Yargıtay ve AYM arasındaki ‘yargı krizi’ üzerinden iktidarın açtığı yeni anayasa tartışmaları sürüyor. Erdoğan, ‘bireysel başvurular’ üzerinden AYM’yi hedef aldı.

Geçmişte devrim dediler, şimdi düşmanı oldular
Avukatlar yargıdaki darbe girişimini protesto etmişti. (Fotoğraf: BirGün)

Öncü DURMUŞ

Toplumsal muhalefetin tamamının darbe olarak nitelendirdiği karara ilişkin Erdoğan dünkü açıklamasında bireysel başvuru ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısını hedef aldı. 2010 yılında gerçekleştirilen Anayasa değişikliği referandumu öncesi ‘bireysel başvuru’ AKP tarafından adeta bir devrim gibi sunulmuştu. Fakat bireysel başvuru Erdoğan’ın her istediğini yapmaya engel olunca kendi getirdikleri bu hakka düşman oldular.

Erdoğan’ın ilk açıklamalarının ardından yaşananlar krizin fırsata çevrilmesi olarak yorumlanmış, yeni anayasa tartışmaları ile ne yapacakları tartışılmaya başlanmıştı.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dün gerçekleştirdiği açıklamalar ise izleyecekleri yola dair yeni ipuçları sundu. Erdoğan, bir kez daha anayasada yapılacak değişikliklere işaret etti. Bireysel Başvuru Hakkı’nın yargıdaki krizin köşe taşlarından biri olduğunu belirten Erdoğan, daha önce de saygı duymadığını açıkladığı AYM’nin yapısının değişmesi gerektiğini belirtti. Erdoğan şu ifadelere yer verdi:

“Bireysel başvuruyla ilgili yasal düzenlemeye gitmek zor bir olay değil. Bütün iş Cumhur İttifakı'nın alacağı karara bağlı, atacağı adıma bağlı. Fakat bireysel başvuruyu hallettikten sonra iş bitmez. Bundan sonra bu bireysel başvurunun dayandığı kapı neresi olacak? Yine Anayasa Mahkemesi olacak. Önce Anayasa Mahkemesi’nin buna hazır hale gelmesi lazım. Zira birçok yasal düzenlemeler Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor. Anayasa Mahkemesi'nde ters yüz ediliyor. Burada da parlamento böyle bir kararı alır ama bu karar Anayasa Mahkemesi tarafından ters yüz edilirse, bu zaman kaybından başka bir şeye yaramaz.”

Asıl ağırlık noktasının Yargıtay olduğunu dile getiren Erdoğan, “Yargıtay üyeleri sadece hukukçulardan oluşuyor. Ama Anayasa Mahkemesi üyelerinin içinde hukukçular olduğu gibi bunların yanında valiler vardır, bunların yanında iktisatçılar vardır, sosyologlar vardır. Böyle de olması zaten gerekir. Ama misyonu noktasında ağırlık nerededir? Yargıtay’dadır” dedi.

Hukukçu Semih Gemalmaz Erdoğan’ın hedef aldığı ‘Bireysel Başvuru’ hakkında değerlendirmelerde bulundu.

AKP’nin bireysel başvuru hakkını bir siyasi manevra alanı olarak kurguladığını hatırlatan Gemalmaz şunları söyledi: “Bu, o dönem bir iktidarın propaganda faaliyeti olarak toplumun önüne sunulmuştu. Hatta o dönem bu usulün tanınmasında doğrudan Avrupa Konseyi’nin oluşturduğu yönlendirmeler ve baskılar da vardı. O zaman iktidarın propaganda faaliyeti olan bu hak bugün ayaklarına da dolanmış bir vaziyette. Yargı krizi içerisinde doğrudan hedef aldıkları noktalardan birisi bireysel başvuru hakkı oldu.”

“Ancak bireysel başvuru hakkının törpülenmesi ya da kaldırılması koşulunda da ülkede sadece bir hukuk yolu ortadan kaldırılmayacak, ülkede demokrasinin de ortadan tamamen yok edilmesine yol açacaktır” diyen Gemalmaz şöyle devam etti: “Bugün yaşananlar ülkeyi bir adım ileri götürmekten çok daha da geri götürmenin kendisidir.  Bilindiği gibi AYM 1961 Anayasası’nın ülkeye getirdiği bir kurum olup neredeyse o tarihten bu yana gerici çevreler tarafından zaman zaman hedef alınmıştır. Ancak bugün gelinen nokta itibarıyla Yargıtay’ın kararı ve Başkanlar Kurulu’nun açıklamaları neticesinde AYM fiili olarak kaldırılmıştır. Bu sebeple asıl hedefin kendisi insan hak ve özgürlüklerin kaldırılmasıdır. Ülke anayasasız bir yönetim şekline geçiş aşamasına evrilmiştir.”

