Depremin en çok etkilendiği illerden Hatay’ın köylerinde, mahallelerinde, dayanışma içinde olan kadınlar SOL Feminist Hareket’in kampında buluştu. Hem Hataylı hem farklı kentlerden gelen kadınlar birbirine omuz verdi. Kampa katılanlar anlattı: Ellerimizi sımsıkı tutacağız. Bu kenti yeniden yeşerteceğiz.

Hatay'da Sol Feminist Hareket'in dayanışma hikâyesi: Yeşereceğiz, biliyoruz

SOL Feminist Hareket

“Ellerimi bahçeye dikiyorum.

Yeşereceğim, biliyorum, biliyorum, biliyorum…”

Füruğ Ferruhzad

Hatay’da yıkıntıların arasında yedi aydır kesintisiz her gün kadınlarla birlikte konuşarak, tartışarak dayanışmanın onlarca örneğini birlikte örgütleyerek yarattığımız bir hikâyedir, Hatay’da SOL Feminist Hareket’in hikâyesi…

Depremin 2. günüydü Hatay’a girişimiz… Jeneratörlerden, sobaya, gıdadan, hijyen malzemelerine, kıyafetten, battaniyeye gece gündüz tırları boşaltıp binlerce koli hazırlayarak köy köy, mahalle mahalle dayanışma malzemelerini ulaştırdığımız; dayanışma için memleketin her yerinden gelen kadınların ve tabii ki Hataylı kadın arkadaşlarımızın o olağanüstü gücü o en zor günlerde dahi Hatay’ı yeniden kurmanın en büyük umudu oldu hepimiz için. Hepimiz birbirimize o kadar büyük, o kadar inanılmaz büyülü bir güç verdik ki hiçbir satıra sığamayacak bir büyü bizim hep birlikte burada yaşadığımız her an.

Dayanışma malzemelerinin ulaştırılmasıyla biz kadınların birbirimizi bulduğumuz bu hikâye devamında yüzlerce kadın buluşması oldu. Dayanışmanın onlarca örneğine birlikte karar verdik, birlikte örgütledik. Ve bir araya geldiğimiz her an birlikte akıttığımız gözyaşlarımız, birlikte haykırdığımız öfkemiz ve yaşanılan o anlatılamaz acılara rağmen geleceğe dair birlikte umudumuz oldu.

“Birbirimizin ellerinden sımsıkı tutacağız” dedik. Biz o ilk günlerde Hataylı kadın arkadaşlarımıza, bu topraklara, Asi’ye, defne dallarına bir söz verdik. Hatay yeniden kuruluncaya kadar burada olmaya, terk edilmişlik duygusunu asla yaşatmayacağımıza dair söz verdik.

SOL Feminist Hareket Kadın Dayanışma Kampı’mız verdiğimiz bir sözdü ve bu dayanışma kampının her anı, her buluşma mahalle mahalle, köy köy Hataylı kadın arkadaşlarımızın öznesi, örgütleyicisi olduğu olağanüstü bir emekle örüldü. Kadınlar için, kadınlarla birlikte… SOL Feminist Hareket Kadın Dayanışma kampı ile sözümüzü bir kez daha haykırıyoruz: Buradayız, bir aradayız. Hatay’ı her yeni doğan gün umutla, inatla, kararlılıkla kuruyoruz.

***

• Ebru Karataş/Bursa

Hatay, insanlar olmasa terk edilmiş bir şehir gibi. İnsanlar yıkıntıların, enkazların yanında inatla yaşamaya devam ediyor. Kadınlar Hatay'ı sevgiyle, sabırla ve dayanışmayla yeniden kuruyor. Sol Feminist Hareket olarak mahalle mahalle kadınlara ve çocuklara atölyeler düzenlerken gördüklerimiz, dinlediklerimiz ömrümüz boyunca kalbimizden silinmeyecek. 12 yaşındaki Ekin'i  "Abla bir daha ne zaman geleceksiniz?" derken duysaydınız konfor alanlarınızdan çıkarak buraya gelmeyi ve dayanışmayı kesintisiz olarak sürdürmeyi isterdiniz. Biz buraya dayanışmayı getirmedik, aylardır burada dayanışma sürüyordu, bu harekete yeni bir nefes olduk. Kadınlar, komşular, çocuklar birbirine kenetlenerek yeni bir hayat kurmuşlar, bizden yalnızca yeni bir nefes bekliyordu. Ancak bu büyük dayanışma sistem tarafından bölünmeye çalışılıyor. Çadır kentler, aileler şehrin bambaşka uçlarındaki konteynerlere dağıtılıyor ki birlikten gelecek güçlü seslerin önü kesilsin. Bu sistematik dağıtma politikasına karşı elimizden tek gelecek olan örgütlenerek sesimizi yükseltmek. Dayanışma ve sevgiyle.

