Sputnik grevi iki ayını doldurdu. 34 katlı plazayı bırakıp, sıcakta ve soğukta yan yana durmayı başaran genç gazetecilerin direnişi, hepimize çok şey öğrettiği gibi gelecekte de önemli bir deneyim olarak hatırlanacak.

Genç gazetecilerin büyük direnişi
Grevdeki gazeteciler direnişlerini Semra Kardeşoğlu’na anlattı. (Fotoğraf: BirGün)

Semra KARDEŞOĞLU

Sputnik Haber Ajansı çalışanlarının iki ayı dolduran grevine ilişkin bir haber yapmak üzere çıktım yola. Taksim’den yokuş aşağı bıraktım kendimi. Hava da rüzgarlı hop Gökkafes’in önündeyim. Gökkafes işte; Hani bu ülkede siyasetin, partilerin, belediyelerin, holdinglerin, hukukun, adaletin, mimarinin yan yana durup, kol kola girip, kar fırtınasına kapılıp, bir kenti katletme yeminin ilk sureti gibi olan o bina. Önünden her geçtiğimizde içten sessizce usul usul kanadığımız bina.

Çünkü ‘ekonomik sıkıntı’yı gerekçe göstererek bir günde 25 çalışanını kapı dışarı atan Sputnik, bu olaydan kısa bir süre önce ofislerinin kirası 600 bin lira olduğu söylenen bu binaya taşındı; Gayet ekonomik değil mi?

BOĞAZ MANZARASI BEDAVA, ÇAY 40 LİRA

Daha ne istensin işte gencecik bünyeler güzelim Boğaz manzaralı ofislerinde çalışadursun- da o güzelim manzaraya karşı içilecek çayın bardağı 40 lira. Malum orası bir ‘Plaza’ Nasıl olacak o iş? Artık orası da öyle.  Yerse… Onlar da yememişler içmemişler, gidip örgütlenmişler; Türkiye Gazeteciler Sendikası’na üye olmuşlar birer birer. E çoğunluğu da elde etmişler işyerinde. Öyleyse Rus işveren haydi masaya. İşverenler pek sevmez elbette başında olmadıkları masayı. Sputnik patronları da sevmemiş. Öyleyse dağıtırım ben bu masayı deyip dağıtmışlar. Sonrası işte bildiğiniz gibi. İki aydır o 34 katlı binanın önünde grevdeler.

Göğü kafesleyenlerin kafesleyemediği çocuklara kulak verelim öyleyse. İlk söz Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Örgütlenme Uzmanı Deniz Karadeniz’de:

“Sputnik Rus Devlet Ajansı olarak Türkiye ve dünyanın büyük başkentlerinde ofis açmış. Ama buradaki gibi bir örgütlenme örneği bir başka yerde yok. Sendikalaşma faaliyetinin diğer ülkelerde çalışanlara da örnek olmamasını istiyorlar. Nasıl başladı her şey, şöyle. Burada TGS olarak çoğunluğu sağlayıp yetki başvurusu yaptık. Ama 9 görüşme sonunda işveren masayı dağıttı. Grev ilan ettik. Hedef işverenin bir süre daha düşünmesini sağlamaktı. Bu ilana karşı 15 gün sonra arkadaşlarımız odalara çağırılıp sendikadan istifaya zorlandı. Kabul etmeyenler işten çıkarıldı. Bunun üzerine biz 17 Ağustos’ta resmi grevi başlattık. İşten çıkarılan 25, halen çalışan 3 arkadaşımızla. İşten atılanların işe iade davaları olduğu için grev de yasal. Son 45 yıldır yapılan en uzun ikinci grev. 2009’da atv Sabah grevi var. Sabah atv grevi demişken Nuh Abi’ye (Öldürülen gazeteci Nuh Köklü) selam gönderelim. Bizi uzaktan gülümseyerek izlediğine ve gurur duyduğuna eminim.”

Talepleri neler peki, ne bekliyorlar bundan sonra? Karadeniz şöyle anlatıyor: Kasım ayının 3. haftasında işten çıkarılanların işe iade davaları başlayacak. İşe iade edilmelerini, müzakere masasının tekrar kurulmasını ve anayasal hak olan sendikalaşma hakkının tanınmasını bekliyoruz.

ADALETSİZLİK VARSA GAZETECİ SUSMAZ

Grevin en genç üyesi Harun Erözbağ 24 yaşında. Harun 7 ay çalışmış. Sözü alıyor ve kolay da bırakmadı: “Gazetecilik örgütlü yapılması gereken bir meslek. Bu grev benim için çok önemli. Gazetecilik yapıyoruz baskı tehdit her zaman hayatımızda olacak. Bundan korkarak iş yapılamaz. Sendikalı olduğum için iş bulamayacağım endişesini hiç yaşamadım. Eğer ben adaletsiz bir gelir dağılımı olduğuna inanmasam burada olmazdım. Adaletsizliğin olduğu yerde gazeteci sesini çıkarmak zorunda.”

