“Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir” RTE.

İnsan olduğumuzdan her seferinde şaşkınlık ve öfke duygumuz kabarıyor, yoksa Erdoğan’ın bu konudaki ilk sözleri değil bunlar, sözgelimi, 2010’da ‘kadın kadındır, erkek erkektir. Bunların eşit olması mümkün mü?’ demişti.

Erdoğan yahut bir hükümet yetkilisi ne zaman kadın meselesine dair kışkırtıcı bir laf etse, gündem değiştirmek için söylüyorlar prim vermeyin lafları dolaşmaya başlıyor. Büyük resme baktığınızda belki gündem değiştirmek için kullanılıyor. Ama ev içlerindeki gündemin değişmemesine yol açıyor bu laflar.

Tanımlamak tahakküm kurmaktır. ‘Kadın dediğin’le başlayıp, ‘iffetli olacak’ ‘mülayim olacak’ ‘kocasının lafından çıkmayacak’la biten cümlelerle büyümüş erkeklere bir cesaretlendirme daha oluyor devlet makamlarınca kendilerine verilen bu üstünlük titri. Zaten ‘oğlumuz sapına kadar erkek’, ‘göster amcalara pipini’, ‘oğlumuz sünnet olup erkek oldu’, ‘oğlumuz milli oldu’, ‘erkeğin elinin kiri’, ‘erkek dediğin sever de döverde’ sözleriyle büyütülen erkeklere bir gaz verme daha…

Tanımlayıp mağduriyet yaratmak, erkeklikten kaynaklı bir kötülük değil, erk’ten kaynaklı bir zulüm. İçine hapsedilmek istendiğimiz tanımlara uymadığımız düşünüldüğünde suçlu oluyoruz, dayağa, öldürülmeye müstahak görüyorlar bizi. Ne hakla derseniz? Kadın erkek eşit değil diye Cumhurbaşkanı bile söylüyor. İktidar her manada iktidar olma derdinde. Başta tanımlayarak: Kadın iffetli olacak, kahkaha atmayacak, kızlı erkekli yaşamayacak, evlenirken seçici olmayacak, en az üç çocuk doğuracak. Ekrandaki zalimler evdeki zalimlere cesaret veriyor… İş cinayetlerinden sonra katilleri aklamak için kullanılan fıtrat kelimesi, müstakbel katillere, şimdiden göz kırpıyor.

Zaten devlet üstüne düşeni yapmadığı için daha çok kadın ölüyor. Tedbir ve koruma mekanizması işlemediği için, cezalar caydırıcı olmadığı için. Evinde dayak yiyen kadınlar, yan komşunun insafına bırakıldığı için. Dayak yedikten sonra şikâyetçi olacak gücü ve fırsatı bulanlardan şahit istendiği için. Karakolda polisler kadınlara evine dönmesini telkin ettiği için. Kadın sığınma evleri güven vermediği için. (bakınız: Bolu’daki kadın sığınma evinin adresinin bir ihale için gazetede yayınlanması) Cana kast eden adamlara, teşebbüs durumunda kalması ve iyi halden dolayı indirim verildiği için kadınlar ölüyor. Bütün bunlar kadınların şiddete maruz kaldıkları evlerden çıkma cesaretlerini kırdığı için. Bütün bunlar kadınlara zulmedenlere cesaret verdiği için…

Olay ‘Kadın ve Adalet Zirvesi’nde geçiyor: Erdoğan,“Kadınların ihtiyacı olan şey nedir? Burada bazen erkek kadın eşitliği diyorlar. Kadın kadına eşitlik doğru olandır. Erkek erkeğe eşitlik doğru olandır” diyor. Eğitimde getirmeye çalıştıkları haremlik selamlık uygulamasını, eşitlikte de getirmek istiyorlar demek.

Olay, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele gününden bir gün önce, bir kadın derneğinde geçiyor: Zamanında ‘Ananı da al git’ sözlerini de duyduğumuz Erdoğan, Cennet anaların ayakları altındadır, annemin ayağının altını öperdim diyerek: “Feministler bunu anlamaz” çıkışı yapıyor. Yakında, ‘ateistler bunu da açıklasın’ söylemine ‘Feministler bunu da açıklasın’ lafı da eklenecek. Kadın mücadelesine hazımsızlık o raddede ki, insan cumhurbaşkanı da olsa ‘EYYY feministler!’ tonuna geçebiliyor.

Evet olaylar bir kadın derneğinde geçiyor: KADEM. Sümeyye Erdoğan yönetim kurulunda. Kız olursa pembe erkek olursa mavi giysi alır gibi, Bilal Erdoğan’a TÜRGEV, Sümeyye Erdoğan’a KADEM…

“Kadınları erkeklerin yaptığı her işi yaptıramazsınız. Komünist rejimlerde olduğu gibi. Eline ver kazmayı küreği çalışsın, olmaz böyle bir şey. Onun narin yapısına ters düşer” diyor Erdoğan.

Kadın cinayetlerinde katile iyi hal indirimi uygulanan memlekette iş çalışma hayatına gelince, kadına yapılan bu nesli tükenmekte olan karetta karetta muamelesi ikiyüzlülüğün resmi değil de nedir? Resmi makamlar bunu da açıklasın!