• Ece Doğru / Hatay

İçinde bulunduğumuz süreç, kentin durumu, yaşama tutunma ve yeniden inşa etme inancının sürdürülebilirliği gibi birçok meselenin iç içe geçtiği bir keşmekeşin içindeyiz. Her şey şöyle bir dursa da ciğerlerimizi dolduracak bir nefes alsak derdindeyiz. Bir renk, bir dost eli sıcaklığının özlemindeyiz. Alabildiğine kötülüğün içinde kamp etkinlikleri mahallelere nefes olmuş, hatırlanmanın, unutulmuş olmamanın ferahlığını verdi.

• Nurten Sıkar/Hatay

Tarihin sayfalarına asrın felaketi olarak yazılacak ve insanlığın zihninde utanç duyulan bir kara gün(ler)dür 6 Şubat… En çok da yıkımın yaşandığı Antakya’da çaresizlik, acı, korku, panik hâkim oldu. Ölüme terk edilmiştik… Yaralarımızı kendimiz sarıp, beton aralarında sıkışmış cansız bedenlere, insan gücünü kullanarak ulaşmaya çalışıyorduk. Bu çaresizlikle boğuşurken her türlü zorluklara rağmen bizimle dayanışma halinde olan dostlarımıza her zaman yanımızda olmalarından dolayı teşekkür ediyoruz. İhtiyaç sahiplerine yardımların ulaştırılmasında ve “Hatay’ı yeniden kuracağız” diyerek halka yalnız olmadığını su ihtiyacından eğitime, yaşamsal ihtiyaçlardan sosyal ihtiyaçlara, üretimin yeniden başlatılmasından örgütlülük ihtiyacına kadar ‘Dayanışma Gönüllüleri’ hep Hatay halkının yanındaydılar. Dayanışmanın önemini bize gösterdiler, yalnız olmadığımızı anladık.

Bütün her şeyin yanı sıra sanatıyla, sanatçı kimliğini bir yana bırakarak tüm samimi duygularıyla yanımızda olan Ayşegül Yalçıner’e (ayrıca eşi Ali Bey’e ve oğlu Ada’ ya) sanatın iyileştirici gücünü bize yaşattığı için ve ülkemin tüm vefalı insanlarına çok teşekkür ediyoruz. Unutulmamalı ki evet acımız büyük, ancak bizi ölüme terk eden devlet yetkililerine öfkemiz daha da büyük!

• Ebru Oğurlu Kısa/Kocaeli

Örgütlü solun, örgütlüyken doğan gücün ve bu güçle ayağa kalkacak değerlerin güzelliğinin kadınların çehresinde parlayışıydı kampımız. Kadın emeğiyle güzelleşen dünyaya ve namuslu insanlığa selam! SOL var kadınlar var! Buradayız yeniden yeşerecek ve yeşerteceğiz!

• Aslı Alpar/ Çizer

Sol Feminist Hareket Hatay Kampı'nı örgütleyenlere teşekkür ederim. Kentte depremin acısını sarmak için ilk günden bu yana çalıştıklarını biliyordum. Anladığım kadarıyla bu kamp o çalışmanın da bir sonucu. Antakyalılarla ortaklaşa planlanan etkinliklerle en çok çocukların yüzü güldü. Çanakoluk'taki karikatür atölyemizse gündüz gençlerle çok keyifli geçti, onlara sadece karikatür çizmeye dair temel bilgiler verdik ve ürettikleri harika karikatürleri hep birlikte gördük. Gençler harika! Akşam saatlerindeyse kamp alanında yetişkinlerle yaptığımız atölyede karikatür kültürü üzerine konuştuk. Kaos GL Derneği için ürettiğimiz toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitliliği ile karikatür kültürüne dair gerçekleştirdiğimiz bu atölyede oldukça keyifliydi.

