Resmi enflasyon verileri üzerinden belirlenen ücret politikası, emekçinin ve emeklinin cebinden çalıyor. Ortaya çıkan geniş makasa tepki gösteren emekli ve emekçiler, yaşadıkları derin adaletsizliğe itiraz ediyor.

Emekçinin cebini TÜİK boşaltıyor
Fotoğraf: ANKA

Dilan ESEN

Ülkede resmi enflasyon yüzde 64,77 olarak belirlense de bağımsız kurumlar, gerçeğin bu oranın 2 katı olduğuna işaret ediyor. Çalışanların ve emeklilerin ücretleri ise TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyona göre belirleniyor. Dolayısıyla TÜİK eliyle yurttaşların maaşlarının yarısı elinden alınıyor. TÜİK’in yüzde 64,77’lik enflasyon verisinin aksine ENAG’a göre enflasyon oranı yüzde 127,21; DİSK/AR’a göre dar gelirlinin gıda enflasyonu oranı ise yüzde 113,1. Enflasyon oranları arasında açılan bu makas ülkedeki emekçilerin ve emeklilerin cebinden çalınan geliri ifade ediyor. Enflasyon oranıyla birlikte memur emeklilerine yapılan zam oranı belirlendi ancak işçi ve BAĞKUR emeklilerinin yaşadığı belirsizlik sürüyor. Milyonlarcasının kök maaşı 5-6 bin lira civarında olurken Hazine desteğiyle 7 bin 500 liraya çıkarılmıştı. Fakat bu kez zam kök maaşlara mı gelecek yoksa tekrar destekle maaşlar mı yükseltilecek bilinmiyor.

Emekliler de çalışanlar da resmi enflasyon ve bağımsız kurumların ayrı ayrı açıkladığı enflasyon verileri arasındaki makasın büyüklüğü nedeniyle yaşadıkları hak kayıplarına dikkat çekti.

MEMURLA EŞİTLENMELİ

Tüm Emeklilerin Sendikası Genel Başkanı Zeynel Abidin Ergen, TÜİK verilerine komuta zinciri içinde karar verildiğine dikkat çekerken “Daha önce Merkez Bankası’nın açıkladığı enflasyon oranının açıklanacağını biliyorduk. Bilimsel değil” dedi. TÜİK verilerinin Türkiye kamuoyunda da karşılık bulmadığına değinen Ergen, “ENAG’ın ve DİSK/AR’ın araştırmaları daha gerçekçi. Tüm yurttaşın maaş artışı TÜİK verileri baz alınarak yapılmamalı. Reel enflasyon üzerinden yapılmalı” diye konuştu.

Hak kaybının yüzde 96’ya dayandığını vurgulayan Ergen, şunları dile getirdi: “Resmi enflasyon oranı hak kaybımızı karşılamaktan çok uzak. Hiçbir çalışan yoksulluk sınırında bir ücret alamıyor. Zaten emekliler rüyasında bile göremiyor, bunun 3’te birini bile alamıyor. Emekli maaşının bu kadar düşük olmasının sebebi 2008’de çıkartılan ‘sosyal güvenlik reformu.’ Bu sosyal güvenlik reformuyla maaş bağlanma oranları çok düştü. Sistem iflas ettti. Yeni bir uygulamanın devreye sokulması lazım. Kök maaş üzerinden zam yapılmamalı. Kök maaş üzerinden yapılırsa 6 milyon üzerinde emekli yine sıfır zam alacak. Bizim önerimiz intibak yasasını da aşan bir öneri. En düşük emekli maaşı, yeni işe girmiş en düşük memur maaşına eşitlenerek diğer kriterler de göz önüne alınarak yükseltilmeli. Tüm bu sorunların düzeltilmesi lazım.”

DERİN ADALETSİZLİK

DİSK/Emekli-Sen Merkez Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi: “Resmi enflasyon ile gerçek enflasyon oranları arasındaki derin fark sürerken, emeklilere yapılan zam oranları arasındaki fark da eşitsizliği ve adaletsizliği derinleştirmeye devam edecek. Mevcut ekonomik ortam, emeklilerin açlık sınırının binlerce lira altında ücretlerle yaşam mücadelesi vermesine neden olacak. En düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyinde belirlenmedikçe, tüm emekli maaşlarına asgari ücret zammı oranında zam uygulanmadıkça, İntibak Yasası çıkarılarak emekliler arasındaki eşitsizlik giderilmedikçe, emeklilerin haklı talepleri, bir an önce emekli sendikaları ile masaya oturulup mutabakata varılarak yaşama geçirilmedikçe her türlü meşru mücadeleye hazırız. Türkiye’nin emeklileri olarak, Hazine katkılarının, resmi enflasyon oranlarının, üç-beş puanlık refah paylarının hükümsüz olduğunu bir kez daha ilan ediyoruz!”

Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Genel Başkanı Kazım Ergün de en düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesine yükseltilmesi talebinde bulundu. Ergün, “Açıklanan enflasyon oranları ve yapılan hesaplamaların hayatın olağan akışına aykırı olduğu aşikâr. Fiyat algısının kalmadığı ortamda, TÜİK enflasyonunun piyasa gerçeklerinden daha da uzaklaşması ve yüksek yaşam maliyeti, emekliyi çok büyük yoksulluğa doğru sürüklüyor. Hükümet yetkililerinin ve parlamentonun piyasanın gerçeklikleriyle yüzleşmesi gerekiyor. Emeklinin sorunlarının gerçek çözümü intibaktır” dedi.

∗∗∗

PAZARLIK RESMİ ENFLASYONDAN YAPILIYOR 

Yıllardır TÜİK’in açıkladığı enflasyon üzerinden bir ücretlendirme politikası uygulandığını hatırlatan DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, şöyle konuştu: “Alım gücünün giderek aşağılara düşmesine neden oluyor. En düşük ücrette buluşturma politikası uygulanıyor. 2010’larda yıllık asgari ücretle 30 altın alınıyorsa bugün 9 altın alınabiliyor. Bu da ücretlerin ne kadar aşağı düştüğünü gösteriyor. Yıllardır uygulanan enflasyonist bir politika var. Sermayenin kâr yollarının açık tutulması, ihracatın güçlü tutulması için dövizin yüksek tutulmasının hepsi resmi enflasyonun düşük gösterilmesinden geçiyor. Gelir gruplarına göre baktığımız zaman en düşük gelirlerinin en çok harcamasının gıdaya gittiğini görüyoruz. TÜİK’in gıda enflasyonunun dikkate alınması zam açısından daha isabetli olur. İnsanlar bilinçli şekilde yoksullaştırılıyor. Toplu sözleşmelerde resmi enflasyon üzerinden pazarlıklar yapılıyor. Tüm ücretler asgari ücret seviyesine çekiliyor. Ucuz bir emek yaratılmış oluyor.”