TAKTİKSEL SÖYLEMLER

Anayasa Hukukçusu Sibel İnceoğlu da Erdoğan’ın ‘bireysel başvuruyu’ hedef almasını değerlendirdi. İnceoğlu,  “Türkiye’de de bu anayasal hak arama usulünün kabul edilmesi 2010 Anayasa değişikliğinin en önemli parçası olmuştur; 2010 değişikliklerinin içinde insan hakları ve demokrasiye fiilen katkı sunan belki de tek olumlu yöndür” dedi. İnceoğlu şöyle konuştu: “Anayasal hakları ihlal edilen kişilerin bu yolu kullanmalarının önü tıkanmak istenmektedir. Ayrıca bu başvuru yolu iktidar tarafından benimsenirken, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi yerine iç hukukumuzda hak ihlallerinin çözümlenmesi ana amaç olarak gösterilmişti. Görünüyor ki artık Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uyum sağlamak gibi bir kaygıyı da iktidar terk etmiştir. Bu tür bireysel başvuruyu hedef alan yaklaşımlar Avrupa Konseyi nezdinde de Türkiye’yi zor duruma düşürecektir”

Erdoğan’ın ağırlık merkezi Yargıtay’dır sözlerine de değinen İnceoğlu, şöyle konuştu:  “Yargıtay ağırlıklı olarak bir temyiz merciidir, anayasal hak ve özgürlüklere dair herhangi bir uzmanlığı yoktur. Yargıtay’a ağırlık verilmesi söylemi, yargı organından kaynaklanan ihlaller bakımından, özellikle adli yargıdan kaynaklanan ihlaller bakımından hak arama yolunun kapatılmaya çalışıldığı izlenimi yaratmaktadır. Mevcut iktidar, Anayasa Mahkemesinin yapısını iki kez değiştirmiştir, bu görevleri de Anayasa Mahkemesine kendisi vermiştir, o değişiklikler yapılırken sorun edilmeyen hukukçu olmayan üyelerin de yer aldığı bu üye yapısının şimdi sorun edilmesinin tamamen taktikseldir.”

∗∗∗

AKP 2010 YILINDA NE DEMİŞTİ?

Erdoğan bireysel başvuruyu hedef tahtasına oturturken AKP 2010 Referandumu öncesinde konuya ilişkin şu propagandayı yapmıştı:

• Binlerce vatandaşımız, temel hak ve özgürlükleri, kamu gücü tarafından ihlâl edildiği gerekçesiyle AİHM'ye müracaat etmekte ve bu Mahkeme tarafından tespit edilen ihlaller sebebiyle, Devletimiz tarafından milyonlarca dolar tazminat ödenmektedir.

• AB ülkelerinin birçoğunda, Anayasa Mahkemeleri'ne bireysel başvuru hakkı mevcut olduğu için, insanlar birçok problemlerini kendi ülkelerinde çözüme kavuşturma imkânına sahiptirler.

• Anayasa Mahkemesi'ne, hak ve özgürlük ihlallerinden dolayı bireysel başvuru yapılabilmesi için olağan kanun ve yargı yollarının tüketilmiş olması şarttır.

• Bu yapısıyla Anayasa Mahkemesi, bir çeşit Türkiye İnsan Hakları Mahkemesi haline getirilmektedir. Bu yapı, ülkemizdeki demokratik hak ve özgürlüklerin ihlallerine karşı caydırıcı bir unsur olacaktır.

• Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı verilmesi, Yargıtay ve Danıştay'ın yetkilerine müdahale anlamı taşımamaktadır.

Yine Erdoğan tarafından hedef alınan Anayasa Mahkemesi içinde sadece hukukçuların olmamasının propagandası ise şu ifadelerle yapılmıştı: “Yüce Divan'da hukukçularla birlikte siyasal bilimcilerin, iktisatçıların veya toplum bilimcilerin yer alması medeni dünyada da yaygın bir uygulamadır.