• Meryem Çepe/Adana

Depremden etkilenen kadın arkadaşımızın bizi etkileyen cümlesi, “Yaşam varsa umut var, umut varsa çaba var”, kampımızın bize hissettirdiklerini özetliyor… Sevgi bir etkinliktir, edilgen bir olay değildir, bir şeyin içinde olmaktır, bir şeye kapılmak değildir. Sevginin etkin özelliği, en genel biçimde şöyle tanımlanabilir: Sevgi; kendinden bir şeyler vermektir, karşındakinden almak değil. Hep birlikte bu karanlık günleri aşacağız.

• Hülya Daran Deveci / Ankara

"İnsan insanın kurdudur "düşüncesini alt üst eden " İnsan insanın dostudur" düşüncesini pratikle, yaşantıyla ortaya koyan, herkese gösteren bir yaşantı süreci ve etkinlikler silsilesiydi kadın kampı. Kadınlar, kadınlarımız dokunduğu yeri çiçek bahçesine çevirdiler. Bu kampta kendimi çok güçlü ve iyi hissettim. Yörenin bir insanı olarak oradaki kadınların söylemi çok kıymetliydi. Etkinliklerin kendilerine çok iyi geldiğini söylemesi ayrıca duygu dünyamda çok özel bir yere oturdu. Çocukların gözleri oyunlarla, etkinliklerle ışıl ışıldı. Oradaki insanlara ve bize bu duygu yoğunluğunu yaşatan siz kadınlar, canım kadınlar iyi ki varsınız... Vurgu şahaneydi: Sizler bu büyük felaketi yaşayan insanlar olarak yalnız değilsiniz, biz varız, her zaman elimiz sizin elinizi tutmak için uzanmış bekliyor... Oradaki insanlara ellerini uzatmak ve elinizi tutmak kaldı. Yörenin kadınları da ellerini sizin ellerinizle kenetledi. Türkiye'nin her yerinden dayanışmaya, yardımlaşmaya gelen bu insanlar, özellikle kadınlar umudumuzu bir kez daha yeşertti. Beraber ağladık, beraber güldük. Kadınlar Hatay'a neşe getirdi. Dayanışma sözcüğünün içeriğini dolu dolu, gerçek anlamı ile yaşatan bir kamptı. Bir dahaki kampı merakla ve ilgiyle orada yaşayan kadınlarla beraber bekliyoruz.

• Elçin Tuna Çağlayan/İstanbul

Her ilden dayanışma gücü ve güzelliğiyle gelen kadınlarla; Hatay'ın koca yürekli, mücadeleci kadınlarının ve iyileştirici gücü olan çocuklarının bir araya geldiği, çeşitli etkinlikler yapma fırsatımızın olduğu verimli ve duygu yüklü bir kamp süreci geçirdik.

Güler yüzlerini eksik etmeyen, misafirperverliklerini her koşulda gösteren, yüreklerini bizlere açan, hüzünleri güzel gözlerine oturmuş canım Hataylı kadınlar ve her adımda tüm güzelliklerini yoluna katıp mücadelenin adı olanlar, iyi ki varsınız... Yeniden kuracağız evimizi, biz kadınlar öncüsü olacağız. Daim olsun birlikteliğimiz.

• Elvan Cihan/Giresun

6 Şubat’tan bu zaman kadar gelmek istediğim fakat şehrin durumundan dolayı beni korkutan Hatay, bir haftada birçok deneyimi, duyguyu, dayanışmayı yaşamama neden olan Hatay… Hatay’da Fatsa’yı gördüm ben Fatsa’nın tiyatroları Hatay’da oynuyor akşamları… Emek emek örülüyor Hatay. Mahallelerde, ilçelerde insanların umudunu büyütmeye çalışan Dayanışma Gönüllüleri var… Ve artık birde Elvan var, sık sık Hatay’a gelecek olan Fatsa deneyimlerini imrenerek dinleyen, Hatay’da Dayanışma Gönüllüleri’nin, Sol Feminist Hareket’in her çalışmasında Fatsa’dan bir yıldız bulan Elvan…

• Merve Mansuroğlu / Hatay

Dayanışma gönüllüleri depremden bu yana bizi asla yalnız bırakmadılar, bu yüzden onlara sonsuz minnettarım. Her yıl düzenledikleri kamp etkinliklerini bu yıl dayanışma için bu yıkık dökük şehirde yapma kararı aldılar. Bize iyi gelen bizi daha da iyileştiren bu kamp mahalle buluşmalarından da olumlu dönüşler aldı. Emeklerine sağlık bütün arkadaşların.

