İktidara yakın basının ortaya attığı çalışma saatlerinde kısalma haberlerinin esnek çalışma sisteminin önünü açacağı belirtildi. BirGün’e konuşan uzmanlar, “iktidar çalışma hayatında güvencesizliği inşa etmeye çalışıyor.” dedi.

Esnek çalışmaya yol yapıyorlar
Fotoğraf: AA

Oğulcan AYDIN

AKP'ye yakın basın tarafından dolaşıma sokulan “Haftalık çalışma süresi 40 saate düşecek” haberlerinin, “Sefalet programı” olarak da adlandırılan Orta Vadeli Program’ın (OVP) bir yemi olduğu öne sürüldü. OVP’de yer alan ayrıca Ekonomi ve Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan tarafından da açıkça ifade edilen “Çalışma hayatında esnekleşme” ile güvencesiz çalışma koşullarının işçilere dayatılması bekleniyor. Esnek çalışma koşullarının uygulanmaya başladığı takdirde kamusal emeklilik kazanımları yitirilecek.

BirGün’e konuyu değerlendiren uzmanlar, mevcut İş Kanunu’nda yer alan “Haftalık 45 saat çalışma” hakkının da ihlal edildiğini hatırlattı. Dr. Arif Koşar, “Düzenleme ile haftalık çalışma süresi 20 saate de düşebilir ama uygulanmaz, iktidar bu tür vaatler ile çalışana bir havuç uzatıyor” dedi.

SÖMÜRÜYE ZEMİN ARAYIŞI

Böyle bir düzenleme ile emekçilerin çalışma koşullarında esnekleştirme ile karşı karşıya kalacağını vurgulayan Koşar, BirGün’e yaptığı değerlendirmede “Çalışma sürelerinin düşürülmesini hükümet gündeme getiriyor olabilir, haftalık çalışma sürelerinin düşürülmesi de elbette olumlu bir gelişme olur. Ancak burada şöyle bir tehlike var, çalışma sürelerinin düşürülmesinin yanı sıra İş Kanunu’nun değişmesi ile farklı İş Kanunlarının birleştirilmesi adı altında bize ne sunuluyor? Bize verilen havucun karşılığında hükümet hangi tavizleri ve hak gasplarını gündeme getiriyor buna bakmak lazım. OVP’de önümüzdeki üç sene çalışma yaşamının esnekleştirilmesi çok önemli bir hedef olarak orta koyuluyor. İkincisi Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan, İş Kanunu’nun esnek çalışma düzenin yaygınlaştırılmasını en önemli hedeflerden biri olarak belirledi. Verimlilik artışı ile paralellik kurmuştu" diye konuştu.

Hükümetin mevcut kazanımları ortadan kaldırmaya çalıştığını ifade eden Koşar şöyle devam etti: “En temel noktalardan biri de kıdem tazminatı. Kıdem tazminatları fona devredilecek. Bu Türkiye’de çalışanlar için sınırlı bir güvence niteliği taşıyor. Patronlar haklı bir gerekçe ile işçi çıkarmak zorunda kalıyordu, yeni düzenleme ile bu ortadan kalkabilir. Öte yandan kıdem tazminatı fona devredilerek emeklilik primine dönüştürülmeye çalışılıyor. Tam bir havuz politikası mantığı ile hareket ediyorlar. 40 saatlik çalışma fikrini ortaya atarak tüm Türkiye’deki çalışma piyasasında güvencesizliği inşa ediyorlar. Türkiye’de yasal zorunluluk da uygulanmıyor. Fiilen çalışma 60 - 70 saate yaklaşıyor kimi sektörlerde. Milyonlarca işçi bunu yaşıyor. Uygulanmayan bir düzenlemeyi düzeltseniz dahi uygulanmamaya devam eder. Türkiye’nin ekonomik yapısı ucuz iş ve aşırı sömürü üzerinden gelişiyor. Düzenleme ile haftalık çalışma saati 20 saate inse bile gerçek hayatta bunun bir karşılığı olmayacak.”

NABIZ ÖLÇÜLÜYOR

"Yeni düzenlemeden önce var olan yasanın uygulanması lazım" diyen Prof. Dr. Aziz Çelik ise şunları aktardı:

“İş Kanununda yapılan değişikliklerin reklamı olarak düşünüyorum. Çalışma saatleri 40 saate düşecek diyorlar ancak bu konuda teklif, metin ya da sendikalara sunulan bir öneri yok. Konu şu an spekülasyon boyutunda. Tabii ki de çalışma saatlerinin düşük olması gerekiyor ancak Türkiye’de çalışma saatleri 1980’den bu yana kısalmadı, ayrıca çalışma saatleri yasal olarak kısaltılmış haliyle bile Türkiye fiilen OECD ülkeleri arasında en uzun çalışma saati olan ülke. Bunun çözülmesi lazım, mevcut yasal düzenleme dahi uygulanmıyor. Bunun giderilmesi gerekiyor. Yasal düzenlemeye ilişkin yeni bir kaynak da yok ortada. Değişikliğin pazarlamasını yapıyor. Büyük ölçüde yapılacak kanun değişikliğine göre bir bayram şekeri bu. Kamuoyunun nabzını ölçmeye çalışıyorlar. Orta vadeli programda yer alan esnekleştirme modeli, kıdem tazminatının fona devredilmesi gibi düzenlemeler esas tehlikeler. Paketin de tümünü görmeden parça parça böyle haberler çıkarılıyor.”