Buğday Derneği’nin raporunda "Enflasyon gıdaya erişimi ve sağlıklı beslenme sorunlarını daha da derinleştiriyor" görüşü dile getirildi. Raporda, "İş işten geçmeden yeni üretim yöntemleri hayata geçirilmeli" uyarısı yapıldı.

Gıdaya erişimde tehlike çanları
Raporda sentetik gübrelerin toprağı fakirleştirdiği, biyolojik çeşitlilik kaybına yol açtığı vurgulandı. (Fotoğraf: Buğday Derneği)

Ekonomi Servisi

Buğday Derneği'nin yayımladığı Gıda Krizi Raporu'nda dizginlenemeyen tüketim çılgınlığının sonucu olan iklim krizi, gıda üretimini ve gıdaya adil erişimi her geçen gün daha da güçleştirdiği belirtildi.

Raporda "Topraklar fakirleşiyor, su azalıyor, atalık tohumlar ve biyolojik çeşitlilik geri dönüşü olmayacak şekilde tahrip oluyor. Savaşlar ve iklim krizi, gıda krizinin sadece buzdağının su yüzeyinde olan kısmının fark edilmesini sağladı. Yoksullar geçmişten beri gıdaya erişmekte ciddi sorunlar yaşıyor ve sayıları da her geçen gün artıyor. Bunun tek bir nedeni var: Bencil yaşam tarzını besleyen üretim ve tüketim yöntemleri. Halihazırda uygulanan yöntemler ise krizi derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor" tespitlerine yer verildi. Dünyada gün geçtikçe daha fazla insanın yeterli beslenme ihtiyacını karşılama sorunu yaşadığına dikkat çekilen raporda, "Ülkemizde yaşanan gıda enflasyonu gıdaya erişim ve sağlıklı beslenme sorunlarını daha da derinleştiriyor. TMOBB verilerine göre, ülkemizde yaşayanların yüzde 22’si dengeli ve yeterli beslenemiyor, yüzde 8,5`u ise açlık sınırında yaşıyor" tespitine yer verildi. Raporda gıda krizinin dört temel nedeni şöyle anlatıldı:

Gıda paylaşımındaki adaletsizlik. Ortalama et tüketimi ABD’li bir kişi için 124 kilo, Türkiyeli için 40 kilo, bir Nijeryalı için 10 kilo civarında.

Gıda israfı. Türkiye’de yıllık 128 milyon ton bitkisel üretim (sebze, meyve, tahıl vb.) yapılıyor ve her yıl 19 milyon ton gıda çöpe gidiyor.

Gıda olarak sunulan ürünlerin besleyici özelliğini yitirmiş olması. Tarımda kullanılan  kimyasallar yiyeceklerdeki besleyicilik özelliğini geri plana iterken yetersiz beslenme kaynaklı sağlık sorunlarına neden oluyor.

Savaşlar, çatışmalar, iklim değişikliği, salgın hastalıklar ve yanlış politikalar sonucu yaşanan üretim kayıpları da eklenince çözüm güçleşiyor. Türkiye’de bu nedenlere gıda enflasyonundaki artış sonucunda alım gücünün düşmesi de ekleniyor.

GIDAYA ERİŞİM MÜMKÜN

"İş işten geçmeden sağlıklı ve adil gıdaya üretim, tedarik ve tüketim yöntemlerini hayata geçirmemiz gerekiyor. Gıda krizinin çözümü de böyle bir dönüşüme doğru adım atmakla mümkün" denilen raporda, çözüm önerileri şöyle sıralandı:

 Rekabet şansı düşük küçük çiftçilerin refahını esas alan, üretimden pazarlamaya kadar her alanda üreticilerin örgütlenmesi,

Suyun verimli kullanılması, az su isteyen bitkilere yönelinmesi, damlama sulamanın ve yağmur hasadının yaygınlaşması, toprağın su tutuma kapasitesini artıracak yöntemlerin hayata geçirilmesi,

Pestisit, sentetik gübre ve monokültür gibi toprakları tarım yapılamaz noktaya getiren uygulamaların terk edilerek çeşitliliğin ve sağlıklı ekosistemlerin devamlılığının benimsenmesi,

Tüketim kültürünün sorgulanması, doğanın sınırsız bir kaynak olarak görülmekten vazgeçilmesi, besleyici değerlerin ön plana çıkarılmasına yönelik adımlar dönüşümün kilometre taşlarını oluşturabilir.