• Serpil Akpınar / İskenderun

Sol Feminist Hareket ve Dayanışma Gönüllüleri'nin "Hatay'ı Yeniden Kuruyoruz" kampı Samandağ, Defne ve İskenderun'da onlarca mahallede yapılan etkinlikler, kolektif üretmenin, paylaşmanın ve özgürleşmenin ne kadar kıymetli ve gereksinim olduğunu ortaya koydu. Sol Feminist Hareket ve Dayanışma Gönüllüleri'nin yedi ay boyunca yorulmadan büyük bir inatla kentin öznesi olan insanların yanında durması, dayanışma ilişkilerini sürdürmesi genelde Antakya halkı özelde kadınlar açısından sosyalistlere duyulan özlemin ve güvenin tekrar filizlenmesine de yol açtı. Bu süreçte feminist hareketimiz mahallelerde o kadar çok ilişki biriktirmiş ki her mahallede neredeyse akrabalık ilişkisi kurmuşuz. Öyle ki ilişkilerin başka bir boyuta geçtiğini bu kamp açığa çıkardı. Gittiğimiz köylerde köyün bizim köy olduğu duygusunu, kadınlarla çok eskiye dayanan kardeşliğimiz varmış duygusunu, mahallelerin her köşesine, hikâyesine aşinalığı ve daha sayamadığım birçok şeyin açığa çıkmasını sağladı.

Büyük bir inatla devam eden şehri yeniden inşa mücadelemiz halkın özellikle kadınların hareketimize çok güvendiği, yaptığımız etkinliklerle kadınların güçlenme ihtiyacının olduğu, bir arada kendilerini daha güçlü hissettiklerini, dayanışmanın hepimize iyi geldiğini gördük.

Sol Feminist Hareket olarak yaptığımız dayanışma kampının hem bize hem bölgedeki kadınlara güç verdiğine inanıyorum, ayrıca içeriğini çeşitlendirerek olanaklar çerçevesinde böylesi kampların belli dönemlerde belli bir programla tekrarlanmasının iyi olacağını düşünüyorum.

• Ayşegül Yalçıner/Kadıköy Halk Tiyatrosu Sanatçısı

Şansa yaşıyoruz. Depremden 20 gün önce Hatay'a gitmeden önce vali bizi 2 ay oyaladı, uzun süre izin çıkmadı oynamamız için. Hatay turnesini onay gelirse şubat başına alalım, Elazığ, Diyarbakır, Batman, Malatya ile birleştirelim, dedim. Eğer birleştirebilseydik biz de depremi orada yaşayacaktık. Malatya Halk Eğitim onay vermedi oynamamıza. Sakıncalı bulmuşlar Celile'yi... O aldığımız ret cevabı hayatımızı kurtardı. Hatay'a gitmeden 1 hafta önce onay geldi Hatay Valiliği’nden. Oynadığım sahne, kaldığımız otel yıkılmış... Hatay İl Meclis Binası... Nereden bilebilirdim orada son sahneye çıkan oyuncu olacağımı... Depremin üzerinden neredeyse 7 ay geçti ve deprem sonrası ilk yetişkin tiyatrosunu biz getirmişiz. Burada korkunç bir yıkım söz konusu, insanlar hâlâ mağdur, iyileşmiş değiller, müthiş bir travma şehrin her yerine yayılmış. İnsanların kimi başka bir şehre göç etmiş, kimi çadır kentte, kimi konteynerde yaşam mücadelesi veriyor. Kadıköy Halk Tiyatrosu olarak sanatın iyileştirici gücünü hissetmek ve hissettirmek için biz de Kadın Dayanışma Kampı'ndayız. Yeşilpınar'da, Tomruksuyu'nda, İskenderun'da ücretsiz Celile oynadık. Oyun öncesi aynı sahnede oğlum Ada Yalçıner piyano dinletisi yaptı. “Aylardır ilk kez iyi hissettim” dedi bir izleyici. Kimi seyirci oyun sonrası sarıldı, “Güçlendim sayenizde” dedi. Burada olmak, aylardır dayanışma içinde yaşayan insanlarla bir arada olmak bana da müthiş bir umut verdi. İnsanlar unutulmamayı ve Hatay'ı yeniden kurmayı istiyor. Buradaki insanları yalnız hissettirmemek için dayanışmayı sürdürmek çok kıymetli.

• Fidel Doğru/Hatay

Sıradan bir pazar günü, sıradan bir uykuya daldığımızı düşündüğümüz bir gecenin sabahının kalan tüm gece ve tüm uyanışlarımızı değiştireceğini nereden bilebilirdik? Hepimizin dilinde tek bir söz: unutulduk!

