Seçimde beraberlik olmaz, biliyorum. Kastım şu: Erdoğan / Saray / İktidar, seçimlerde Meclis çoğunluğunun muhalefete kaptırılması ihtimalini ciddiye alıyor. Bir türlü açıklayamadıkları B Planı’nı buna göre yapıyor.
Nereden mi çıkartıyorum?
Saray çevresinden gelen yorum ve açıklamalardan.
Gerçi Saray’a yakınlığı su götürür.. Yine de, iktidarın elinde kalan üç beş kalemden biri olarak Abdülkadir Selvi, Erdoğan’ın hesaplarına dair ilginç işaretler verdi. Diyarbakır gezisi sonrası şunları yazdı örneğin:
“Erdoğan İslamcılık kartını sahaya sürdü. İftarda sarığıyla, cübbesiyle mollaların verdiği görüntü bunu tamamlıyordu. Erdoğan, ‘Bunların yakından, uzaktan İslam’la bir alakası var mı? Bunlar ateist, bunlar dinsiz. Kuzey Suriye’de ülkemize saldıranlar bu ülkenin dostları mı? Neymiş Kürt’müş. Onların Kürtlükle alakası yok. Onları George idare ediyor’ diyerek PKK ile Kürtlerin arasına set çekmeye çalıştı. Bir de şimdiye kadar pek tercih etmediği bir uyarıda bulundu. ‘Bu dava hepimizin davasıdır. Bu davaya destek verirsek beraber kazanırız. Yok destek vermezsek hepimiz kaybederiz’ dedi. Demek ki Erdoğan durumu ciddi görüyor.”
Analiz yanlış değil! Erdoğan DURUMU ÇOK CİDDİ GÖRÜYOR gerçekten de. Öncelikle HDP’nin barajı geçtiğinin farkında. Millet İttifakı’na, CHP’ye çatarken bile Demirtaş’ın adını anmadan geçmiyor. Muhalefete hep oradan vuruyor. Bu yüzden, tam da Selvi’nin yazdığı gibi, Batı’da demokrasi şarkıları söylerken Güney Doğu’da sahaya İslamcılık kartını sürüyor. Ancak öyle görünüyor ki, istediğini elde edemiyor.

•••

Bir yandan Demirtaş’ın cezaevinde tutulmasının getirdiği “tarihi” mağduriyet.. Ve aralarında İYİ Parti lideri Akşener’in bile olduğu muhalefet liderleri ve adaylarının Demirtaş’a sahip çıkması..

Diğer yanda özellikle CHP ve Saadet’in Güneydoğu politikası. Baksanıza! (İslamcılık değilse bile) Müslüman olma konusunda Erdoğan’ın yarışamayacağı Temel Karamollaoğlu Diyarbakır’da çıkıp Kürt açılımı ilan ediyor. Dahası, bir gazetecinin “Trakya diye bir bölge varsa neden Kürdistan diye bir bölge olmasın?” sorusuna aynen şu yanıtı veriyor:”Niye olmasın. Yani Kürtlerin çoğunlukla yaşadığı bölgeye verilen isimdir. Yani temelde böyle bir kelimenin kullanılmasına benim şahsen pek itirazım da olmaz.” Saray’ın nutku tutulmuştur herhalde.. Öyle ya! Ezberler bozuldu mu bozulmadı mı!

Bu kadar da değil. Hem Kılıçdaroğlu hem Muharrem İnce “çocuklarımız üç dil öğrenecek” deyip sayıveriyor: “Resmi dil Türkçe, ana dili, uluslararası dil.”
•••

Anlaşılan Güneydoğu’da Erdoğan’a ekmek yok!
Diğer bölgelerde de bir “dalga” kendisini hissettiriyor. Elbette başlıca nedeni, haftalardır konuşup yazdığımız üzere ekonomi.
Sıkıntı öyle bir hal aldı ki, Afrin unutuldu gitti. Başka zaman olsa memleketin önemli kısmını ayağa kaldıracak Kandil operasyonu (iddiası) üçüncü sayfa haberi muamelesi görüyor. Saray’ın sesi sayılan Sabah Gazetesi’nde kendisine birinci sayfada yer bulamıyor. Hal böyle olunca...

•••

Saray’ın baş danışmanlarından Mehmet Uçum işareti verdi!
ABD’li Bloomberg’e konuştu.
Şu cümleleri kurdu:
“Eğer muhalefet parlamentoyu alır ve Erdoğan yeniden seçilirse siyasetçiler vatandaşların ‘birbirlerini denetleme ve işbirliği yapmalarını’ istediğini anlamalı. Eğer başaramazlarsa parlamento ya da cumhurbaşkanı yeni seçime gitme kararı alabilir.”
Gazeteler bu sözleri “kazanana kadar seçim” diye yorumladı.
Hayır. Bence Erdoğan’ın B Planı’na geçiş işareti.
Öncelikle, Saray’dan bir isim, bir başdanışman “EĞER MUHALEFET PARLAMENTOYU ALIRSA” diyor. Böyle bir şeye AKP iktidarında ilk kez tanık oluyoruz.
7 Haziran’ı hatırlatmayın. O, sonucu farklı da olsa, AKP’nin “Meclis’te çoğunluk yine bizde olacak” iddiasıyla gittiği bir seçimdi.
Zaten baksanıza, Doğu Perinçek bile cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kendisinin kalacağı iddiasında. Yarışta, hele bu politik bir yarışsa, böyledir. Oy oranınız yüzde 1’i bile bulmasa “1. olacağınızı” söylersiniz. Aksi, daha başta havlu atmak diye yorumlanır. “İddiası olmayana neden oy vereyim ki” dedirtmekten korkulur.
Oysa, Saray artık “EĞER MUHALEFET PARLAMENTOYU ALIRSA” diyor. Piyasaların sevdiği tabirle, böyle bir ihtimali şimdiden satın alıyor.
Ve bu ihtimali “seçmenin siyasetçilere vereceği BİRBİRİNİZİ DENETLEYİN / İŞBİRLİĞİ YAPIN mesajı” diye yorumluyor.
Uçum’un sözlerini, gazeteler “kazanana kadar seçim” diye yorumladı. Bana göre, Uçum’un -elbette Saray adına- ilettiği mesaj şu:
“Eğer muhalefet parlamentoyu, Erdoğan da cumhurbaşkanlığını alırsa, iki güç birbirini denetleyerek ve işbirliği yaparak yola devam etmeli.. Biz buna hazırız. Gücü bölüşebiliriz..”
Dedim ya! Erdoğan, zoru gördü. Havanın döndüğünü fark etti. Yok etmeye çalıştığı Meclis’i “kabulleneceği” mesajını verdi. Mutlak galibiyet için çıktığı sahada şimdi beraberliğe razı oldu.
Ha, o beraberliği elde edebilir mi!
HASTA LA VİSTA!!