona ermesi, ekonominin iyileştirilmesi ve depremin hasarının giderilmesi olacağı aktarıldı. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun Ukrayna’daki savaşıyla birlikte kutuplaşan dünyada uzlaşmacı politikayı sürdüreceği kaydedildi.

DEMOKRATİK REJİM YOK

Fransız haftalık dergi L’Express ise Erdoğan’ın 2017 referandumuyla tüm gücü elinde topladığını yazdı. 14 Mayıs’ın tarihi bir dönüm noktası olduğu belirtilen yazıda, “Türkiye’de özgür ve adil seçimlerin yapıldığı demokratik bir rejimin olmadığı” belirtilerek “Erdoğan’ın medyanın yüzde 90’ını kontrol ettiği ve ülkede basın özgürlüğünün bulunmadığı” kaydedildi. Erdoğan’ın yenilgi halinde iktidardan ayrılmayı reddedebileceği uyarısı yapıldı.

Alman günlük gazete Frankfuter Allgemeine Zeitung’da (FAZ) yer alan “Yaklaşma ya da yabancılaşma?” başlıklı makalede Kılıçdaroğlu’nun AB’yle tam üyelik görüşmelerinin başlatılması konusunu “baş hedef” ilan ettiği vurgulandı. Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi halinde Ankara ile Brüksel arasındaki diyalogda belirgin bir iyileşme beklendiğine işaret edilen yazıda, onun NATO’yla ilişkilerde de “normalleşme”yi hedeflediği, öte yandan Rusya’ya yönelik ambargolar, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı ve Kıbrıs sorunu gibi konulardaki politikasının Erdoğan’ınkinden farklı olmayacağı ileri sürüldü. Analizde seçilmesi halinde Erdoğan’ın da dış politikadaki çizgisini değiştirebileceği kaydedildi.

Sol liberal eğilimli Tageszeitung’da (TAZ) ise “Erdoğan’a karşı birlik” başlıklı tam sayfalık makalede de Türkiye’deki muhalefetin şimdiye kadar en sıkı birlik içinde Kılıçdaroğlu’nun arkasında olduğuna ve “güç kaybeden Erdoğan’a karşı ciddi şansı” olduğuna değinildi. Yazıda, BirGün’de haftalar önce, muhalefetin adayının belli olmadığı günlerde yayımlanan “Aday olarak kim belirlenirse belirlensin herkes onu desteklemeli. Bundan başka bir şansımız yok artık” yorumuna da yer verildi. İzmir’deki 100 bin bin kişinin katıldığı mitingin “sanki kazanılmış bir seçimin kutlaması” gibi geçtiğine işaret edilen yazıda, sadece İzmir’de değil, diğer kentlerdeki seçim etkinliklerinin de her geçen gün daha fazla insanın Erdoğan rejimine karşı olduğunu gösterdiği kaydedildi.