Hatay Depremzede Derneği, Maraş merkezli depremlere yönelik hazırlanan 1. yıl raporunu kamuoyuyla paylaştı. Düzenlediği basın açıklamasıyla taleplerini duyuran Dernek, depremden etkilenen toplum kesimlerinin, yaşanan felaketi dayanışmayla aşmaya devam ettiğini belirtti.

Kaynak: Haber Merkezi
Hatay Depremzede Derneği'nden 1. yıl raporu

Hatay Depremzede Derneği, 6 Şubat merkezli depremlerin üzerinden geçen 1 yıla ilişkin hazırladığı rapora ilişkin basın açıklaması düzenledi. 

Açıklamada 6 Şubat'taki Maraş merkezli depremlerde en büyük yıkımın meydana geldiği şehrin Hatay olduğu vurgulanırken kayıpların ve yıkımın artmasında AKP iktidarının mülksüzleştirme ve neo-liberal politikalarının rolüne değinildi. 

Türkiye'nin ekonomik ve siyasal durumunun 6 Şubat depremlerini bir felakete dönüştürdü belirtilerek "Depremden etkilenen toplumsal kesimler ise depremin ilk gününden bugüne, yaşanan felaketin yaralarını dayanışmayla sarmaya devam ediyor" denildi.

19 başlık ve 80 sayfadan oluşan raporun başlıkları şöyle listelendi:

Depremin İlk On Günü
Barınma
Sağlık
Psikososyal Durum
Eğitim
Depremin 1.Yılında Hatay’da Hukuki Durum
Ekonomi
Altyapı ve Ulaşım
Üretim
Ekolojik Yıkım Rant/Talan Zeytinlikler
İnsan Hakları İhlalleri
Yaşanan Depremlerin Hatay’da Demografik Yapı ile Kültürel/Tarihsel Mirasa Etkileri
Kadınlar
Çocuklar
Gençler
Engelliler
Ampüte Yurttaşlar
Yaşlılar

Hatay Depremzede Derneği, taleplerini şu şekilde sıraladı:

"Çocukların ve gençlerin yaşamış olduğu psikolojik yıkımlarının yanı sıra eğitime dair yaşadıkları derin eşitsizlik  sürüyor. Deprem bölgesinde eğitime dair sorunların hızlıca çözülmesi gerekmektedir.

Anayasal bir hak olan sağlık hakkına erişemeyenler olarak tam teşekküllü hastane talebimizde ısrarcıyız. Hali hazırda var olan yönetmelikler, mevzuatlar ya da kanunlar deprem koşullarına göre revize edilerek halkın ihtiyaçları karşılanmalıdır.Mahallelerde nüfusu gözetilmeksizin Aile Sağlık Merkezlerinin oluşturulması gerekmektedir. Enkaz kaldırma süresince özensiz davranılmıştır. TTB’nin son raporuna göre Hatay hala sağlık limit değerinin dört katı toz soluyor.

Sağır sultan bile depremin yaşanabileceğini biliyorken ne iktidar ne de yerel yönetimler bu konuda önlem almamışlardır. Zemin sıvılaşmasının yoğun olduğu, altından fay hattının geçtiği Amik Ovası’na tüm uyarılara rağmen hastanenin, havaalanının, stadyumun yapılmasında ve bu yapılarla birlikte barınma amacıyla inşa edilen yapıların artmasında, kentin o bölgeye doğru yönelmesinde depremle birlikte yaşamını yitiren insanların sorumlularının bu yaşanılanlardan sonra özeleştiri vermemesini, istifa etmemesini yetmezmiş gibi bizleri tehdit etmesini Hatay halkı olarak unutmayacağız affetmeyeceğiz!

Kentteki demografik yapı, kültürel ve tarihsel dokunun önemi Hatay halkı için çok önemli bir yerde duruyor. Kentin yeniden inşasında atılacak tüm adımların kentin bu hassasiyeti gözetilerek atılması gerekmektedir. Rezerv alan ile endişelenen bu halk, komşusunu, mahallesini ve tarihsel hafızasını korumak istiyor.

