Kobani davası kapsamında savunma yapan eski HDP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, iktidarın çözüm sürecine sahip çıkmadığını söyledi. Kürt sorununun günlük siyaset malzemesi haline getirilmemesi gerektiğini vurgulayan Kışanak, "Bu davada sanık değil davacıyım" dedi.

Kaynak: Haber Merkezi
Gültan Kışanak: Bu davada sanık değil davacıyım

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) eski eş genel başkanları ve merkez yürütme kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında yürütülen Kobani Davası devam ediyor.

Bugünkü duruşmada savunma yapan 7 yıllık yasal tutukluluk süresi dolmasına rağmen tahliye edilmeyen eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, çözüm sürecinden ve medyanın dönüşümünden bahsetti. 

"SİYASETÇİLERİN GÖRÜNTÜSÜ TOPLUMA ETKİ EDİYOR"

Siyasetçilerin kışkırtma yapmaması gerektiğini belirten Kışanak, "Ben yıllardır bunu gördüm, hele bir de iktidar ise kamuoyunu yönlendiriyor. Onların görüntüsü birebir topluma etki ediyor. Toplumun etkisini, duygusunu yönlendiriyor, bunun en açık sürecini çözüm sürecinde gördük. Başbaşkanın dili farklıydı diye çözüm süreci yüzde 80 destek gördü. Dili değişti şu anda süreç başka bir yerde. Nedenlerden bağımsız olarak bu bir realitedir" dedi.

"KÜRT SORUNU OY DEVŞİRME YERİ DEĞİL"

Kürt sorununun vebalinin çok ağır olduğunu vurgulayan Gültan Kışanak, bu sorunun günlük siyaset malzemesi haline getirilmesinin topluma yapılmış büyük bir kötülük olduğunu belirterek "Evlere ateş düşüyor. Gelen koltuk derdinde, Kürt sorunu koltuğa indirgenemez. Bu korkunç bir şey, hiçbir insan ‘Kürt sorunu üzerinden oy kazanır mıyım, kaybeder miyim’ diye oyun kurmamalı" ifadelerini kullandı.

Türkiye’deki medya düzeninden de bahseden Gültan Kışanak, her akşam televizyonlarda savaş çığırtkanlığı yapıldığını ifade etti:

"İktidar tarafından kadrolu yorumcular oluştu, 7 yıldır her gün aynı insanları dinlemekten bıktık. Yahu yeter artık! Kadrolu goygoycular her gün oturup savaş da savaş, beka da beka, daha fazla vurma edebiyatı yapıyorlar. Birilerinin goygoyuna gelmeyin, şu iktidarın varsa bu ülkeye bir vicdan duygusu şunu öneriyorum; dönüp etrafına bu medyada kendisinden aldığı paralarla palazlanan insanlara kendisini nasıl kışkırttığını, ‘Sen yaparsın vurursun’ diyenlere bir baksın. Bana bunu yapanlara zerre itibar etmem."

"BU DAVADA SANIK DEĞİL DAVACIYIM"

Kışanak, savunmasını şu sözlerle sonlandırdı:

"Silvanlı amcaya da, Nazilli’deki amcaya da, Kütahya’daki amcaya da, barış analarına da, Türk analarına da herkese verdiğim barış sözünün arkasında duracağım ve gücüm yettiği kadar mücadele edeceğim. Bu mahkemede kendimi hiçbir zaman sanık olarak görmedim, davacıyım. Bu kanı durdurmayanlara karşı, çözüm sürecini heba edenlere, Kürdün, Türkün acısını hissetmeyenlere karşı davacıyım. Kendimi hep böyle gördüm, böyle konumladım ve böyle mücadele ettim. Bu dava süreci de benim için bir mücadele süreciydi. 

Kürt sorunu bir hak ve özgürlük sorunu, bir demokrasi sorunu, bir insan hakları sorunu. Bu ülkenin demokratik cumhuriyet olup olmayacağına dair vereceğimiz cevabın altında yatan bir sorundur. Buradan bakarsak bu sorunu çözmek kolaylaşır. Bu sorun çözülemeyecek, içinden çıkılamayacak bir sorun değil. Evet bir yönüyle bu sorun daha da derinleşti, çok farklı çok katmanlı bir soruna dönüştü ama çözme iradesi olursa çözülemeyecek bir sorun değil.

'BURADA OLMAMIZIN TEK NEDENİ KÜRT SORUNU'

Ne yapabiliriz, nasıl çözeceğiz? Benim elimde hazır bir cevabım yok. Hem uluslararası sorunu çözerken hem onları nitelendirirken çözüme dair belirlenmiş ilkeler var. Bu konuda karar verilirse biz de rol alabiliriz. Bir kez sorunun varlığını kabul edeceğiz. Bir sorunumuz var, yokmuş gibi davranmaktan vazgeçeceğiz artık. Hani Erdoğan çözüm sürecini buzdolabına kaldırdıktan sonra Rusya dönüşü ‘düşünmezseniz yoktur’ demişti ya böyle olmuyor. Var. Bizim bugün bu mahkemede olmamızın bir tek nedeni var; Kürt sorunu." 

Kışanak’ın beyanlarının sona ermesinin ardından öğlen arası verildi. Duruşma öğleden sonra avukat beyanlarıyla devam ediyor.