“Çocukluğumda ‘hayat’tan hiç etkilenmedim. Asıl ilgimi çeken şey ışıktı. Işık bana neyin fotoğrafını çekip çekmeyeceğimi hep söyledi”

Fotoğraf dünyayla iletişim kurmaktır

Barış Akpolat barisakpolat@gmail.com

Işığın peşindeki bir fotoğraf sanatçısı Tzeli Hadjidimitrou. Hareketi değil ışığı kovalayan, anılarını fotoğraflar aracılığıyla hatırlayan, doğayı kendinden büyük ve güçlü gören ve onu sadece şahitlik yapmak amacıyla yaşayan bir sanatçı. Sanatçıyla Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğu’nun İstanbul, İstiklal Caddesi’ndeki Sismanoglio Megaro binasındaki ‘Midilli, Gizli Ahengin Adası’ sergisinde buluşup memleketinin fotoğraflarını konuştuk.

>> İşleriniz ne kadarlık bir süreyi kapsıyor?

Yaklaşık 10 yıllık çalışmamın ürününü kapsıyor bu sergi. Sappho’nun bir şiiriyle açıyoruz sergiyi. Ayrıca Nobel ödüllü ve Lezvos’a (Midilli) çok farklı bakan yazar Odysseas Elytis’in de önsözünü kullandım sergide.

>> Ne kadar süre kaldınız Midilli’de?

18 yaşıma kadar.

>> Fotoğraflarınızdaki asıl ilham neydi?

Çocukluğumda ‘hayat’tan hiç etkilenmedim. Benim asıl ilgimi çeken şey ışıktı. Işık bana neyin fotoğrafını çekip çekmeyeceğimi hep söyledi. Çünkü ışık iyi değilse her şey çok sıkıcı olabiliyor. Bir yerden geçerken daha önce orada hiç görmediğiniz bir şey görürsünüz, sanki bir anda ortaya çıkmış gibi. Işığın bir anda bam diye ortaya çıkışıyla bazı şeyleri görürüz. Bir coğrafya veya obje ışıkla ortaya çıkar. İnsan fotoğrafı da çekmeyi sevmem. Ben ışığı fotoğraflarım.

>> Hangi saatin ışığını daha çok seviyorsunuz?

Gece ışığını çok seviyorum. Ama esas ilgimi çeken direkt olmayan ışıktır. Arkadan gelen ve binaların içinden ışık da her zaman en sevdiğimdir.

>> Fotoğraflarınızda aynı zamanda yıldızların ışığını da kullandığınızı görüyorum....

Evet, neredeyse son 5 yıldır gece fotoğraflarımda ekstra ışık veya flaş kullanmadım. Profesyonel olarak mesela bir binayı fotoğraflama işi aldığımda da flaş kullanmıyorum. Her zaman ışığı keşfedip onu takip etmeye çalışıyorum.

>> Fotoğraf çekmeye ne zaman başladınız ve bu sizin için ne zaman sanat olmaya başladı...

Sanat mı değil mi bilmiyorum. Tek hedefim kendimi ifade edip işlerimin aracılığıyla insanlar ve dünyayla iletişim kurmak. Fotoğraf çekmeye 12 yaşında büyükbabamın aldığı Komet marka çok küçük ve kompakt bir makineyle başladım. O zamandan beri fotoğraf çekmeyi hiç bırakmadım. Bir tek artık dijital fotoğraf yüzünden bırakabilirim (gülüyor).

>> Sanırım tercihiniz analog makineler... Serginizde hiç dijital fotoğraf var mı?

Evet, bir tane dijital gece fotoğrafım var. Aynısına çok yakınından bir tane de slayt görebilirsin. İkisinin arasındaki fark inanılmaz. Dijitalde hiçbir şey göremiyorsun ama slayt olanında yıldızlardan, siyahtan maviye giden farklı tonlara kadar her şeyi görebiliyorsun.

>> Fotoğraf çekmeye başladığınızda Midilli’de size ilhamı ilk ne vermişti?

İlhamı veren Ada değildi. Fotoğrafın zamanı durdurması beni heyecanlandırmıştı. Hâlâ heyecan duyuyorum. Hayatımın güzel anlarını ölümsüzleştirmek çok heyecanlandırmıştı. Kendime güvenli ve güzellik dolu bir bir dünya yarattığımı düşünüyordum. Kimsenin bana uzanıp ulaşamadığı... Hiç bir zaman bir şeyi güzel olduğu için çekmedim.

>> Peki çocukluğunuzdan itibaren ölümsüzleştirdiğiniz noktaları daha da mükemmelleştirmek için tekrar çektiğiniz oldu mu?

Hayır, mükemmeleştirmeye çalışmadım çünkü ben çektiğimde zaten mükemmeldi. Bir yere gittiğimde sadece fotoğraf çekerim. Geceleri de ışığın değişimini izlerken fotoğraflarım o anı.

>> Fotoğrafları manipüle etmeyi değil anlara şahitlik yapmak istiyortsunuz değil mi?

Kesinlikle, doğa, insanla iletişim kurar. İnanılmaz güçlüdür. Benim onun için bir şey yapmama gerek yoktur çünkü o benden güçlü ve çok daha eskidir. Ben yokken o vardı zaten. Ben sadece tek bir an için varım. Görür, ölümsüzleştiririm ve biter. Ve bir daha hiçbir şey aynı olmaz, her şey değişir. Bu subjektif bir şeydir.

>> En favori yeriniz Midilli mi peki? Sizin için özel bir anlamı olduğu kesin...

Benim kökenim orasıdır. Oranın kayalarından her bir santimetre karesini biliyorum. Renklerini, yağmurda değişen renklerine kadar her şeyini ezbere biliyorum. Oradaki ışığın yolcuğu başadığımı hissettiriyor. Bana yaratıclığımı veren şeyse beni ayakta tutandır.

>> Fotoğraflar size neyi anlatır?

Her fotoğrafımı severim. Az önce bahsettiğim dijital olanı bile beğeniyorum. Fotoğraflarım bana o dönemimi, anılarımı hatırlatır. Her şeyi hatırlamam mümkün değil. İnsanlar, yüzler veya isimleri unutabilirim ama bir fotoğrafı çektiğim anlarda neler hissettiğimi asla unutmam.