“Geleneksel mücadele araçlarının tümüyle eskidiğini söylemek fazlasıyla teknolojist bir yaklaşım olur. Ancak sendikalar, elbette çalışmanın biçiminde yaşanan değişimi dikkate alarak bu yeni biçimlere uygun mücadele araçları ortaya koymak zorunda”

Emek hareketi yaşanan değişimi yok sayamaz

HAZIRLAYAN: Sevgim Denizaltı

Gazetemizin yazarlarından Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik ile evden çalışma modelini, bu modelin kalıcı hale gelmesinin emekçiler, emek-sermaye ilişkisi ve örgütlenme üzerindeki olası etkilerini, sendikal mücadelenin geleceğini konuştuk.

Ulusötesi pek çok şirketin ardından Koç Grubu da çalışanlarının bir bölümünün evden çalışmaya devam edeceğini açıkladı. Evden çalışma kalıcı hale mi geliyor yoksa bu tespit için henüz erken mi?
Pandemiyle birlikte uzaktan/evden çalışmada tüm dünyada bir patlama yaşandı. Eurofound tarafından yapılan bir ankete göre AB’de Covid-19 döneminde çalışanların yüzde 48’i uzaktan çalışma deneyimi yaşadı. Salgından önce AB’de çalışanların sadece yüzde 15’inin tele çalışma deneyimi olduğu düşünüldüğünde uzaktan çalışmada bir patlama yaşandığı çok açık. Bu eğilim sürecek.

Ülkemizde de uzaktan çalışmada belirgin bir artış yaşanıyor. Henüz sağlıklı verilere sahip olmasak da hizmet sektöründe uzaktan çalışmada ciddi bir artış yaşandığı ve bunun bir bölümünün pandemi sonrasında da kalıcı olacağı görülüyor. Pandemi dönemi uzaktan çalışmaya geçişin bir laboratuvarı oldu ve uzaktan çalışmaya geçişi hızlandırdı. Eğitim, bilişim, bankacılık, iletişim, gazetecilik başta olmak üzere kimi sektörlerde uzaktan çalışmanın artacağını, yaygınlaşacağını söylemek mümkün. Ancak bunun hizmet sektörünün bir bölümü ile sınırlı olacağının altını çizmek lazım. İmalat, inşaat ve enerjide klasik çalışma biçimlerinin uzunca bir dönem daha devam edeceğini söylemek mümkün. Pandemi bize insansız üretimin olanaksız olduğunu da gösterdi.

emek-hareketi-yasanan-degisimi-yok-sayamaz-844658-1.
Doç. Dr. Aziz Çelik

BİÇİM DEĞİŞSE DE ÖZ AYNI

Bu eğilimin nedeni ne? Neden patronlar evden çalışmanın sürmesini, kalıcı hale gelmesini istiyor?
Uzaktan çalışma, salgın döneminde sağlık nedenleriyle bir zorunluluk olarak yaygınlaşsa da kalıcı hale gelmesinin temel sebebi ekonomiktir. Uzaktan çalışma işgücü maliyetlerini düşürdüğü için tercih ediliyor. İşverenin işyerinde çalışma sırasında ödediği pek çok gider; örneğin yol-yemek ya da kira, elektrik, internet gibi sabit ofis giderleri azalıyor. O nedenle işçilik maliyetleri azalıyor. Uzaktan çalışmaya ilişkin yasada genel kurallar olmasına rağmen yönetmelik çıkarılmadığı için uygulamada pek çok hak ihlali yaşanıyor. Uzaktan çalışma nedeniyle işçilerin haklarında bir kısıtlamaya gidilemez; ancak uygulamada şirketler bunun aksini yapıyor.

Bu modelin kalıcı hale gelmesi, emek-sermaye ilişkisinde, çalışma organizasyonunda ne gibi değişimlere yol açacak?
Önce değişmeyenden başlamak lazım. Uzaktan çalışma bağımlı çalışma ilişkisini, emek üzerindeki denetimi ortadan kaldırmıyor. İş ilişkisinin biçiminde değişim yaşansa da özü değişmiyor. Bu noktanın gözden kaçırılmaması lazım. Kullanılan araç-gereç ve iş mekânındaki değişiklikler kapitalizmdeki bağımlı iş ilişkisinin özünü ortadan kaldırmıyor. İşçi ve işveren yine aynı kalıyor. İş sözleşmesi, iş ilişkisi, ücret ve bağımlı çalışma ilişkisi (emek-sermaye) aynı kalıyor.
Kuşkusuz iş organizasyonunda önemli bir değişim yaşanıyor. İşyeri kavramı değişiyor. İşyeri kavramı uzun bir süredir zaten daha gevşek bir hal almaya başlamıştı. Evler işyerlerine dönüşüyor. Yüz yüze kontrol mekanizmalarının yerini artan biçimde elektronik kontrol mekanizmaları almaya başlıyor. İş ilişkisi giderek gayrişahsi hale geliyor. Evler giderek ofislere dönüşecek. İş, özel yaşamın çok daha fazla bir bölümü kaplayacak hale gelecek.


