Almanya'da dokuz gencin öldürüldüğü Hanau Katliamı soruşturmasının son oturumu yarın gerçekleştirilecek. "19 Şubat İnsiyatifi" son oturum nedeniyle eylemler düzenleyecek.

Hanau Katliamı soruşturmasının son gününde protestolar sürecek

Almanya’nın Hanau kentinde 3,5 yıl önce yaşanan ve göçmen kökenli dokuz gencin öldürüldüğü katliama ilgili Hessen Eyalet Meclisi'ndeki Soruşturma Komisyonu'nun son oturumu 7 Temmuz Cuma günü gerçekleştirilecek.

Hessen Eyalet Meclisi’ndeki Türkiye kökenli milletvekillerinden Turgut Yüksel (SPD) ve Saadet Sönmez‘in (Sol Parti) de yer aldığı katliam öncesinde, katliam sırasında ve sonrasında gözlenen hatalar, ihmaller, görev suistimalleri, yetersizlikler, saygısızlıklar, duyarsızlıklar, görev suistimalleri ve görevini yapmamak gibi nedenlerle suçlanan güvenlik güçlerinin amiri olarak ağır suçlamalarla karşı karşıya kalan ve bu nedenle istifası da istenen Hessen İçişleri Bakanı Peter Beuth'un (CDU) ifadesi alınacak. 

Katliamın hemen ardından Hanau'da öldürülen gençlerin ailelerinin de katılımıyla demokratik güçler tarafından kurulan "19 Şubat İnsiyatifi", komisyonun son toplantısı nedeniyle tüm gün boyunca Wiesbaden'de Eyalet Meclisi ve Hessen Eyalet Bakanlığı önünde çeşitli eylemler gerçekleştirecek.

Hatırlanacağı gibi 19 Şubat 2020 gecesi, Almanya’nın Hanau kentinde yaşayan aşırı sağcı saldırgan kısa bir süre içinde kentin iki bölgesinde, ağırlıkla göçmen kökenli gençlerin devam ettiği bar ve kafelere silahlı baskında bulunmuş, karşılaştığı gençlerden dokuzunu ruhsatlı tabancalarıyla yakından ateş ederek öldürmüş, beş genci ağır yaralamış, ardından da ailesiyle birlikte yaşadığı evdeki yatalak annesini öldürüp, intihar etmişti. Yetkililer tarafından “Hanau’nun II. Dünya Savaşı sonrasında yaşadığı en acı olay!“ olarak tanımlanan katliamda öldürülen, çoğu bu kentte dünyaya gelmiş ve aileleriyle burada yaşayan gençlerin isimleri şöyle: 

Sedat Gürbüz, Gökhan Gültekin, Ferhat Unvar, Fatih Saraçoğlu, Vili Viorel Păun (Romanyalı), Kaloyan Velkov (Bulgar), Hamza Kurtović (Bosna kökenli), Said Nesar Hashemi (Afganistan kökenli) ve Mercedes Kierpacz (Polonya kökenli).

Katliamın ardından kurulan “19 Şubat İnsiyatifi“nin, sadece Hanau’da ve Hanau’nun bağlı olduğu Hessen eyaletinin başkenti Wiesbaden’da değil, Almanya’nın birçok yerinde gerçekleştirdiği etkinlikler, eylemler ve yayınlarla öldürülen gençlerin anısının unutulmamasının, ailelerinin seslerinin kamuoyuna ulaşmasının yanısıra sürdürdüğü çalışmalarla katliamla ilgili olarak yetkililerin ihmallerin, hatalarının, bazı gerçekleri örtbas etme gayretlerinin ortaya çıkarılmasına büyük katkısı oldu. Hessen Eyalet Meclisi’nin katliamla ilgili özel bir soruşturma komisyonu kurması ve bu komisyonun kamuoyuna açık oturumlarının da önce katliamda öldürülen gençlerin aileleriyle, katliamda ağır kurşun yaraları almalarına rağmen hayatta kalan gençlerin bizzat dinlenmesi de, ailelerle ve avukatlarıyla birlikte faaaliyet gösteren bu girişimin mücadelesiyle olmuştu. 

Soruşturma Komisyonu’nun son toplantısı ve bu vesileyle Wiesbaden’da gerçekleştirilecek eylemlerle ilgili “19 Şubat İnsiyatifi“nden yapılan “Hesap sorulmadan adalet olmaz!“ başlıklı açıklama söyle:

“İçişleri Bakanı Peter Beuth'un 19 Şubat 2020'de Hanau'da meydana gelen ırkçı terör saldırısıyla ilgili Soruşturma Komisyonu’nda ifadesi alınacak.

Soruşturma Komisyonu’nun katliamla ilgili kamuoyuna açık son oturumun gününde Wiesbaden'da bir eyleme çağırıyoruz. Beuth, bu oturumda 19 Şubat 2020 ve sonrasındaki ihmal ve hatalarla, polisin başarısızlıkları hakkındaki soruları yanıtlamak zorunda kalacak.