Bazılarımız için yeni bir iş günü, bazılarımız için yeni bir döneme giriş, yeni bir başlangıç olan pazartesi… Bu kez hepimiz için aynı anlama gelecekti. Hepimizi büyük bir yasa sürükleyen olaylar ve bitmek tükenmek bilmeyen yeni haberler. Yedinci ayına girmiş olduğumuz bu dönemin yaralar, acılar, kayıplar, iç çekişler yanında bize sımsıcak yüreklerle tanışma, birbirimizin çaresi olma fırsatı vereceğini nerden bilebilirdik?

Bir şehir insanın annesi, babası, kardeşiymiş meğer! Yüzyılın felaketi olarak adlandırılmakla yetinilen; hayatlarımızı, anılarımızı, sokaklardaki kahkahalarımızı geride bıraktığımız yeni bir dönem. Yeni bir dönem diyorum çünkü Türkiye’nin her tarafından bizim için buralara gelen, bizim için emek veren bizimle birlikte “me rihna nihna hon” diye bağıran yüzlerce arkadaşımızın kalbimizi ısıtan gülümsemesiyle beraberdik. Dayanışmayla, sevgiyle, emekle büyüttüğümüz bu birliktelik sonrasında kadın kampında düzenlenen etkinliklerle birbirimizi tekrardan sarma tekrardan sohbet edebilme, tekrardan yaşadıklarımızı yâd etme fırsatı bulduk. Mahallelerde, çadırlarda hep birlikte yeniden kadınların, çocukların, Hatay halkının sorunlarını dile getirdik. Kapalı kapılar ardında kalan kadına şiddet, istismar, su sıkıntısı, ulaşım, emek sömürüsünün sadece “yüzyılın felaketi” olarak nitelendirilerek üstünün örtülemeyeceğini, unutulmadığımızı bir gülümsemenin sıcaklığında kadın arkadaşlarımızın gözlerinde yeniden gördük.

• İlkay Doğruel/Hatay

Sıradan bir şehir değildi Antakya, güzelliği ve halkının yaşadığı hayat ile dillere destan olmuş bir şehir Antakya. Asrın felaketi yaşanan ve yıkımın bir hayli fazla olduğu yarasıyla, terk edilmişliği ile çaresizliği ile ölüme terk edilmiş bir şehir burası. Deprem anında Antakya’da acıyı, korkuyu, yalnızlığı, çaresizliği en derin şekilde yaşamış olmanın verdiği bir hüzün var içimde. Yine de depremin yaralarını bir gün hep beraber saracak olmamıza inanmış oluşum ve yaşadığım yerde tekrardan çiçekler açması için çabalamak, bunun için uğraşmak, çalışmak, yorulmak, belki de yapabileceğim en güzel şey olacaktı biliyordum. Ve bu yüzden güçlenerek ayağa kalkmam gerektiğini bilip, mesleğimi en çok bu dönemde insanlara yardım ederek, bir şeyler öğreterek, bazen üzülüp, bazen gülerek yapabileceğime inancım sonsuzdu. İlkyardım uzmanlığımı, ilkyardım eğitmenliğimi, halka daha fazla ulaşarak, yardım eli uzatarak, bilinçlendirici eğitimler vererek, deprem farkındalığı ile birleştirerek, özellikle yaşadığımız zor zamanlarda en çok ihtiyaç duyulan bilgilerle pekiştirerek insanlara aktarmama sebep olan, bu uğurda gerçekten can veren ‘Dayanışma Gönüllüleri’ne, SOL Feminist Hareket’e sonsuz teşekkür ediyorum. Yaptıkları emeğin, bunca insana ulaşabilmenin, eksiklikleri belirleyip, ihtiyaç sahiplerine bu denli hızla ulaşarak, Hatay halkının yalnız olmadığını onlara hissettirebilmenin önemi büyük.

• Naciye Bıyıklı/İstanbul

Depremin ilk günlerinden itibaren psikososyal-grup çalışmasıyla kadın kadına çemberimizi kurduk. Çemberimiz günden güne Hatay’ın en uç en uzak uçurumlarından en kuytu çadır alanlarına kadar büyüdü. Hataylı Kız kardeşlerimizin çağrısıyla büyümekteyiz tüm hatayı daha sonra tüm ülkeyi saracak kadar büyük çemberler hayal ediyoruz.