RUHSAL MESLEK HASTALIKLARI ARTACAK

Peki emekçiler, emekçilerin örgütlenme/hak arama pratikleri ve eğilimleri bundan nasıl etkilenecek?

Uzaktan çalışmanın emekçilerin örgütlenmesi ve ruh halleri üzerinde son derece olumsuz etkileri oluyor ve olacak. Hizmet sektörü zaten sendikal örgütlenmenin daha zor olduğu bir sektör. Bu sektörde sendikalaşma oranları daha düşük. Uzaktan çalışma, örgütsüzlüğü ve kolektivizmi azaltacak. Sendikaların uzaktan çalışanlara erişimi zorlanacak. Çalışanlar daha da atomize olacak. Sınıf reflekslerinde ve kültüründe değişim yaşanacak. Uzaktan çalışma işçilerin ruh halini de olumsuz etkileyecek, sosyalleşme azalacak ve yalnızlık artacak. Böylece çalışanlar uzaktan çalışma sürecinde psikolojik olarak daha da yıpranacaklar. Uzaktan çalışmanın ruhsal meslek hastalıklarını artırması kuvvetle muhtemeldir. Öte yandan uzaktan çalışma toplumsal cinsiyet eşitsizliği derinleştirici bir rol oynayacak.

SENDİKALARIN FARKINDALIĞI ARTMALI

Evden çalışmada teknoloji, dijitalleşme başrolde. Bu modelin kalıcılaşması, emek sürecinin denetimi açısından ne gibi sonuçlar doğuracak?
Dijitalleşme ve uzaktan çalışma, sanıldığının aksine emek üzerindeki denetimi daha da artıracak. Emek sürecinin denetiminde dijital teknolojiler uzun zamandır uygulanıyor. Pandemi bu süreci daha da artıracak. Böylece çalışanın yaşamının tümünü etkileyen bir iş denetim süreci ortaya çıkacak. İşyeri ile sınırlı olmayan bir denetim süreci bu. Tam bir panoptikon çalışma düzeni. Evde, özel yaşamda, her yerde iş olabilecek. Çalışma zamanı kavramı muğlaklaşacak ve uzayacak. Zaten akıllı araçlarla bu şimdiden başladı.

Bu nedenle erişilmeme hakkı, yeni bir işçi hakkı olarak öne çıkıyor. Erişilme hakkının mevzuatta düzenlenmesi ve sözleşmelere girmesi gerekiyor. Sendikaların bunu gündeme getirmesi, bunun için de öncelikle yaşanan sürece ilişkin farkındalıklarının artması gerekiyor. Bunun farkında olmayan sendikaların etkili olması mümkün değil.

Öte yandan hâlâ Twitter hesabı bile olmayan sendikalar var…

Yeni çalışma biçimleri, sendikaların dijital mecraları daha fazla kullanmasını gerektirecek. Sosyal medya kanalları olmayan ve bunları etkili biçimde kullanamayan bir sendika sınıfın önemli bir bölümüne ulaşmada zorluk çekecektir.

EMEK HAREKETİ HAZIR DEĞİL

Sendikalar işyeri/işletme/toplu sözleşme temelli mücadele yürüten yapılar. Bu haliyle, evden çalışan ve zaten çoğu örgütsüz olan beyaz yakalı işçilerin gereksinimlerini karşılayabilirler mi?
Dediğim gibi; dijitalleşme, uzaktan çalışma gibi yeni biçimler iş ilişkisinin özünü değiştirmiyor. Bağımlı iş ilişkisi, iş ilişkisindeki eşitsizlik ve sömürü devam ediyor. Çalışma biçimlerinde inanılmaz sayıda çeşitlilik ve heterojenleşme yaşanırken, çalışma ilişkisinin özü tersine bir o kadar aynılaşıyor, homojenleşiyor. İşyerleri ve işletmeler ortadan kalkmıyor, biçimler değişiyor. Daha eğreti, güvencesiz ve belirsiz bir hal alıyor. Dolayısıyla sendikaların işlevleri ve onlara olan ihtiyaç olduğu yerde duruyor. Örgütlenme, toplu iş sözleşmesi yapma hedefi yerinde duruyor. Geleneksel mücadele araçlarının tümüyle eskidiğini söylemek fazlasıyla teknolojist bir yaklaşım olur.

Ancak sendikalar elbette çalışmanın biçiminde yaşanan değişimi dikkate alarak bu yeni biçimlere uygun mücadele araçları ortaya koymak zorunda. Ben sendikaların önemli ölçüde bu koşullara uygun olarak kendilerini yenileyebileceğini düşünüyorum. Türkiye emek hareketi pek çok konuda atıl olduğu gibi uzaktan çalışmaya da hazır değil. Hizmet sektöründe sendikal örgütlenmenin zayıflığı bunu daha da zorlaştırıyor. Özellikle hizmet sektöründeki sendikaların bu çalışma biçimine uygun örgütlenme yöntemleri geliştirmeleri şart. Sendikalar çalışma ilişkilerinin değişen biçimlerine uygun araçlar kullanmak zorunda.