Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un kadınların kazanılmış haklarını saldırıya açık hale getiren açıklamaları üzerine Eşitlik İçin Kadın Platformu Bakan Selçuk'a çağrı yaptı. Kadınlar, "kazanılmış haklarımız aleyhine çalışmaktan vazgeçin" dedi

EŞİK'ten Bakan Selçuk'a çağrı: Kadınların kazanılmış hakları aleyhine çalışmaktan vazgeçin

BİRGÜN KADIN

İktidar ve gericiler tarafından kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırılar sürüyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da bu saldırılara çanak tutuyor.

Bakan Selçuk, son 1 ay içinde nafakanın süreye bağlanması, kadın cinayetleri, ALO Şiddet hattının salt sosyal destek hattına dönüştürülmesi ve evlilik yaşının düşürülmesi yönünde çok sayıda açıklama yaptı. Selçuk'un bu açıklamaların tümü kadınlar ve kız çocuklarının aleyhine oldu.

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), Zehra Zümrüt Selçuk'un kadınların aleyhine açıklamaları üzerine çağrı yaparak, "Bakan Zehra Zümrüt Selçuk’u kadınların kazanılmış hakları aleyhine çalışmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz!" dedi.

NAFAKANIN SÜREYE BAĞLANMASI HAK İHLALİ

"Selçuk 16 Ekim’de yaptığı açıklamada, Medeni Kanun’da düzenlenen yoksulluk nafakasının süreye bağlanmasını tekrar tartışmaya açma talebini dile getirdi. Uygulamada boşanma davalarında eğer kadın çalışıyorsa genellikle yoksulluk nafakası bağlanmamaktadır. Nafaka asıl olarak ev kadınları açısından önem taşımaktadır" diyen EŞİK, "Ülkedeki yüksek işsizlik oranları ve kreş yokluğu da hesaba katıldığında, özellikle boşanmış çocuklu kadınların 2-3 yıl sonra nafakanın da kesilmesi halinde ne yapması beklenmektedir?" diye sordu.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Çocukların ve yaşlıların bakımı dahil, ev içinde ücretsiz emek sarf etmiş, bu sebeple çalışma hayatına hiç katılamamış, katılması engellenmiş veya ev içindeki bakım emeği yükü nedeniyle iş hayatından ayrılmak zorunda kalmış, yeniden çalışma hayatına katılması önünde bir dizi engel bulunan kadınların nafaka hakkına sınırlama getirmenin Türkiye’de giderek artan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştireceği açıktır. Ayrıca, nafakanın süreye bağlanması veya hakim takdirine bırakılması kadınlara yönelik ekonomik, psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddeti artıracak, kadınları ev içine hapsedecek ve kadınların boşanma kararı almalarını zorlaştırarak büyük hak ihlallerine neden olacaktır."

BAKANLIK ŞİDDETE GÖZ YUMUYOR

Bakan Selçuk'un 12 Eylül’de yaptığı açıklamada, kadına karşı şiddet ile gerçek durumu yansıtmaktan uzak olan İçişleri Bakanlığı’nın verilerini dikkate aldığını, her kadın cinayetinin kadına şiddet kapsamında olmadığını, her şüpheli kadın ölümü ve intiharlarının da bu kapsamda olmadığını söylediğini hatırlatan EŞİK, Bakan Selçuk'un aynı açıklamada, ALO 183 hattının sadece kadınlara rehberlik hattı olduğunu, şiddet anında değil sonrasında aranabileceğini, şiddet anında kolluk kuvvetlerine ulaşılması gerektiğini belirttiğini ifade etti.

Bakan'ın İçişleri Bakanlığı’nın KADES uygulamasının kullanılmasını tavsiye etmesine ilişkin "Bu açıklama, Türkiye’de kadına karşı şiddetle ilgili devlete ait bir telefon hattı bulunmadığının itirafıdır" diyen EŞİK, "KADES, akıllı telefonu ve internet paketi olan ve o telefonda bu tür programları kullanabilecek kadınlar içindir. Diğer kadınlara ne yapmaları önerilmektedir? Bu, devlet olarak kadınları, hiçbir acil yardım hattı olmaksızın şiddetle ve can güvenliği sorunu ile tek başına bırakmak demektir. Oysaki İstanbul Sözleşmesi’nin 24. maddesi, devletleri 'Sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet olayıyla ilgili olarak telefonla arayanlar için, gizliliğe bağlı kalarak veya arayanların kimliklerinin açıklanmamasına gereken dikkati göstererek, ülke çapında 7 gün 24 saat esasına göre faaliyet gösteren ücretsiz telefon hatlarının oluşturulması için gerekli yasal veya diğer tedbirleri almak' ile yükümlü kılmaktadır" denildi.

Bakan Selçuk'un skandal açıklamalarından bir diğerinin ise nüfusun yaşlanmaması için 'evlilik yaşının öne çekilmesi, kadınların en az üç çocuk doğurması' olduğunun altını çizen EŞİK, "Evlilik yaşının öne çekilmesi demek, çocuk yaşta zorla evlendirilmelerin ve çocukların cinsel istismarının önünün devlet eliyle açılması demektir. Bu açıklamalar ve girişimler, mevcut Medeni Kanun’un ve Ceza Kanunu’nun parça parça yürürlükten kaldırılmasına, kadın ve kız çocukları aleyhine işleyen fiili bir hukuk sistemi yaratılmasına yol açma niyetinin açık ifadeleridir" ifadelerine yer verdi.

EŞİK'TEN BAKANLIKLARA ÇAĞRI

EŞİK olarak, Sayın Bakanı ve başta Adalet ve İçişleri bakanlıkları olmak üzere tüm resmi mekanizmaları;

►Kadına karşı ekonomik ve psikolojik şiddet oluşturan yoksulluk nafakası ile oynanması girişimlerine son vermeye;

►Acilen İstanbul Sözleşmesi’nin 24. maddesinde belirtilen nitelikleri taşıyan bir Alo Şiddet hattının oluşturulmasına;

►TCK 103. madde kapsamındaki çocuk cinsel istismarcılarına af, “erken evlilik” adı altında çocuk cinsel istismarının meşrulaştırılması gibi girişimlere son vermeye;

►Kadınların Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve şiddet ile ilgili kanunlardaki kazanılmış haklarını ve anayasal eşit vatandaşlık ilkesini kamuoyu önünde sürekli olarak tartışmaya açan tüm söylem ve girişimlerine son vermeye;

►İçişleri Bakanlığı tarafından tutulduğu belirtilen kadın cinayeti verilerini kamuoyu ile paylaşmaya;

►4. Ulusal Eylem Planı ve Strateji Belgesinde, tıpkı daha öncekinde olduğu gibi, İstanbul Sözleşmesi’nin devlete yüklediği görevleri temel hedefler olarak belirlemeye ve kadına yönelik şiddet ile etkin mücadele için toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı bir eylem planı hazırlamaya çağırıyoruz.