Servet raporuna göre dünyada 1542 kişinin 1 milyar doların üzerinde serveti var. Buna rağmen, raporun sorumluları zengin-yoksul uçurumunun “geri tepeceği” uyarısında da bulunuyor

İsviçre Yatırım Bankası UBS ve çokuluslu danışmanlık şirketi Pricewaterhouse Coopers (PwC)’ın 2017 servet raporu geçen hafta yayımlandı. Geride bıraktığımız yıl dolar milyarderlerinin servetlerine servet kattıkları, toplam varlıklarının tam %17 sıçradığı ortaya çıktı.

Gerçi düşük faiz ve vergilerin kamçılamasıyla tüm dünyada borsalar yükseldi ama, 2017’de hisse senetleri ortalama % 8.5 artarken, milyarderlerin serveti bu performansı ikiye katladı. Dünyada tam 1542 kişinin 1 milyar doların üzerinde serveti bulunuyor. “Milyarderler kulübü”, toplam 6 trilyon dolarlık malvarlığını kontrol ediyor.

2017’de Çin öncülüğünde Asya’daki milyarder sayısı ABD’yi solladı. Ama hâlâ, toplam servetin neredeyse yarısı, 2.8 trilyon dolar Amerikalı süper zenginlere ait.

Raporu hazırlayan kuruluşların gelirleri, büyük ölçüde bu ultra zenginlerden elde edilen komisyonlardan ve danışmanlık hizmetlerinden kaynaklanıyor. Buna rağmen, raporun baş sorumlusu Joseph Stadler, zenginler ve yoksullar arasında açılan uçurumun “geri tepeceği” uyarısında bulunmaktan çekinmiyor.

Belli ki, UBS ve PwC velinimetlerinin varlığına yönelik bir toplumsal patlamaya karşı, uyarıda bulunma sorumluluğu hissediyorlar.

Stadler, “Bir kırılma noktasındayız. Servet yoğunlaşması Amerika’da ‘Gilded Age’ (Yaldızlı Çağ) diye bilinen dönem kadar yüksek” diyerek, 19. Yüzyıl’ın “tekeller dönemine” gönderme yapıyor.

Yine tekeller çağındayız

1870’lerden 1900’lerin başına kadar süren söz konusu zaman diliminde, ABD’de hızlı sanayileşme ve aşırı zenginleşme sosyal patlamaları getirmişti. Petrol, çelik, şeker ve pamuk az sayıda tröst tarafından kontrol edilirken; “hırsız baronlar” lakabıyla anılan Cornelius Vanderbilt demiryollarını, Andrew Carnegie çeliği, JP Morgan finansı tekelleri altına almıştı. 1901’de Theodore Roosevelt’in seçilmesiyle, “İlerici Çağ” adı verilen dönemde ise tekeller parçalara ayrılmış, servet vergileri konulmuştu.

Şimdi de, ilaç, telekomünikasyon, sosyal medya, internet arama sektörleri başta olmak üzere, küresel bir tekelleşme söz konusu. Haliyle de servet, bu işkollarının “baronlarında” yoğunlaşıyor. Microsoft patronu Bill Gates’in malvarlığı 88 milyar dolar, Amazon CEO’su Jeff Bezos’un malvarlığı ise sırf perşembe günü 7 milyar dolar artışla, 90 milyar dolar olarak hesaplanıyor.

Bugün, dolar milyarderlerinin yaş ortalaması 63 iken, rapor 20 yıl içerisinde 70’e yükseleceğini öngörüyor. Haliyle zenginlerin en önemli kaygıları, vergi ödemeden bu serveti veliahtlarına aktarmak.

ABD’de “çaresizlik ölümleri”

Madem küresel milyarderlerin yoğunlaştığı başlıca merkezler ABD ve Çin, geçen haftanın buralardaki gündemlerine bir göz atmakta yarar var.

26 Ekim Perşembe günü, ABD Başkanı Donald Trump, geçen yıl ülkesinde uyuşturucu bağımlılığından 64 bin kişinin öldüğünü açıkladı. Bunlar sırf yaşamını kaybedenler; düzeni altüst olan, işini kaybeden, ailesi dağılan milyonlar da cabası. 2015 Nobel ödülü sahibi Angus Deaton’un, Anne Case ile yürüttüğü araştırma, “çaresizlik ölümlerine”, yani alkol, uyuşturucu, intihar kaynaklı vakalara, en fazla, orta yaşlı, lise ve daha az eğitimli beyazlar arasında rastlandığını gösterdi.