Saldırıdan birkaç hafta sonra, Hessian İçişleri Bakanı, katliamda yakınlarını kaybedenler ve hayatta kalanlarla alay edercesine polisin işini "mükemmel“ bir biçimde yaptığını ileri sürmüştü. Onun acil çağrı telefonlarının teknik olarak yetersizliği ve yeterli personele sahip olmaması konusunda  açıkça yalan söylediği ve bu kurumsal ihmali örtbas etmeye çalıştığı kanıtlanmıştır. Hessen polis teşkilatı içindeki ırkçı yapılanmalar var ve daha önemlisi katliamın gerçekleştiği gece Hanau'da görevlendirilen 20 kişilik özel kuvvet birimlerindeki polislerden 13’ünün internet ortamındaki aşırı sağcı sohbetlere aktif olarak katıldıkları biliniyor. Beuth, bu durumun da sorumlusudur. 

Beuth‘un, 7 Temmuz’daki komisyon oturumunda Hessen polisinin ciddi ihmallerini ve suistimallerini kabul etmeyi ve bütün bunlar için siyasi sorumluluğu üstlenmeyi bir kez daha reddedeceği kesin. Tüm bariz hata, ihmal ve skandallara rağmen, "Hanau"yla ilgili şimdiye kadar kimseden yasal veya kişisel hesap sorulmadı.

Ancak öldürülen gençlerin yakınları ve hayatta kalanların inatla sürdürdüğü araştırmalar çalışmaları sonuç vermiş, polisin ve yetkililerin yetersizlikleri, hataları ve ilgili kurumlardaki yapısal ırkçılık ortaya çıkarılmıştır. Öldürülenlerin yakınlarının ve katliamda ağır biçimde yaralanan gençlerin Soruşturma Komisyonu’na ilk toplantılarında yaptıkları açıklamalar, bu vesileyle yetkililere ve kamuoyuna yönelik soruları, katliam gecesi öncesinde, katliam sırasında ve sonrasındaki süreçlerin eleştirel bir şekilde gözden geçirilmesi sürecine olanak sağlıyordu. Ancak bu fırsat, iktidardaki partilerin kendi çıkarlarını korumaya çalışan iktidardaki partiler tarafından kaçırıldı ve engellendi. Geride kalan son 20 ayda katliamla ilgili 10 önemli husustan sadece birkaçıyla ilgili yeni bilgi ve bulgular ortaya çıkarılabilmiştir.

Bu nedenle Soruşturma Komisyonu’nun çalışmalarına paralel olarak özellikle ‘Forensic Architecture’nin Frankfurt, Berlin ve Hanau'da gerçekleştirdiği adli soruşturma sergileri, katliamla ilgili gerçeklerin sivil toplumun kendi girişimleriyle ortaya çıkarılmasına katkıda bulunmuştur.
Soruşturma Komisyonu‘nun kamuoyuna açık son toplantısı 7 Temmuz'da gerçekleştirilecek. Komisyon’un çalışmalarıyla ilgili nihai raporun çıkması Aralık ayına kadar ertelenecek olsa bile, adalet talebimizi bir kez daha kamuoyuna duyurmak için bu toplantıdan yararlanmak istiyoruz. Eyalet Meclisi’nde gerçekleştirilecek bu son oturuma bizzat katılın ve konuyu mümkün olduğu geniş bir kamuoyuna duyurmaya çalışalım. Biz, 7 Temmuz'da hem Soruşturma Komisyonu’na katılarak, hem sosyal medyada, hem de Eyalet Meclisi önündeki ‘Dernsche Gelände’deki uyarı nöbetimizle gün boyunca Wiesbaden’da olacağız. Akşamın erken saatlerinde de Peter Beuth'un makamına, yani Hessen İçişleri Bakanlığı önünde gerçekeştirilecek bir mitingle sonlancak bir yürüyüş için çağrıda bulunuyoruz. Soruşturma Komisyonu’nun çalışmalarının tamamlanması, olayla ilgili araştırma mücadelesinin sonu anlamına geliyor. Hesap verilmeden kimse rahat bırakılmayacak.“

İnsiyatiften yapılan açıklamada da belirtildiği gibi komisyonun yaklaşık iki yıldır süren çalışmalarının sonuçlarını içerecek nihai raporun yazılması önümüzdeki aralık ayını bulacak. Komisyonun ilk çalışma planına göre sözkonusu nihai raporun aslında eyalet meclisi yaz tatiline girmeden tamamlanıp, kamuoyuna açıklanması bekleniyordu. Ancak komisyondaki CDU‘lu (Hıristiyan Demokrat Birlik) ve yeşil milletvekilleri, zamanında bitirilmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle raporun yayınlanması ileri bir tarihe ertelendi. Gerekçesi farklı olsa da bu kararın, ekim ayı başında gerçekleştirilecek eyalet meclisi seçimleri öncesinde raporun yayınlanmasının Hıristiyan demokrat ve Yeşiller’in oluşturduğu koalisyon hükümetinin seçim şansını olumsuz etkilemesini önlemek için alındığı biliniyor.

Bu arada komisyon faaliyetleriyle ilgisi olmayan küçük çaplı bir skandal nedeniyle SPD’li Milletvekili Mariuss Weiss’ın da komisyon başkanlığından istifa etmek zorunda kalmasının da nihai raporun bitirilip, yayınlanmasını olumsuz etkilemesi sözkonusu. Hessen Eyalet Meclisi’ndeki Türkiye kökenli milletvekillerinden Turgut Yüksel (SPD) ve Saadet Sönmez’in (Sol Parti) de üyesi olduğu Soruşturma Komisyonu, ekim ayındaki seçimlerden sonra da raporun yayınlanmasına kadar çalışmalarını sürdürecek.