“Ailen ne tepki gösterdi “Oğlum sen işin başındasın bi’ dur” demedi mi” sorusuna şu yanıtı veriyor Harun: “Adaletsizliği karşı verilmesi gereken bir mücadele varsa gazeteci orada olmalı. Ben asla, büyük paraları cebe indirip çalışanı savunmayanla aynı safta yer almam.  60 günde en çok üzen işin başında bizi destekleyen ve halen Sputnik’te çalışan meslek büyüklerimiz oldu. Şimdi telefona bile çıkmıyorlar, binaya arka kapıdan giriyor, yüzümüze bakmıyorlar. Bu beni çok yaraladı. Bu arada biz Youtube’da Grev TV’yi kurduk. Önemli bir deneyim oldu.  Karşımızda Rusya var bizim yoksa bu iş bitmişti başka işveren olsa. “

OFİS KELEBEĞİYDİM ŞİMDİ ALANDAYIM

Günce Nur İnce 7 yıldır Sputnik’te çalışıyor. 29 yaşında. Haklı direnişini anlatıyor: “Çok düşük ücretle çalıştım. Artık bunu kabul etmek istemedim. Çocukları olan ya da yeni baba olacaklar var. Ama bu greve katıldılar. Grev kırıcı olanları ise anlamıyoruz: Sen yıllarıdır deneyim kazanmışsın, çevren var benden 4 adım öndesin. Ben daha gencim ama her şeyi göze aldım. Kira sorunu mu benim de var. Yaşadığım sorunlar karşısında kendimi çok yalnız hissediyordum. Bu grevle yalnız olmadığımı hissettim. Bir de şu var. Bugün ‘Ay ne güzel 7 yıldır aynı yerde çalışıyorsun’ diyebilecek kişi ancak annem. Zaten olması gereken bir yerde 3 -5 yıl kalmak. Gezmeniz gerekiyor."

Günce’ye “Şık, sıcak bir ofisten çıkıp böyle bir naylon çadırda durmak zor olmadı mı?” diye soruyorum, ortamı ısıtan tepedeki ısıtıcının kırmızı gölgesinde. Yanıtlıyor: Ben editörlük yapıyordum, spikerlik de yaptım. Ama unutmayalım spiker de işçi. Ofis kelebeği gibiydim. Şimdi o korunaklı binadan çıktık. Ve daha güçlendik.”

İŞÇİNİN YAKASI OLUR MU? OLMAZ

Sözü Sputnik’te emek haberleri yapan Ali Isıyel alıyor: “Emek haberleri yapıyordum şimdi o haberlerin öznesi benim. Asgari ücret gibi bir maaş alıyorduk. Yol parası yok. Günlük 85 lira yemek ücreti veriliyordu. Ama plazada yemek 175 lira. Bu durumda bir gün yiyip diğer gün aç kalmamız gerekiyor.  Uluslararası ajansta durum daha iyi olmalıydı. Bir de şu var, sol cenahtaki yerlerde de emek sömürüsü olabiliyor. Bu yandaşla muhalifin kavgası değil. Bu emek ve sermaye arasındaki bir savaş yandaş muhalif arasında değil. Bir de basının yarattığı yıldızlar var. Onlar iyi koşullarda çalışabiliyor. Ve kendilerini basın emekçisi olarak görmüyorlar. İnsan haklarından bahseden gazeteciler içeride çalışıp grev kırıcılığı yaptı. Bu da bize büyük bir hayal kırıklığı yaşattı. Gazeteci kendini işçi saymıyor. Ama işçi ve işçinin yakası olmaz.

∗∗∗

NOTLAR

• Grevdeki Sputnik çalışanlarının öğle yemekleri her gün sendikanın anlaştığı bir merkezden geliyor. Öğle yemeğini onlarla yedim. Hiç de fena değildi.

• Grev çadırındakiler yoldan geçen araçlara ‘Destek için korna çal’ dövizini gösteriyor. Onlar da korna çalıyor. Çay kurabiye de getiren de çok olmuş.

• Yaz boyu güneşte kalmaktan hepsi bronz. Anladım ki o sıcakta bükülmeyen, kış ayazında hiç bükülmez.

• Hava soğuk olduğunda girdikleri çadır aynı zamanda plaza çalışanlarının sigara içtiği ortam. Bu nedenle grevdeki ile grev kırıcı yan yana kalabiliyor. Çadırdan erken kaçan genelde grev kırıcılar.-

• Sözleştik, her şey bitip haklar kazanıldığında kutlamaya geleceğim mutlaka.