Peki Trump bu sosyal sorunlara çözüm aramakla mı meşguldü? Ne gezer! Aynı saatlerde Temsilciler Meclisi, Kurumlar Vergisi’ni %35’ten %20’ye indirecek, yani zenginlerin ceplerini dolduracak yasayı geçirmek çabasındaydı. Nitekim, uzlaşma sağlanıp da, Trump’ın ekonomi politikalarının rayına girdiği algısı oluşunca dolar yükseldi, TL’nin 3.80’nin üzerine fırladığı gözlendi.

Trump’ın vergi paketinin en kritik bir maddesi de, büyük toprak ve gayri menkullerin intikal vergisi. Diğer bir ifadeyle, Bill Gates benzerlerinin, milyar dolarlık mal varlıklarını varislerine kuruş vergi ödemeden geçirmelerini kolaylaştıran düzenleme.

Özetle, Trump’ın ülkesindeki dolar milyarderlerini denetim altına alacak hiçbir önleme başvurmaya, niyeti bulunmuyor. Aslında bu durum, temsil ettiği sınıf çıkarları göz önüne alınırsa şaşırtıcı değil; garip olan, seçimlerde kendisine en büyük desteğin “alkol, uyuşturucu, intihar” batağına sürüklenmiş, “yanlış bilinç” tutsağı, mavi yakalı beyaz işçilerden gelmesi.

Çin’in 318 milyarderi var

UBS ve PWC’nin araştırmasına göre, Çin’de ise, tam 318 dolar milyarderi bulunuyor. Raporun yayımlanmasından bir hafta önce toplanan Çin Komünist Partisi (ÇKP) 19. Kongresi Başkan Xi Jinping’in gücünü pekiştirmesine sahne oldu. Xi, Mao Zedung ve Deng Xiaoping’le aynı “ayar” kabul edilerek, ismi parti tüzüğünde zikredildi. Xi, kongrede özetle, Çin’in “büyük güç” haline geldiğini, artık dünya sahnesine arz-ı endam ettiğini vurguladı.

Hızlı büyüme temposuyla, Çin’de mutlak yoksulluğun gerilediği doğru. Ama bu ülkede gelir ve servet dağılımının hızla bozulduğu gerçeğini değiştirmiyor. ÇKP’nin, “nomenklatura”sı, diğer bir ifadeyle yandaş çevreleri etrafında “yeni bir burjuvazi” şekilleniyor. Ulusal Halk Kongresi’nin kendi beyanına göre, Çin’deki servetin üçte biri, “dünyaca meşhur” %1’lik kesimin “Beijing temsilcilerinin” elinde toplanmış durumda. Servetin kaynağı da, büyük ölçüde emlak spekülasyonu.Önde gelen zenginlerin birçoğu bizzat ÇKP kongresinin delegeleri.

Kısaca, Xi yolsuzlukla mücadeleyi öne çıkarırken, komünist partisinin iktidarda bulunduğu, dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin yönetiminde , ne dünyadaki, ne de kendi ülkelerindeki gelir ve servet dağılımı bozukluğu ile ilgili, ciddi bir rahatsızlık gözlenmiyor.

Lenin’e, Mustafa Kemal’e, Mao’ya saygı borcu

Dünyanın emekçileri, ezilenleri için hâlâ tarihin en önemli kavşak noktası olan Ekim Devrimi’nin 100. Yıldönümü’ne denk gelen şu günlerde, The Economist dergisi tarafından, “21. Yüzyıl’ın çarı” ilan edilen, Rus Devlet Başkanı Putin’in servetinin 24 milyar dolar civarında seyrettiği iddiası paylaşıldı. Emperyalizme ve gericiliğe karşı çetin bir mücadele sonucu kazanılan Cumhuriyetimizin 94. Yıldönümünü kutladığımız aynı dönemde, RTE’nin de Saray’ındaki oda sayısına mütenasip bir servete hükmettiğini tahmin etmek zor değil. Trump’ı zaten önce şişkin dolarları marifetiyle tanıdık. ‘Hangisi en zengin’ sorusuna şıp diye cevap vermek gerçekten kolay değil.

Ağzımızı dolarla açıp borsa endeksiyle kapadığımız; liderlerin servet yarıştırdığı bir çağda; parayla, pulla, mal-mülk istif etmekle hiç işleri olmamış tarihi kişiliklerin sırf bu erdemlerini hatırlamak bile , V.I. Lenin’in, Mustafa Kemal’in, bir yıl gecikmeyle ‘Kültür Devrimi’nin 50. yılında Mao Zedong’un anıları önünde saygıyla eğilmek için yeter…