Hatay’daki felaket ve kolektif travmalar
Oktay EVSEN
Kentlerin depremin ardından yaşadığı toplumsal travmaya ve varoluş, hayatta kalma, hayatı sürdürme mücadelesi yakın dönem “deprem” gerçeği üzerinden çok daha canlı tablolarla karşımıza çıkıyor. Özellikle kadim kentlerin hem geçmişi hem de bugününe dair keskin kopuşları tarif eden bu felaket Maraş, Hatay, Adıyaman gibi kentlerin bir süredir susuz, elektriksiz yaşam mücadelesini de tarif eder oldu. Bu bağlamda yazar Erinç Büyükaşık’ın kaleme aldığı “Tragedyayı Oynarken” Hatay’da yaşanan felaketin izdüşümlerini, depremde sağ kalanların acılarını ve kolektif travmalarını anlatmaya çalışan ilk roman olma özelliği taşıyor. Yazarın Liman Kültür Yayınevi etiketiyle 2013’te ilk baskısını yapan roman 2024’ün ilk aylarında ikinci baskısıyla okurlarının karşısına çıktı.
"Tragedyayı Oynarken"de roman kahramanımız gönüllü sürgün olarak gittiği Berlin’den ülkeye dönüşünde Hatay’daki büyük felaketle yüzleşmek durumunda kalıyor. Depreme dışardan bakmak yerine deprem bölgesindeki çelişkiler, yıkımları tanıklıktan çıkarak “depremzede”nin yaşadığı çıkmazlar ve psikolojiyle çözümlemeye çalışan bir roman kahramanına dönüşüyor giderek. Kadim kent Hatay’ın hem geçmişi hem de belirsiz geleceğine dair tartışmaları ve öngörülerini yazar roman kahramanları eşliğinde “hafıza” kavramıyla ortaya da koyuyor bir açıdan.