Deprem sonrası yaşlılar, engelli bireyler gibi ampüte bireyler ve kimsesiz kalmış çocuklar gibi vatandaşlardan oluşan devasa dezavantajlı gruplar meydana geldi. Bu vatandaşlarımızın yaşamış olduğu sorunlar görülmüyor, duyulmuyor!

Deprem sonrası yakınlarının hayatını kaybedip kaybetmediğini dahi bilemeyen kayıp aileleri aylardır seslerini duyurmaya çalışıyor. DemakDer, yakınları için hayatlarını kaybetmiş olsalar da buna dair küçük bir ipucu istiyor.

Bunca mağduriyet yaşayan bir halk, maalesef hak arama konusunda başını kaldırıp haklarıyla uğraşabilecek bir noktaya dahi gelemedi. Riskli alan, rezerv alan, yerinde dönüşüm, hak sahipliği gibi kavramların tartışıldığı ama halkın ihtiyaçlarını ne denli karşıladığının tam bir muamma haline geldiği kavramlar, halkı belirsizliğe ve kargaşaya sürüklüyor. Tüm bu muğlaklara ve hak kayıplarına rağmen sorularına yanıt alamayacağını düşünen bu yüzden dava açmaktan geri duran bir halkın çaresiz bırakılmasına izin vermeyeceğiz.

Sanayi, ticaret, tarım, inşaat, turizm gibi alanlarda yaşanan sorunlar; daha önce kendi ekonomik döngüsüyle yaşamını sürdürmeye çalışan,yıkık bir kent sonrası ağır ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalan bir halkın bu kentte yaşamasının önünde büyük bir engel teşkil ediyor. Kentin üretime dayalı ve kamucu bir ekonomik döngüye yeniden kavuşturulması için atılması gereken adımlar hızlıca atılmalıdır.

Depremin ilk günlerinde yalnız ve çaresiz bırakılan, ölüme terk edilen bu halk kendisine yaşatılanları asla unutmayacak, asla affetmeyecek! Alınması gereken tüm önlemler alınmış olsaydı bu kadar bina yıkılmayacaktı, afete hazırlıklı olunsaydı ve gelen yardım ekiplerinin kente girişi engelenmemiş olsaydı bu kadar insanımız yaşamını yitirmeyecekti. Hatay halkı olarak, bundan sonra nerede olursa olsun yaşanabilecek tüm depremler için uyarıyoruz; Önlem alınsın, bir daha insanlar ölmesin, hayatlar ve geleceğimiz kararmasın!

Evlerinden, sokaklarından, komşularından, topraklarından, memleketlerinden uzaklaşıp göç etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın yanı sıra bu ağır koşullara dayanamayıp bu belirsizlik yumağı içinde kalanlarımız da göçe zorlanıyor.

Kentte yaşanan elektrik, su, internet, kanalizasyon, yol, ulaşım gibi alt yapı ve üst yapı temelli sorunlar kurumlar tarafından sahiplenilmiyor ve ‘başka kurumların sorumluluğunda’ denilerek halk çaresiz bırakılıyor!

Bu denli devasa sorunlar ortada dururken halen bu kent için Özel Afet Bölgesi ilan edilmemesinin özel bir sebebi var mı? Eğitimin, sağlığın, ulaşımın ve daha birçok alanın nitelikli, ulaşılabilir ve ücretsiz olması; üreticilerin ekonomik anlamda desteklenmesi; istihdamın sağlanması ve işsizliğin giderilmesi; kalıcı konutların hızlıca ama güvenli bir şekilde ücretsiz teslim edilmesi, esnafların desteklenmesi, kamu çalışanlarının maaşlarında iyileştirme yapılması gibi taleplerimizin karşılanması için devletin bu kente özel bir bütçe ayırması elzemdir. Bu kapsamda Hatay halkı olarak, Hatay'da yıkımın en ağır yaşandığı; Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan, İskenderun ve Arsuz ilçeleri için Özel Afet Bölgesi ilan edilmesini talep ediyoruz."

Açıklamanın sonunda rapora katkı veren Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), İnsan Hakları Derneği (İHD), Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınları Dayanışma Derneği, Hatay Dayanışma Kooperatifi, Hatay Barosu ve Eğitim Sen‘e teşekkür edildi.