Maraş depremlerinde ailesini kaybeden Selin Sümbültepe, ‘Akantüs/Hatay’a Ağıt’ şarkısını çıkardı. Sümbültepe, “Ömrümün kıyametiydi. Kendi acımla birlikte memleketimin verdiği tarifsiz kaybı da betimlemeye çalıştım.” diyor.

'Hatay’a Ağıt' bir yakarış
Fotoğraf: BirGün

Işıl ÇALIŞKAN

Maraş merkezli depremlerde geçen yıl ailesini kaybeden müzisyen Selin Sümbültepe, facianın yıldönümünde ‘Akantüs/Hatay’a Ağıt’ isimli şarkısıyla dinleyiciyle buluştu. Memleketine ithafen yazdığı bir ağıt olan parça, adını doğum, ölüm ve yaşam döngüsünü sembolize eden Akantüs bitkisinden alıyor. Bu bitki birçok medeniyete ev sahipliği yapan kentin tarihi evlerinin kapılarında, pencerelerinde, sütunlarında ve mimarisinde yaşıyordu. Büyük bir kısmı yıkıldı. Her satırında yaşanan felaketin açtığı derin yarayı betimleyen ağıtın finalindeki Arapça yakarış, yurttaşların ağzından çıkan ‘Ma rıhna, nehna hon!’, ‘Gitmedik, burdayız’ anlamına geliyor. Şarkı aynı zamanda Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın 6 Şubat’ta yayınlanacak olan ‘Umut’ adlı belgeselinde yer alacak.

BirGün’e konuşan Sümbültepe, “Ömrümün kıyameti olarak tabir edebilirim 6 Şubat’ı. Kendi acımla birlikte memleketimin verdiği tarifsiz kaybı da betimlemeye çalıştım” diyor. Akantüs bitkisinin hikâyesini sorduğumuz Sümbültepe, “Akantüs aslında depremden önce bir arkadaşım vesilesiyle hikâyesiyle tanıştığım ve Hatay’ın tarihi binalarının üstüne işlendiğini öğrenince etkilenip araştırdığım bir bitki. Yaşam ve ölüm döngüsünü temsil etmesi ve memleketin birçok köşesinde olmasından çok etkilenmiştim. Roma ve Bizans sütunlarında görülen bu figür, Hatay’ın birçok medeniyete ev sahipliği yapması sebebiyle tarihi binalarımızın mimarisinde de etkin rol almış. Depremle birlikte bu binaların da nerdeyse hepsi yerle bir oldu. Şarkının sözlerini yazarken ismi de otomatik belirdi” cevabını veriyor.

SUÇLULAR HÂLÂ DIŞARIDA

Sümbültepe, Hatay’a Ağıt’ın finalindeki ‘Gitmedik, burdayız’ anlamına gelen sözleri, şu ifadelerle anlatıyor: “Depremin ilk ayları barınma problemi çok ciddi boyuttaydı. Başka şehirlere gitmek zorunda kalan çok kişi oldu. Gidenler geri dönmek üzere gitse de kalanlar boşaltılmak istenen şehrin belleği oldu. İnanılmaz bir sirkülasyonla gitgel yapılıyor hâlâ. Kimse memleketini sahipsiz bırakmıyor. Bu slogan aidiyet ile doğru orantılı doğdu diyebilirim.”

Felaketin üzerinden geçen 1 yılda kat edilen süreci soruyoruz. Sümbültepe, “Hukuksal boyutu ile alakalı maalesef pek yol kat edilemedi. Adalet sisteminin kısır döngüsü birçok şeyi yokuşa sürüyor. Suçlular hâlâ dışarda. Barınma dahi büyük bir sorun. Oldukça sert geçen kış aylarından ve kurulamamış altyapıdan kaynaklı bir sürü konteyner kent ve çadırlar sular altında kaldı. Havaalanımız 1 yıl geçmesine rağmen açılmadı. İnsanımız öfkeli, yorgun ve kalbi çok kırık” yakarışında bulunuyor.